Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Özdil, Sözcü’deki, 25 Temmuz tarih ve “IŞİD acaba Suriye’de mi?” başlıklı yazısında akla ziyan şeyler
söylüyor… Yani sallıyor!
Misal; “İstanbul Bağcılar’da IŞİD mağazası açıldı, flamaları-tişörtleri
satılıyor.
Rakka’ya gitmene gerek yok, Ömerli’deki piknik alanlarını dolaş, aynı.
İzmir
Karabağlar’da iki dakika yürü, kendini Tel Abyad’da sanırsın.
Gaziantep’te Arapça tabela sayısı Türkçe tabelaları geçti.
Kahramanmaraş’ta
trafik polisleri başka çare bulamadı, trafik kurallarını anlatan Arapça broşür
dağıtıyor.
Antalya
plajlarında nerdeyse mayoyla denize giren kalmadı, dondurma bile Arapça
satılıyor.”
Sanırım, yukarıdaki haberleri El-Cezire’den falan aldı, şehirlerin ismini bizim şehirlerle
değiştirip yayımladı! Hiç Türkiye’de
böyle şeyler olabilir mi? Biz neden duymuyoruz?
Sallamaya devam ediyor: “IŞİD’in Laleli’de ofisi var, askerlik
şubesi gibi kullanıyor, Avrupa ülkelerinden gelen iki bin militan bu ofis
üzerinden Suriye’ye geçti, ceplerine 400’er dolar harcırah veriliyor.”
Semtleri karıştırmış olmalı, Ortadoğu’nun kim bilir neresindeki “Yalelli” semtini, “Laleli” yapıvermiş! IŞİD, bizim semtimize bile uğrayabilir mi?
Şu ekonomik sallamaya bakın: “IŞİD rafinerisi, Türkiye’ye Suriye sınırından
şakır şakır mazot sokuyor. Genelkurmay verilerine göre, sadece 2014 senesinde…
Toplam 282 kilometre kaçak boru hattı imha edildi, 282 kilometre!”
Sanki bizim “mazot”a, hele “kaçak mazot”a ihtiyacımız varmış, dönüp yüzüne bakarmışız gibi!
Hayal gücü geniş, salladıkça
sallıyor: “Amerikalı gazeteciler James
Foley ve Steven Sotloff’un kafasını kesen ‘cihatçı John’ lakaplı IŞİD
celladının, mülteci ayaklarıyla elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye geçtiği
ortaya çıktı.”
Kim çıkarmış? Ne zaman çıkmış?
Şimdi nerede? Kaynak göster, kardeşim!
Sallamanın sonu yok: “Suriye’de savaşan bazı köktendinci
gruplar, Bolu’da eğitildiklerini söylüyor, Sarıkamış’ta kamplarının olduğunu
söylüyor. Bunların yemeği bile Ceylanpınar’daki lokantadan geliyor.”
Yok daha neler? Bolu’ymuş,
Sarıkamış’mış! Bunlara kanacağız sanki?
Yemeğe bişey diyemem! Yemek
gidebilir. Bibakıma, insanî ihtiyaçtır… Duyarsız kalamayız!
Hadi, yukarıdakileri salladın,
bari hastalığı, hayvanları işin içine sokma… Yok, sallamasına onları da alet
edecek: “Türkiye’nin 100 senede zor
kuruttuğu, 80’li yıllardan beri görülmeyen ‘şark çıbanı’ hortladı. Sayın
hükümetimiz üstünü örtmeye çalışıyor ama, sınır şehirlerimizde önü alınamıyor.
Hayvan kaçakçılığı önlenemediği için, ‘Afrika hastalığı’ adı
verilen bulaşıcı hastalık Türkiye’ye sıçradı, kırıp geçiriyor, karantinalar
başladı.”
Bunlara inanmıyorsunuz, değil
mi? İnanılacak şeyler mi? Atıyor işte!
x x
x
BURASI TÜRKİYE
Özdil, sallamalarına arabaları,
hatta bir Bakan’ın adını bile alet
ediyor: “Türkiye’den çalınan otomobiller
Suriye’ye götürülüyor. MİT raporlarına göre, hem binek araç olarak, hem bombalı
araç olarak kullanılıyor. Geçen sene 500’ün üstünde otomobil gitti. Bunlardan
biri, Aile Bakanı Ayşenur İslam’ın yardımcısının makam otomobiliydi. Bakım için
servise gönderildi, servisten araklandı.”
Ayşenur İslam, seni “güçlü
bir şekilde” yalanlasın da gör! Çıksın desteksiz atışların ortaya!
Sallamanın bu kadarına da pes: “2003’te İstanbul’da sinagogların bombalanması
eylemini organize eden ve ‘müebbet’ hapse mahkum edilen Baki Yiğit, Suriye’de
savaşırken öldürüldü. Böylece… İnsanlarımızı havaya uçuran ve güya müebbete
çarptırılan teröristin, 2010 senesinde kaşla göz arasında serbest bırakıldığı,
herifin de anında Suriye’ye geçtiği ortaya çıktı.”
Hiç olacak iş mi?
Yetkililerimiz yalanlayınca, ne diyeceksin, çok merak ediyorum!
Bild’in bildiğini iddia ediyor:
“Bild gazetesi, IŞİD’in yedi şehirde
silah deposu olduğunu yazdı. Ankara, İzmir, Eskişehir, Konya, Şanlıurfa, Hatay
ve Adıyaman’dı.”
Oha, artık… “Paralel ordu” mu bu?
Hele hele şu sallama haber: “Daily Telegraf gazetesi, Türkiye’yi İran’a
benzetti. Independent gazetesi, Pakistan’a benzetti. BBC, Mısır’a benzetti.”
İşte, desteksiz atışın en katı
ve kat’i kanıtı… Biz ne İran’a, ne Pakistan’a, ne Mısır’a benzeriz!
“Burası Türkiye”!
x x x
Yılmaz Özdil’in bir kalemde
salladıkları bu kadar mı?
Hayır, daha çok!
Gelgelelim, hepsini yazmaya
kalksak kitap hacmine ulaşacağız!
Sallamalardan birkaçını
seçebildik… Siz en iyisi, yazısını bulup tamamını okuyun!
Eğlenirsiniz!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, TWITTER’dan…