DÜNYA SEVGİSİ VE MÜSLÜMANLAR...
Özgür DENİZ - 23.09.2015
İslam, hiçbir kimseye dünya nimetleri bağışlamaz
ve vaatte etmez, aksine izzet ve şeref bağışlar ve cennet vaat eder.
Tabi cennet arzusuyla yapılmaz ameller, Allah rızası için yapılır ama
sonunda kavuşulacak olana da kavuşulur. Fakat biz büyük bir iştiyakla ve
ihtirasla dünya nimetlerinin peşine düşüyoruz, bu meyanda izzet ve
şeref sahibi de olalım istiyoruz. Dünya nimetlerinin peşine ihtirasla ve
iştiyakla düştüğünüz zaman izzet ve şerefinizden ödün vermemeniz kabil
değildir. Burada dünya nimetlerine ulaşıp, sahip olduğumuz nimetleri
paylaşma boyutundan bahsetmiyoruz. Ki zaten böyle bir durumda, dünya
nimetlerine sahip olmak anlamına gelmez. Biz mutlak sahiplik
telakkisinden bahsediyoruz. Dünya nimetlerine ulaşmanın yolunu kahir
ekseriyetle şeytaniler tutmuşlardır, bu hakikattir. İslam dairesinde
kalarak izzet ve şeref sahibi olabileceğimizi biliyoruz ama dünya
nimetlerine ulaşamayacağımızı da biliyoruz. İşte burada sıkıntıya
düşüyoruz, boğuluyoruz, ille ikisi de olsun diyoruz. Ama ikisi bir arada
nasıl olacak? Olmaz. Fakat bizler oldurmaya çalıştık. Hem İslam kalmaya
hem de İslam ile dünya nimetlerine ulaşmaya çalıştık. Dünya sevgisi de
bizleri düşmanın ayakları altında ezdirdi. Çünkü dünyayı çok sevdik,
dünyaya alıştık, böylece ölümden korkar hale geldik. Ölümden korktuğumuz
zaman düşmanın zulmünden de korkacaktık elbette. Dünya küfrün
elindeydi. Küfür acımasızdır. Dünyayı istersek, küfre bulaşmak
zorundaydık. Alışınca bırakamadık. Sahip olduktan sonra kaybetmek acı
verirdi çünkü. Ölümden de korkuyorduk artık. Nihayet izzetimizi ve
şerefimizi kaybetmeye başladık. İşte Müslümanların en büyük açmazı ve
çıkmazı burasıdır. Çoktuk ama hiçtik! Aslan fareye yenilir mi?
Zaaflarının ve alışkanlıklarının tutsağı olursa yenilir! Bu bayram
tefekkür bayramı olsun inşaAllah.
Tarih: 23.09.2015
Okunma: 680
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.