HALK NE DEDİ? Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 13.06.2015


Adaletsiz bir  7 Haziran seçim dönemi bitti. Sandıktan iktidar güven oyu çıkmadı. Altmışa kırk oranında, iktidara artık yeter dedi. Milyonlarca seçmenden, bundan önceki onbir seçimde  halktan güven oyu alan iktidar, bu sefer de aynı  olacak zannetti. Güç sarhoşluğu ile seçime gitti. Çift koldan mitingler yapıldı. Halk, hangi gün nerede toplanacağını şaşırdı. Otobüslere çok iş düştü. Taşımalı kıt’alar, her gün bir yerlere taşındı ve moral buldular. Ama bu taşımalı kıt’ların tercihi, bu sefer aynı olmadı ve sandığa yansımadı. Şok bir durum!..

Pekiyi Halk ne dedi?..

-“Halk benim sana verdiğim yetki kadar yetkini kullan!, yetkini aşma,özgürlüğümü daraltma” dedi.

- “TC. saraylardan yönetilemez!, TC’nin yönetim merkezi Çankaya’dır” dedi.

-“Ülkeye aldığınız milyonlarca Suriye’li den çok rahatsız olduğunu, ekmeğinin kalan kısmını artık bölüşmek istemediğini”  söyledi.

-“Dini siyasete alet etme ,cuma hutbeleri ile halkı dizayn etmeye kalkma ,dinden elini çek ve işine bak” dedi.

-“Mağdur edebiyatı ile benim duygularıma hükmetmeye çalışma, “ parelel yapı!”dediğiniz yapı ile, yıllarca ortaklık içinde olduğunuzu, sağır sultan biliyor” dedi.

-“Bana verdiğin sosyal yardımlar, artık yetmiyor, daha fazlasını istiyorum”  dedi. Hani bir Çin atasözü var ya “Bana balık verme, balık tutmasını öğret!” iş istiyorum iş dedi.

-“Bu ülkenin inşaat yaparak, yeşili yok ederek, her yeri betonlaştırarak kalkınamayacağını, işsizliğin çözülemeyeceğini, tüten fabrika bacaları görmek istiyorum” dedi.

-Yolsuzluk ve yoksullukla ciddi mücadele göremediğini, her geçen gün yoksulluğun arttığını fakat çare üretilmediğini, “aspirin tedavisi ile bu işlerin çözülemeyeceğini” gördü.

-“Giyim, kuşamıma karışma, internetime dokunma, sosyal yaşam alanıma girme, kaç çocuk yapacağımı bana bırak, bana dayatmalarda bulunma “dedi.

-TC’nin tek güvencesi TSK’nin ve güzide personeline kurulan kumpasta yanında olmayan, yeri geldiğinde o davaların savcısıyım diyecek kadar ileri giden yöneticilerin bu ülkeyi artık yönetmemesini istedi.

- Muhalefet partilerine de yeterince çalışmadıklarını bu kadar kötü bir gidişata karşı gerçekçi politikalar üretemedikleri için de yeteri kadar güvenmediğini söyledi.

-Devlet kurumlarının bir birine karşı olan güvenleri ile halkın kurumlara olan güveni zedelendi. Halk güven bunalımına sokuldu ve güvenecek dal  aradığını söyledi.

-“Çözüm süreci!” adı altında halkın şu ana kadar içinde ne olduğunu bilemediği bir ucubeyi her ortamda “Ne pahasına olursa olsun, çözüm süreci devam edecek!” gibi açıklamalara halk bir türlü anlam veremedi.

-Doğu ve Güneydoğu’nun birçok yerinde ödenmeyen ve kaçak kullanılan elektriğin parasını, batıda namusu ile borcunu ödeyen vatandaşa yüklemeyi halk bir türlü içine sindiremediğini söyledi.

-PKK(Kandil!)  ve İmralı’daki  Bölücü başı ile yapılan görüşmelerle, kırk çeşit ad değiştirilen ve en sonunda “Çözüm Süreci” denilen sorunun  bu  aktörlerle çözülemeyeceğini ve adresin yanlış olduğunu, “ silahların gölgesinde barış olmayacağını” gördü.

-Dünyada her geçen gün yalnızlaşan ve güvenilmeyen bir ülke konumuna gelen ülkenin, iyi komşuluk ilişkilerinin kalmadığını gördü ve “ komşuluk ilişkilerine önem ver” dedi.

-“Paralel Yapı!” dedikleri devlet içindeki yapılanmayı hedef aldılar ama bir türlü de devlet çarkından bu tehlikeyi arındıramadılar. Sadece polislerin yer değiştirmesinden öteye gitmeyen bir mücadele ile inandırıcı olmadıklarını halk gördü.

-Tarihin mirası bir Cihan İmparatorluğu olan Osmanlı’nın kurucusu, ata yadigarı Süleyman Şah Türbesi, 20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükümetleri  arasında imzalanan Ankara Antlaşması’na göre Türkiye’ye verildi. Süleyman Şah, Osmanlı Devleti’nin  kurucusu Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin de babasıdır. Işid tehlikesi bahanesiyle, bir gece operasyonu ile, anlaşmalarla kazanılmış yurt dışındaki tek Türk toprağını terk edilmesine halk çok içerledi ve içine sindiremedi.

-“Gençlik; benim özgürlüğüme dokunma, inançlarıma dayatmacı olma, bana bir an önce iş imkanı yarat, tweeter, youtube gibi iletişim vasıtalarına erişimi yasaklayarak dünyaya komik duruma sokma bu ülkeyi” dedi.

-Halk; daha seslendiremediği, şimdilik içinde tuttuğu, daha birçok şey dedi ve “şimdilik bu kadarla bir ders vermek istiyorum” dedi. “Beni anlamakta geç kalırsanız, tarihin tozlu raflarına bir daha geri gelemeyecek şekilde gönderirim” dedi.

-Ringe çıkınca yumruk yemeden boksörlük yapamazsınız. Yediğinizden daha fazlasını rakibe vurmanız ve aynı  zamanda yıkılmadan ayakta kalmak zorundasınız. Bakalım bizim boksörler hem dayak yiyip hem de nasıl ayakta kalacaklar? Hep birlikte göreceğiz. Ama, halk daha son sözünü söylemedi.

 

Hilmi ÇAKIR

13.06.2015

Tarih: 13.06.2015 Okunma: 756

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?