Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İnternette, bu başlıkta, hatta bu konuda bir yazı yok…
Yurtiçi turlara katılanlar için bir “kılavuz”, bir ön bilgi olsun… Gezilere daha bilinçli katılsınlar, daha faydalı bir seyahat olsun diye bu yazıyı kaleme alıyorum. Artık, internet ortamında bir “gezi kılavuzu” bulunmuş olacak. Arayan bulacak!
Burada, Karadeniz gezisi özelinde “öğütler-öneriler-eleştiriler-şikâyetler-memnuniyetler” olacak ama yazılanlar bütün yurtiçi turlar için değerlendirilebilir.
Bu makale içeriğinde, katılımcılar için öğüt ve önerileri,
Tur şirketleri için ise hem önerileri, hem de eleştirileri bulacaksınız.
Bu arada, tur şirketleri, daha doğrusu katıldığım şirket için “övgüler-şikâyetler” de olacak…
İyimserliğim ve hayata müspet bakışım gereği yazıya övgüyle başlayayım:
Eşimle birlikte, Karetur’un, İzmir çıkışlı, 27 Haziran-4 Temmuz 2015 tarihleri arasını kapsayan Karadeniz turuna katıldık.
Daha önce, benzer turlara katılanlardan, en fazla “oteller hakkında” şikâyetler dinlemiştim. Doğrusu, o konuda endişeliydim. Lâkin 7 günlük turda en fazla memnun olduğumuz husus oteller oldu. Karetur, en güzel otelleri seçmiş. Kendilerini tebrik ediyorum. Oteller 10 numaraydı. Sırası geldikçe bu konuya tekrar girebilirim.
x x x
ÖĞÜTLER
Şimdi, bir tura katılacak olanlara öğütlerle başlayalım:
Öncelikle; turun bütün özelliklerini, kapsamını, fiyatını, fiyata dâhil olan ve olmayan hizmetleri çok iyi okuyun. Çünkü “tur güzergâhı”nda nereler varsa oralara gidiliyor. Bundan herhangi bir sapma, “çok yakın” biyere uğrama falan söz konusu olmuyor. Nerelere gideceğinizi bilerek yola çıkın.
Verilen ücrete dâhil olmayan hizmetlere dikkat edin. Onların maliyetini de mutlaka öğrenin. Sürprizler çıkmasın. Karetur’un, Karadeniz Turu açıklamasında hepsi vardı, bir sürprizle karşılaşmadık. Eleştirilerimi saklı tutuyorum. Sırası gelince yazacağım.
İkinci
öğüt; Batum gibi, TC kimlik numaralı nüfus cüzdanıyla
geçiş yapılan yerler dâhil olan turlar için, mutlaka “TEMİZ, YIPRANMAMIŞ”
bir nüfus cüzdanı bulundurun. Nüfus cüzdanınız eskiyse, muhakkak yenileyin.
Benim cüzdanda mühür belli olmuyordu. Tur esnasında, Kastamonu’da resim
çektirip, oradaki nüfus idaresinde yeniledim. Siz tura çıkmadan kontrol edin,
gezi esnasında gerilime girmeyin.
Üçüncüsü; Karadeniz turunda denize girmeye hiç vakit olmuyor, otellerden ikisinin yüzme havuzu vardı. Ancak genelde akşam saatlerinde otele gidildiğinden, hem zaman darlığı var hem de Karadeniz bölgesi serin olduğundan, havuzdan yararlanmak için üşümeyi göze almak lâzım. Bendeniz, mayo ve havlumu yanıma aldığım halde hiç havuza veya denize giremedim. Yüzme malzemesi almayı düşünenler bunları göz önünde bulundursun.
Dördüncüsü; gideceğiniz gezinin özelliğine göre; tur şirketlerinin diğer açıklamalarına uymanızı öğütlerim.
Beşincisi; Karadeniz güzegâhında sıklıkla virajlı ve bozuk satıhlı yollara girilebiliyor. Bu gibi yollardan rahatsız oluyor, başınız dönüyor, mideniz bulanıyorsa geziye katılıp-katılmamayı tekrar düşünün.
Altıncısı; oteller sabah kahvaltılarını açık büfe şeklinde ve cömertçe sunuyorlar. Yöresel ürünler de bulunuyor. Tabii insan bir daha zor göreceği ürünlerden tatmak istiyor. Lâkin midenin bir kapasitesi ve alışkanlığı var. Oraya ne gönderirsen kabul etmiyor. Lezzetini bilmediğiniz ürünlerden uzak durmanızı, kahvaltıdan sonra yola çıkacağınız için midenizi ASLA çok doldurmamanızı tavsiye ederim. Yolda çok büyük sıkıntı oluyor. Yolculuk eziyete dönüşebiliyor.
x x x
ÖNERİ VE ELEŞTİRİLERİM
Şimdi, katıldığım gezi hakkındaki görüş ve eleştirilerimi yazacağım. Bunlar, özelde Karetur’u ilgilendirmekle beraber, bütün tur şirketlerine seslenişimdir:
1. Şu, “ücrete dâhil olmayan hizmetler”i de ücrete dâhil edip, onları da topluca alsınlar. Çünkü özellikle, dolmuş ücretleri çok fazla gibi geldi bana.
2. Sümela Manastırı gezisi, turdan çıkarılmalı… Genelde yağışlı olan ve dolmuşlarla ulaşılan dar yollardan gidilen Manastır gezisi faydalı ve verimli bir gezi değil. Gidiş-dönüş hem çok zaman alıyor, hem zahmetli oluyor. Evet, tarihî bir manastırı görmek güzel olabilir ama o zahmete ve zaman kaybına değmiyor, bence… Kaldı ki TV’lerde gördüğümüz kadar da ilginç biyer değil… TV’de seyretmek daha keyifli.
3. Uzungöl ve Karagöl de güzergâhtan çıkarılmalı… Tamam, manzaraları muhteşem ama işte o kadar. Oralar mesire için ideal yerler… Mangal yakmak, yemek yemek, bir günü orada geçirmek için harikulade yerler… Gelgelelim, bir görüp geçmek, en fazla bir çay içmek için o kadar yol çekilmez. Hele Karagöl’ün, dolmuşlarla ulaşılan o bozuk ve tehlikeli yolları.
4. Bunların yerine, Giresun, Artvin, Rize şehir merkezleri ve
buralardaki görmeye değer yerler dâhil edilebilir.
x x x
ÖĞLE YEMEKLERİ
Gezi boyunca, 7 günün öğle yemeği katılımcıya ait. Rehberiniz sizi her öğlen bir lokantaya götürüyor… Bu “götürme”nin ilginç tarafı, otellerle mukayese edince ortaya çıkıyor: Oteller konforlu olduğu halde, ne kadar “ekonomik”se, öğle yemekleri de o nispette “astronomik”.
Kişibaşı ortalama 20-34 lira arasında…
Bunlar içinde, özellikle Akçaabat’taki lokanta burada zikredilmeye değer…
Menüde; Akçaabat köfte, muhlama ve laz böreği var… Fiyat; 22 lira… Gayet zengin ve ekonomik bir menü değil mi? Bu kadar yemeği bir öğünde bir kişi zor yer. Ben hiç yiyemem. O vakit, karı-koca gittiğinize göre, ikiniz bir menü yersiniz, hem israf olmaz, hem ekonomik olur… Öyle mi?
Hayır, öyle değil! Lokanta işletmesi, rehbere diyormuş ki, “Herkes bir menü alacak, eğer 2 kişi bir menü yiyecekse, o vakit, 35 lira alırım”.
İşletme mantığını görüyor musunuz?
Elbette böyle “mafyavari” bir anlayışla yemek veren lokantaya gitmedik. Biraz ilerideki başka bir “Akçaabat köftecisi”nde, söylenen fiyatın yarısına karnımızı doyurduk.
Zaten öğle yemeklerinin iyi tarafı, rehberin götürdüğü lokantaların yakınında başka lokantaların da bulunmasıydı. Biz hep diğerlerini tecih ettik. Rahat ettik. Kalabalığa hizmet genelde aksıyor. Meselâ, yemeklerin yeterince pişmediğinden şikayetler olabiliyor. Hâlbuki sizin gittiğiniz lokanta kalablık olmadığından hem hizmet daha verimli, hem itibarınız daha fazla oluyor… Kahve bile ikram ediyorlar.
TUR ŞİRKETLERİNE ÖNERİM
Öğle yemeklerini de fiyata dâhil etsinler…
Eğer siz bir işletmeye “grup” halinde gidiyorsanız, orada mutlaka daha kaliteli hizmeti daha ekonomik alabilirsiniz. Tıpkı otellerde olduğu gibi… Yazımın başında otelleri övdüm… 10 numara dedim… O otellere kendi başımıza asla gidemeyiz, kalamayız, çoğunu bulamayız. Topluca gittiğimiz ve baştan organize edildiği için, zannederim, gerçek fiyatının dörte 1’ine falan kaldık.
Tamam, lokantalardan bu derece bir indirim beklemiyoruz ama “yolcu, yolunacak kaz” gibi de görülmemeli. Eğer tur ücretlerine öğle yemekleri de dâhil edilirse, son derece kaliteli yemekleri, son derece hesaplı verebileceklerine eminim.
Tur şirketleri, bunu bir opsiyon şeklinde de sunabilirler. Yani, “Öğle yemeği dâhil olursa şu kadar, dâhil olmazsa bu kadar” şeklinde bir paket teklif edebilirler.
x x x
ALIŞVERİŞLER
Bir de gezinin “alışveriş” daha doğrusu, “alış” boyutu var… Ben hiç alışveriş yapmam diye yola çıkan bir kişi bile 100 liranın üzerinde harcama yapabilir. Çünkü gümrükteki “avantajlı” alışverişten çaya, baldan keten kumaş ürünlerine pek çok yöresel ürünle karşılaşacak veya rehberiniz bunların fabrikalarına götürecektir. Dolayısıyla, bunu da göze almalı, valizde bu alışverişler için de yer ayırmalısınız.
x x x
OTOBÜSÜMÜZ, KAPTAN VE YARDIMCISI
Sürücümüz Cemal Kaptan, Yardımcısı Tuncay Kaptan’dı. Otobüs, henüz 10 aylık yeni bir otobüstü. Koltuklar arası mesafe genişti ve 4 bin kilometrelik yolda bizi rahat ettirdi. Yardımcı kaptan, sürekli su ikmali yaptı. Çarşamba-Perşembe günleri hariç, her gün, sabah ve öğleden sonra sıcak içecek ikramı yaptı. O iki gün yapmayınca, Perşembe günü saat 16:00’ya doğru “kahve içebilir miyiz?” diye sordum. Sorumu, rehber, biraz da kabaca cevapladı: “Bu yolda kahve içilmiyor.” dedi.
“Bu yol” Trabzon-Sümela yoluydu. Sümela’ya yaklaşınca yolda virajlar artıyor fakat o virajlara varıncaya kadar, en az 30 dakika düzgün yoldan gittik. Buna rağmen talebim rağbet görmedi.
Ayrıca o saate kadar, o günün sabahı ve Çarşamba tam gün niçin sıcak içecek verilmedi onu da anlayamadık.
Yine, son gün, yani Cumartesi günü sabah sıcak içecek ikramı yapıdığı halde, öğleden sonra, Ankara’dan İzmir’e kadar olan 8 saatlik yolda da sıcak içecek ikramı yapılmadı. Bu söylediğim zaman dilimlerinde, yolculuk esnasında, manzara seyrederek kahve içme keyfinden mahrum bırakıldık.
Bununla beraber, kaptanlardan memnuniyetimi belirtmeliyim. Bir not vermek gerkirse, 10 üzerinden 9 alırlar. Selâmlıyorum onları…
x x x
Bu arada, otobüsta çalınan şarkılar-türküler daima gezdiğimiz, geçtiğimiz yörelerin havalarını yansıtıyordu. Bunu çok güzel düzenlemişlerdi. Karadeniz’den Orta Anadolu’ya girerken Ankara havaları başladı… İnsan, ülkesinin kültür çeşitliliğini, zenginliğini görünce bir hoş oluyor, duygulanıyor.
x x x
NETİCE
Eksiklik, aksaklık, öneri ve şikâyetlerimi sıraladım.
Tabii bunlar gezinin, memleketimin güzeller güzeli Karadeniz’in harikalarını görmemize engel değil… O muhteşem güzelliği herkes görmeli, yaşamalı.
Bu kadar şikâyet ve eleştiriye rağmen, son tahlilde, Karetur’dan memnun kaldım. Yeni bir geziye çıkacak olsam, öncelikle, Karetur’u tercih ederim.
Umarım, onlar da benim öneri, eleştiri ve şikâyetlerimi dikkate alırlar.
En iyi dileklerim ve selâmlarımla…
SİNOP'ta Diyojen heykeli