EĞRİ OTURUP DOĞRUYU GÖRELİM!.. Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 14.05.2015


İhtilaller durup dururken yapılmaz,  ülkenin koşulları gerekmedikçe, başarılı olma şansları da yoktur. İhtilali yapanlar, kelle koltukta böyle bir girişimde bulunurlar.   Başarılı olma şansları olduğu gibi, başarısızlıkları durumunda, canları ile bedel öderler. 12 Eylül ihtilalinın lideri bugün, 98 yaşında hakkın rahmetine kavuştu. Çok konuşuldu, yargılandı, cezalar verildi, çok şeyler söylendi!…

Maalesef, ülkemiz bugünleri yaşadı. Biz, o dönemin gençleri idik. Aradan, bunca yıl geçti, hala izleri silinmedi. İhtilal, önce kendi çocuklarını buldozer gibi ezdi geçti. Kim dur diyebilirdi ki!.. Kanun, iki dudağın arasında idi. Demokrasi askıya alınmış, liderler, Gelibolu Zincirbozan’a sürgünde, siyasi partiler kapatılmış, polisin aldığı vatandaştan, ne zaman haber alınır bilinmez. İdamlar peşi sıra geliyor. Ülkücü ve devrimci isen eğer, mutlaka bir şekilde zarar göreceksin. Yıllarca fişleneceksin. İstikbalin kararacak. Önüne her fırsatta engeller çıkacak. Memursan eğer, bir yerlere sürüleceksin. Asker isen, fişleneceksin , ordudan kaydın silinecek,yıllarca takip ve kontrol altında tutulacaksın.

Eğer Ülkücü ve Devrimci değil de, diğer dini gruplarlın ve cemaatlerin içinde isen, hiçbir sorun yok. Onlar, bu dönemde o kadar rahat yaşadılar ki, birden bire meydan onlara kalıverdi. İhtilalin şefi, her gittiği yerde, meydanlarda Kuran’dan ayetler okuyordu. Birçok yerde, İmam Hatip Okulları açılıyordu. YÖK denen ucube kuruluş o dönemin eseridir. Bugün, o döneme, en çok kin ve nefretle bakanlar, o dönemin yetiştirdikleridir. Beslediğin zaman, başına bunlar geliyor. Şaşırmamak mümkün değil. Hafızalarını yitirmemiş olanlar, bu gerçeği çok iyi bilirler!...

O dönemde, ihtilalın liderleri ile fotoğraf çektirebilmek, beş dakika aynı havayı teneffüs edebilmek için, nelerini feda edebilenleri, bugün şaşkınlıkla izliyorum. İnsanoğlu, bu kadar değişkenliğinde, bukalemunu geride bıraktığını görüyoruz. İnsanlık adına utanıyorum. Arşivler yalan söylemez. O günlerin arşivleri, gün yüzüne çıkarılmalı ve bir şamar gibi bunların yüzüne vurulmalıdır. Gerçi, onların yüzü kösele ile kaplı olduğu için, etkilenmezler. Etkilenmezler ama, bu ülkenin gençleri bu insanları, grupları tanımalıdır.

İhtilali insan olarak tasvip etmek, kendini inkar etmekle eşdeğerdir. Ülkenin her noktasında her gün kan akıyorsa, aylarca TBMM  Cumhurbaşkanını seçemiyorsa, Evden çıktığında tekrar evine sağ gelip gelemeyeceğin şüpheli ise,  binlerce üniversite öğrencisi, bu ülkenin geleceği, pırıl-pırıl gençleri, her gün bir birini öldürüyor ve sivil yönetim buna engel olamıyorsa, birileri bu durumdan vazife çıkarıp, meydana çıkıyor duruma el koyuyor. Ülke bu duruma sürüklenirken acizlik gösterenlerin hiç mi günahı yok?..

Bugün, o ihtilalin şefi, Halkın, %92 civarında oyu ile Cumhurbaşkanı seçtiği, Kenan Evren ahrete uğurlandı. Adına devlet töreni düzenlenmeye karar verildi.  Siyasiler, peşi sıra, cenaze törenine katılmayacaklarını açıkladılar. Seçime bir adım kalmış, halka mesaj verdiler. Peki, o gün ülkede akan kanın , söndürülen hayatların, bedelinin arkasında siyasiler yok muydu? Neden bugün show yaparak, cicim-cicim, sütten çıkmış ak kaşık gibi, kendilerini korumaya alıyorlar. Bu halk, bu ikiyüzlülüğü görmelidir. Bu riyakârlığı görmelidir. O gün, Anayasaya %92 civarında olumlu oy veren bu halk değil miydi? Almanlar ve Amerikalılar mı geldi bizim sandıklarda oy kullandı?..

Sessiz çoğunluk, bu ihtilalın olmasında sonra derin bir nefes aldı. Ülke, her geçen gün normale dönmeye başladı. Dışarıdan en azında bu şekilde görülüyordu. Bu ortama, ülkeyi hangi güçler getirdi?. Bu terör belasının arkasındaki güçler kimlerdi? İhtilalın arkasından “ Bizim çocuklar!…”la başlayan cümleleri söyleyenler hala hafızalarda!... Esas araştırılması gereken ve bu konuda ciltlerce kitapların yazılması gereken konu bu olmalıydı. İhtilalın sebep ve sonuçları, bu ortama çanak tutanlar, besleyenler, perde arkası güçler, bilimsel olarak incelenmeli ve doktora konuları olmalıydı. Görebildik mi böyle bilimsel çalışmaları? Çok yazık!. Bu kadar ödenen bedelden sonra, ülke adına, bir şeyler kazançlı hale getirilmeliydi. Sadece kin ve nefret tohumları yeşertildi. Hataları ve günahları ile bir dönem karanlığa gömüldü/gömülüyor. Korkarım, yıllar sonra aynı filmi tekrar görme noktasına gelirsek, çok üzülürüm.Ya siz?..

Hilmi ÇAKIR

12.05.2015

Tarih: 14.05.2015 Okunma: 890

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?