Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bayram veya Cuma namazlarına biraz erken giderseniz,
Bir dinî kanal veya radyoyu açıp dinlemeye başlarsanız,
Veya Ramazan, Kandil, Cuma günleri-geceleri bazı TV kanallarını açarsanız uzuuun dinî “menkıbe”ler anlatıldığını görürsünüz…
Hatta bu “menkıbe”leri, Prof. Mustafa Karataş ve Nihat Hatipoğlu’nun programlarında da görebilir, dinleyebilir, duygulanır, gözyaşlarınıza hâkim olmayabilirsiniz!
Ne “menkıbe”ler!
O “menkıbe”lerde geçen
Yolda kalmışa,
Yolunu şaşırmışa,
Vatanını, evini-barkını terk etmek zorunda kalmış olanlara,
Zayıfa, güçsüze,
Kadına, çocuğa hatta hayvanlara karşı gösterilen
Hayırseverlik,
Yardımseverlik,
Fedakârlıklar,
Alçakgönüllülük sonsuzdur…
Sizi duygulandırır, dininizi bir kat daha fazla sever, ona daha gönülden bağlanırsınız!
Lâkin “vaiz”ler, “hoca”lar, İlahiyat Profesörleri bu uzuuun “menkıbe”leri niçin anlatırlar?
İbret alınsın, ders alınsın ve o “menkıbe”lerde geçen hayırseverler, yardımseverler, oradaki fedakârlıklarda bulunan yüce insanlar gibi olalım diye, değil mi?
Tetikte duralım, bir fırsat çıkarsa, düşküne, zayıfa, yoksula, evini-yurdunu terk etmişe kol kanat gerelim, ihtiyacını karşılayalım…
x x x
BÖYLE BİR FIRSAT VAR MI?
Haddizatında, hayırsever için bu fırsat her zaman vardır…
Amma velâkin bu fırsat, bu yardım imkânı 4 seneyi aşkın süredir toplumsal olarak, devlet olarak ve bilhassa “kurum” olarak her an önümüzde, yanımızda, karşımızda…
Elbette Suriyelilerden bahsediyorum…
Onları “davet” ettik!
Dindar çevreler, onlara karşı “ensar” olduğumuzu dillendirdi.
Peki, “ensar” olarak görevlerini yaptılar mı? En küçük bir hayırseverlik,“menkıbe” olacak bişey duyduk mu?
“Ensar” yakıştırmasını en fazla yapan kanallardan Kanal7, “Türkiye’de 3 milyon Suriyelinin bulunduğu”nu söyledi. (03/09/2015)
Bunların 70 bin kadarının İzmir’de olduğunu, Basmane’deki camilerin etrafında yoğunlaştıklarını, “Misafirlerimize cami tuvaletleri bile ücretli” başlıklı yazımda dile getirmiş, sefaletlerini arz etmiştim. (23/08)
Peki, bunlara karşı “menkıbe”lere girecek yardımlar yapmak, doyurmak, ağırlamak; en evvel ve herkesten evvel, “Allah’ın evi” diye kabul ettiğimiz, sığındıkları camilerin görevlilerine, onların bağlı olduğu müftülüklere ve Diyanet’e düşmez mi?
Sadece anlatmayın… Bir “menkıbe” de siz yazın!
Aylan Bebekler yaşasın!
Hiçbir şey yapamıyorsanız, tuvaletleri bari ücretsiz hale getirin!
X x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, Mizahhaber.blogspot.com'dan...