ACİLEN UYANMALIYIZ!...
Özgür DENİZ - 13.07.2015
Bitevi yazdık, bir daha yazalım, yazmak zorundayız, mütemadiyen
yazacağız. Müslümanlar olarak maalesef çok çok iyi niyetliyiz. Ama
şeytanlar hiçte öyle değil. Ya tarihi sorumluluk ve İslami hassasiyet
diyerek arka planda ki tezgâhları düşünmeden karar veriyoruz ve her şeyi
iyi niyetle karşılıyoruz ve sonra arkadan vuruluyoruz ya da sorgusuz,
sualsiz, topyekûn gösterilen yere sürükleniyoruz. Bu ülke, bu devlet, bu
millet, bu ümmet üzerinde oynanan oyunları bozmak zorundayız. Düşman ne
kadar sinsi ise ve fasılasız tezgâh peşinde ise, bizde gardımızı ona
göre almak durumundayız. Zira Önderimizin de (sav) ifade buyurdukları
gibi; harp hiledir. Ki yeryüzünde, şeytanlar ve insanlar örtülü bir harp
içerisindedirler. Şu hakikati, kati surette, bitevi, taze tutmalıyız
hafızamızda; biz insanlığın son umuduyuz, son sığınağıyız, son adasıyız.
Biz düşersek, insanlık düşer. Ne mübalağa yapıyorum ne de laf olsun
babından sayıklıyorum. Sonsuz ciddiyim, bilinçli ve şuurlu olarak söz
söylüyorum. Türk Milletinden ve Kürt kardeşlerimizden, düşmanlar için
vahim sonuçları intaç edecek hakikatler saklanıyor. Hiçbir şey olduğu
gibi anlatılmıyor. Mütemadiyen geçiştirmeleri oynuyoruz. Yan çiziyoruz.
Vallahi, billahi, tallahi bilinen gizli gerçekler bilinmezlikten
geliniyor. Elbette herkes bilmiyor, bilenler biliyorlar ama bilenlerde
ya gizliyorlar ya da söyleyemiyorlar. Oysa hakikatler güçlü bir sesle ve
sarsılmaz bir yürekten fışkıran derin bir cesaretle haykırılsa tüm
düğümler çözülecek ve karanlıklar aydınlığa kavuşacak. Maskeler inecek,
gerçek yüzler açığa çıkacak ve insanlar özgülüklerine kavuşacaklar. Bu
milleti ve ülkeyi yönetmeye talip olan, hangi düşünceden, fraksiyondan,
kulvardan olursa olsun, hepsinin, kuvvetle muhtemel tehdit edildiklerini
düşünüyorum. Eğer böyle bir durum yoksa, ki böyle bir durumun olması da
sonucu değiştirmez, gaflet, dalalet hatta ihanet vardır bu işte. Kürt
kardeşlerimiz, göz göre göre, kendilerindenmiş gibi gözüken ama
kendileriyle zerre ilintileri olmayan hatta özlerinde Kürt düşmanı olan
yapılanmaların inisiyatiflerine terk ediliyorlar. Bu durum gittikçe
kanıksatılıyor ve alışkanlık haline getiriliyor. Böyle bir şey olamaz,
böyle bir şeye müsaade edilmemelidir, edilemez. Gerek silahlı, gerek
kravatlı yapılanma, küresel düzlemde ki üst akıl tarafından sıkı bir
şekilde organize edilmiş ve demir bir disiplinle kontrol altına alınmış
yapılanmalardır. Bunlar, alelade ve spontane yapılanmalar değildirler.
İki yapılanmada da dominant olan unsur Ermenilerdir. Ermenilere sözümüz
yok ve bu ülkede huzur içinde yaşamalarına da sözümüz olamaz ama açıkça
yaşasınlar, hadlerini ve hudutlarını bilsinler, kirli, kanlı ve karanlık
tezgâhlara yeltenmesinler. Bizler bu yapılanmalara iyice
alıştırıldığımız için normalmiş gibi kanıksamışız ve bu tür sözleri uçuk
olarak addediyoruz. İşte büyük tehlikede, bu telakki de gizlidir.
Elbette k, normal görmeyeceğiz, daima kuşku besleyeceğiz, teennili
olacağız, çünkü şeytanın mahiyetini çok iyi biliyoruz. Zira düşmanı
artık kendinizden biri gibi görüyorsunuz ve üstelik onlara,
kardeşlerinizin temsilciliği gibi ulvi bir görev hamlediyorsunuz. Bu çok
vahim bir durumdur. Yıllarca dökülen kanın niçin döküldüğünü, hangi
emeller için döküldüğünü hiç düşündünüz ve kendinize sordunuz mu? Bir
cevap bulabildiniz mi? Arka planda, sözde Ermeni Soykırımının intikamı
alınmaktadır beyler. Yemine diyorum mutlak gerçek, saklı gerçek budur.
Ermeni çeteleri, şebekeleri, Osmanlı torunlarından intikam almaktadır.
Üstelik kendisi zerre zarar da görmemektedir bu işten. Kardeşi kardeşe
kırdırarak becermektedir ihanetini. Siz malum caninin eğer Ermeni olmasa
yaşatılacağını düşünüyor musunuz? Vallahi, billahi, tallahi bir gün
bile yaşatılmazdı. Bu yapılanmalar, hem vallahi, hem billahi, hem
tallahi Kürt kardeşlerimizi sevmezler, sevemezler, saymazlar ve
kardeşlerimize saygı duymazlar ve kardeşlerimiz için tek kurşunda
sıkmazlar, tek söz de etmezler. Bunların göbekten bağlı oldukları
mahfiller bellidir. O, kirli, kanlı ve karanlık mahfillerin bilgileri
olmadan adım bile atamazlar. Elbette dinsizleştirdikleri kardeşlerimizi
emelleri için devşirmiş olabilirler. Ki devşirilmiş olanlarında Kürt
oldukları söylenemez artık. İslam dininden kopmuş olan bir Kürt,
vallahi, billahi, tallahi Kürt değildir, olamaz. Çünkü Kürt, İslam’ın
çocuğudur. Kürt dindardır. Kürt vatanperverdir. Kürt, kadim kardeşliğe
asla ihanet etmez. Ama Siyonist’in Arz-ı Mevud planları vardır ve bu
planlar gerçekleştirilmelidir. Peki, bu nasıl olacaktır? Direkt olarak
Ermeniler eliyle böyle hain bir planı gerçekleştirmek yürek ve cesaret
ister. Peki, ne yapılmalıdır? O bölgemizde yaşayan kardeşlerimiz
içerisine gizlenmiş ve kardeşlerimizin kimliklerine bürünmüş çeteler,
şebekeler harekete geçirilmelidir. Ama Kürt kardeşlerimiz adına mücadele
veriliyormuş gibi bir izlenim yaratılmalıdır ve herkes buna
inandırılmalıdır. Ve üstelik o çetelere, şebekelere temsilcilik,
sözcülük, savunuculuk gibi ulvi ve üst bir mevkii bahşedilmelidir. Zira
Kürt kardeşlerimiz olmadan, o bölgemizde hiçbir hain plan tutmayacaktır.
Ve maalesef her bir adım ince hesaplanarak ve iyi ölçülüp, biçilerek
atılmış ve maatteessüf başarıya da ulaşılmıştır. Bir an önce uyanmalı,
kendimize gelmeli ve gerçekleri topyekûn tüm millete anlatmalıyız.
Siyonist şeytan; kanlı, karanlık, kirli ve zehirli emellerine iki
şekilde ulaşmak için iki farklı planla hareket etmiştir. Birinci plan,
dışarıdan bir savaş başlatmak ve bu savaşı içeriye doğru ilerleterek,
muhtemel bir iç savaşla, BM denilen soysuz yapıyı da işe dâhil ederek
emeline ulaşmaktı. İkinci plan ise, kravatlı yapılanmayı, silahlı
yapılanmanın desteğiyle güçlendirmek, etkin hale getirmek,
kardeşlerimizin yegâne sözcüsü gibi sunmak ve politik düzlemde erke
sahip olmasını temin ederek, kardeşlerimiz eliyle ve kanuni yollarla
fark ettirmeden emellerine ulaşmaktı. Ve iki plan üzerinde de elan
çalışmasını sürdürmektedir. Hiçbir planından vazgeçmiş değildir. Çünkü
biri tutmazsa, diğerinin tutacağını hesap etmektedir. Bu oyunu birlik,
beraberlik, kardeşlik bozacaktır, bozmalıdır. Bilakis tam bağrımıza
saplanmış olan zehirli, kanlı, kirli hançer, hepimizi ağır ağır
öldürecektir. Kürt kardeşlerimiz perişan olacaklar, egemenliğimiz hain
ellere geçecek, devletimiz türab olacak, İslam dini hayat sahasından
çekilecek ve peyderpey vicdanlardan da silinecektir, vatanımız payimal
edilecektir. Vakit çok geç olmadan, mücadele güçleşmeye başlamadan
uyanalım artık! Zalime merhamet edilmez, böyle bir şey mazluma zulümdür.
Tarih: 13.07.2015
Okunma: 757
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.