KAYNATILAN VE KAYNAYAN KAZAN SURİYE! Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 09.07.2015


Güney  komşumuzda neler oluyor? Ne kadar ilgiliyiz? Sahip olduğumuz bilgiler ne kadar   gerçek?  Dinletilen, okutulan ve gösterilenler ne kadar doğru? Yıllardır, milyonlarca sığınmacı ile iç içe yaşıyoruz.  Bu sığınmacılar, gerçekten savaş  ve iç karışıklık yüzünden mi ülkemizde? Yarın, barış olsa sığınmacı dediğimiz bu insanlar, toprağına döner mi? Şu an, Suriye’de yaşayanlar, neden bir ülkeye sığınmadılar? Bu soruları yüzlerce çoğaltabilirsiniz. Amaç, doğru bilgiye ve doğrulara ulaşmak…

Şu an, özellikle İstanbul’da, her trafik ışığında Suriye’li  çocuklar, her caminin önünde Suriye’li kadınlar, metro giriş çıkışları, metrobüs durakları yani kısacası halkın toplu olduğu her mekanda yardım dilenen insanlar. Bizim dilenciler ayrı! Bankamatik önlerinde bile dilenci dolu. Toplumun inanç duygularına hitap ediyorlar. Yüreğimiz burkuluyor, bu manzaralar hepimizi üzüyor ve aynı zamanda sinirlendiriyor. Ülkeyi bu hale getirenler de, nasibini alıyor, toplumdan(!) Kimse, ben suçsuzum deme şansına sahip değil! Toplum, patlama noktasına gelmeden, yönetimler, bu konuda ciddi adım atma zamanı geldi ve geçiyor.

Yıllardır, Türk halkı Suriye ile yatıp, Suriye ile kalkıyor. Her gün, haberlerin büyük bölümü bu konu ile bağlantılı.Bu coğrafyada, bizim dışımızda herkes proje geliştiriyor. Biz de, bu projelerin oyuncusu olarak yorgun ve mağduruz. Süper güç, bir BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) dedi ve uygulamaya koydu. Bu büyük projenin, alt projeleri de arkasından sürüldü. “Arap Baharı!” adı altında, birçok ülkede fırtınalar estirdiler. Mısır’da, Libya’da, Tunus’da, Suriye’de hep bu bahar dedikleri “Kanlı Bahar’ın!” ödenen/ödenmekte olan sonuçları ve  bedelleri. Nedir bu coğrafyanın çilesi? Nerede kaldı, vaat ettikleri demokrasi, özgürlük? Yoksa; Tevratta vaat edilen toprakların mı faturası kesiliyor?

Güneyimizde sadece Suriye’yi tanırken, bugün 5 ayrı örgütle komşu konumuna geldik. Sınırın %70 (640km) bölümünü PYD yani PKK’nın Suriye kolu, 120km.lik bölümünü El-Nusra Örgütü tarafından, 76Km’lik bölümünü IŞİD, 70Km’lik bölümü ÖSO( özgür Suriye Ordusu), 20Km’lik bölümü ise maalesef ülkeyi yıllarca yöneten Esad rejim güçleri tarafından kontrol edilmektedir. Türkiye bu durumda, kimi muhatap alacak, çok zor bir durumla karşı karşıya ülkemiz. Bu durum, günden güne farklılık arz edebiliyor. Her gün, çatışmaların rengine göre, sınır bölgesini kontrol eden güç dengesi değişebilmektedir.

Gerçekten, Suriye’de bir iç savaş var mı? Birkaç gün sonra, Şeker(Ramazan) Bayramı kutlanacak bu coğrafyada. Hudut geçiş kapıları sığınmacılarla dolup taşıyor şimdiden. Eğer, orada savaş varsa, Bayram olur mu? Bombanın patladığı yerde, Bayram Kutlanır mı? Bu işte bir bit yeniği var gibi geliyor bana. Suriye’ye Bayram için gidenlerin, tekrar Türkiye’ye sığınmacı olarak alınmaması gerekmiyor mu? Bu ne perhiz, bu ne turşu(!)  Bayram gelince, her şey birden normale mi dönüyor?..

Bu sığınmacı olarak Türkiye’ye gelenlerin, etnik kimlikleri doğal olarak sorgulanmıyor. Sınırın öbür tarafında, bir etnik temizlik yapılıyor. Kürt değilsen, Türkiye’ye, Kürt isen göçenlerin yerine yerleş ve işgal et. Türkiye ise; insanlık adına, dolaylı olarak bu işe yardım etmiş olmuyor mu? Bugün, toprağını savunmayanın, ne kendi ülkesine ne de bizim ülkemize faydası olur. Bu sığınmacıların, etnik analizini, devlet güçleri bir an önce yapmalı ki, geç olmadan tedbirini alabilmelidir. Sonra, iş işten geçince, “Cambaza Bak!” durumuna düşülür. Zaten,  fiili durum oluşmuş olur. Adama geçmiş olsun derler.

TBMM’de, hatırlarsınız! çok kavgalı ve hararetli bir yasa çıkartmak istedi iktidar partisi. Muhalefet, çok şiddetli direnç gösterdi ve başarılı oldu. Neydi o yasa tasarısı? “Mayınlı arazilerin temizlenmesi!” 1950’li yıllarda, Nato’nun talimatı ile döşenen mayınlar temizlenecek ve tarıma açılacaktı. Bu yasanın alt maddelerinde, mayınları temizleyen şirkete, bu toprakların öncelikle kiralanabileceği gibi maddeler içeriyordu. Bu işe  kim talipti? İsrail! Teknoloji kimdeydi? İsrail’de. Hatta, mayınlı araziye komşu devlet(hazine) arazileri de bu proje kapsamında, ilgili şirkete verilebilecekti. Yani, Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği de, bu işin içine sessizce sokuluverecekti. Ceylanpınar’ın sahip olduğu toprak, dünyada, ayrı ayrı 10 devletin yüzölçümünden büyük,  verimli bir toprak parçasıydı. İsrail’in, bölgede değişik isimler ve amaçlar altında, başta, Harran Ovası olmak üzere toprak aldığını sağır sultan bile biliyor. İsrail devletinin, 1948’li yıllarda nasıl kurulduğunu biliyoruz. Şimdi, bu Suriye’nin  kuzeyinde, adına kurtarılmış Kanton dedikleri toprakların, İsrail’den ve Barzani’den bağımsız yapıldığına inanalım mı? Bana hiç gerçekçi gelmiyor. Size geliyor mu?

Kimse kimseyi kandırmasın. Bu ülkenin her noktasında, elini kolunu sallaya sallaya gezen, her türlü sağlık imkanlarından istifade eden, bu sığınmacıların en tabandan, tavana kadar sorgulanması gerekiyor. Bu ülkenin kaynakları, sadece kendi yurttaşları içindir. Avrupa’ya, 40 yıldır emeğini- kanını- canını veren milyonlarca vatandaşımız, orada hala işçi ve geçici konumda iken, ülkemize zarardan başka, bir kuruşluk faydası olmamış, kendi toprağını, ülkesini savunmamış insanların, ülkemde birinci sınıf vatandaş olarak, kabul görmesini içime sindiremiyorum. Hele hele, Abdullah Öcalan’ı 15 yıl ülkesinde barındıran, kamplarında eğitim verip, Mehmetçi’ği şehit eden terör örgütünün bataklığında birlikte olan ve bugün ülkemize sığınmacı adı altında kabul görmüş halkın hiç mi günahı yok?...

Kazanlar, yan yana dizilir ve bir birinin ısısından etkilenirler, sadece, ateşçinin maharetine ve rüzgarın yönüne göre, kaynama dereceleri değişir. Rüzgarın yönünden ve hızından dolayı, Suriye Kazanı, Türkiye Kazanından önce kaynatıldı ve kaynadı. Şimdi, iş ateşçinin elinde, bir de rüzgar şansına eserse; bu milleti kabul edecek bir misafirperver komşusu da kalmadı. Denize atlayarak ateş söndürülebilir ama yanmaktan kurtulamayız.

Hilmi ÇAKIR

8.07.2015

Tarih: 09.07.2015 Okunma: 788

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?