KARDEŞLİĞE TURP SUYU SIKILIYOR! Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 06.08.2015


Türkiye cumhuriyetine gönül bağı ile bağlı olan,  bu bayrağın altında özgür nefes alan, gidecek başka vatanı olmayan, çocuklarının ve torunlarının geleceğini düşünenler, bu ülkenin temel taşlarına sahip çıkma zamanı geldi, geçiyor. Temel taşı oynarsa eğer, binayı ayakta tutamazsınız. Kimse annesinden hangi kimlik altında doğacağının tercihini yapma şansına sahip değildir ama, insan olmak veya, olmamak tercihi kendi elindedir.

Cana kıyanlar,  bedelini canıyla ödemediği sürece, bu ülkede her yer can pazarıdır. Tanıklıktan kaçan, başını kuma gömen, bir ülke her gün kan kaybetmeye mahkumdur. Ateş hep düştüğü yeri yaktı, yıllarca. Tarabya'da boğazın serin sularına bakıp viskisini yudumlayanlar, tuzu kurular, eğer Şırnak'taki acıyı duymuyorsa, o boğazın mavi suları bir gün onları da  boğar. Tez elden boğsa da, hep birlikte görsek, hesap öbür tarafa kalmadan!.. Bugün tekrar doksanlı yıllara geri  mi dönüyoruz, demekten kendini alamıyor insan.

Terörle mücadelenin birçok boyutu olduğunu sağır sultan bile biliyor ama, biz bilmiyoruz!.. Bunca yıl, bunca şehit, bunca kaynak harcanmasına rağmen, hala sivrisinekle uğraşıyoruz, ortada bataklık dururken!.. Ülkece, topyekun mücadele edilemez ise, " Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganını ne acıdır ki;  bu millet  daha  çok duyabilir.

Bu ülkede yıllardır meydanlarda, "hepimiz Hrant'ız diye pankart açanlar! 27 Tem. 2015'de Muş/Malazgirt'te Hrant'tan daha kahpece, eşinin ve çocuğunun gözü önünde şehit edilen J. Bnb. Arslan KULAKSIZ için, bir kere, bir kere "hepimiz Arslan'ız!" diyemediniz. Diyemezsiniz! Bir kere diyebilseniz, ben de, sizinle beraber meydanlarda olacağım var mısınız? Hem de, milyonlar da sizinle olacak!...

"Akil adam(!)" altında koca koca profesörler! milletin gönlünde yer edinmiş sanatçılar! beş yıldız otellerde, lüks toplantı salonlarında, terör örgütünü nerede ise, “sütten çıkmış, ak kaşık!” gibi göstermeye çalıştınız. Devletin ödediği harcırahlarla, eksik kalan yurt gezilerini tamamladınız. Sahi, şimdi siz nerelerdesiniz? En son Boğazda bir kaçınız balıkçı lokantasında görüntü verdiniz. Gitsenize Cudi’ye, Gabar’a, Tendürek ve Ağrı dağına piknik yapmaya. Etler benden, ateş zaten yanıyor!...

"Su uyur, düşman uyumaz!" gibi bir atasözümüz ortada dururken, birçok isim değiştirerek, en sonunda "çözüm süreci!" adı altında mışıl-mışıl uyutulduk. Karşılıklı çıkarlar uğruna, bürokrasideki  atamalar bile, terör örgütünü çok  rahatsız etmeyecek;  işitme, görme ve duyma özürlüler öncelikle tercih edildi. Şimdi çıkmışlar kabadayılık yapıyorlar, ne değişti? Kim değişti? Kim değiştirdi? Millet ayağındaki prangayı çözmedikçe, üç maymunu oynadıkça, örgütlü tepki veremedikçe, perdenin arkasına ayna tutulmadıkça, emperyalizmin yerli uşaklarını görmedikçe, lider sultasını kırmadıkça, anamız da ağlar, bacımız da, bizde ağlarız. Sonra döner, Diyarbakır’lı Cahit Sıtkı'nın 35 yaş şiirinde dediği gibi, "Geç anladım taşın sert olduğunu!" "Su insanı boğar, ateş yakarmış!" Daha ne söylesin, yakıyor dostlar!.. 

Batıda yaşayıp, Kürt kimliğini ön planda tutanlara, bugün çok önemli bir görev düşmektedir. Güçlü olmanın yolu, ayrışmada değil, birleşmede ve safları sık tutmadadır. Tarihi iyi okumak ve ders çıkarmak gerekli. Bölücü, yıkıcı, ayrıştırıcı unsurlara hiç kimse prim vermemelidir. Teröre destek verenlerin, kendi ülkelerinde, kırk çeşit etnik unsur varken, bu coğrafyada etnik ve mezhep üzerinden yarayı kaşıyorlar. Aklıselim herkes, aklını başına toplamalıdır. Yarın geç olmadan. Bugün sessiz kalanlar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler, o yılanın bir gün gelip sizi de sokacağını bilmenizi isterim.

Dünyada bir başka örneği var mıdır, acaba? Sırtını dağdaki terör örgütlerine dayamış, adında bir de demokrasi olan bir siyasi parti. Eğer bu durum meşru ise, diğerleri de, kalan dağları paylaşsınlar. Eğer meşru değil ise,  gereği yapılmalıdır!

Her ağır uykunun bir bedeli vardır. Ağır narkozdan, birden uyanamazsınız. Narkozcunuzu ayıkken görün ki; ikinci kez şans vermeyin yoksa masada kalırsınız. Bu topraklar efsunlu olduğu için, Mevla bu sefer de bizimledir. Öncelikle dost görünümlü hainlerden kurtulmak, ana hedef olmalıdır. Bin yıllık kardeşliğin köklerine, bugün turp suyu sıkılmaktadır. Eğer o kökler bir kurursa, bir daha yeşertemezsiniz.

Hilmi ÇAKIR

04.08.2015

Tarih: 06.08.2015 Okunma: 799

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?