Suriye’de çuval geçiremedi, çuvalladı!
Mart 2011’de olayları başlattığında Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da olduğu gibi yönetimi kolayca düşürüvereceğini hesaplamıştı.
Esad, birkaç ay içinde gidecek, “Batı”güdümlü bir idare gelecekti.
İşte, “isyan” başlayalı, neredeyse 5 sene doluyor, Esad devrilmedi… Bununla beraber, ülke topraklarının yarısından çoğunda kontrolü kaybetti…
Lâkin ülkenin o yarısında, Amerikan yanlısı bir “idare” de kurulamadı… Amerika, Kürtler hariç, kime yaslandı, kime destek verdiyse eridi, kayboldu gittiler… Bildiğiniz gibi, bir vakitler, pek umut bağlanan bir Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) vardı… Şimdilerde, esamisi bile okunmuyor.
Tabiat boşluk kaldırmıyor, bir yerde devletin otoritesi zayıflar veya yok olursa, o boşluğu başka bir güç dolduruyor. Suriye’de de öyle oldu… Ülkenin yarısından çoğunu terörist örgütler kontrol ediyor.
Bunlardan en güçlüsü olan IŞİD, sadece Suriye’de değil Irak’ta da önemli bir bölge üzerinde egemenliğini sürdürüyor… Kontrol ettiği bölge o kadar büyük ve öyle zengin ekonomik kaynaklara sahip ki kendisini “devlet”olarak tanımlıyor: Irak-Şam İslam Devleti!
Suriye’de IŞİD’in yanı sıra El-Kaide’nin Suriye kolu olan El-Nusra, PKK’nın Suriye kolu olan PYD önemli bölgelerde kontrolü elde tutuyor… Bunların dışında, 20 kadar daha irili ufaklı örgüt var.
Bunlar kâh birbirleriyle, kâh IŞİD’le, kâh Esad güçleriyle çarpışıyor…
Esad da bunların hepsiyle birden baş etmeye çalışıyor… Sadece Esad’la PYD karşı karşıya gelmiyor. Onun dışında, bütün örgütler etki alanlarını genişletmeye, Esad da ülkeyi onlardan geri almaya çabalıyor... Hâl böyle olunca, ülke çok kanlı, sonu çok belirsiz bir karmaşaya sürükleniyor.
Nitekim Suriye’de neredeyse taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmadı…
Öyle anlaşılıyor ki elinde silah olanlardan başka herkes ülkeyi terk etti.
Görüldüğü gibi, Amerika ve Batı yanlısı bir gücün etkinliği söz konusu olamadı…
ABD, kendine bağlı böyle bir “güç” oluşturmak için, “Eğit-donat” formülünü hayata geçirmek istedi. Bu program çerçevesinde 5-6 bin kişiyi eğitip-donatacaktı. Türkiye de ona yardımcı olacaktı… 28 Eylül tarihli Milliyet’in,CBS televizyonundaki Putin’le Röportaj’dan aktardığı habere göre; “eğit-donat” programını 60 kişi tamamlamış, onun da 4-5’i sahaya çıkmış, geriye kalanlar silahlarıyla birlikte IŞİD’e katılmışlar.
ABD’nin Suriyeli muhaliflere ve PYD’ye cömertçe silah sağladığı, bunların çoğunun ise IŞİD’in, El-Nusra’nın ve PKK’nın eline geçtiği daha önce ortaya çıkmıştı.
Otorite boşluğunu Esad’dan daha tehlikeli bir yapı olan IŞİD doldurunca, ABD bu örgütü yok etmek için, üzerine binlerce sortilik hava taarruzu yaptı. IŞİD yok olmadığı gibi, büyümeye, ilerlemeye devam etti.
Özet olarak, ABD, Esad’a da, IŞİD’e de “çuval geçiremediği” için kendisine bağlı bir yönetim oluşturamadığı,“sadık” muhalefete gönderdiği silahlar IŞİD’in eline geçtiği ve eğit-donat projesi fiyaskoyla sonuçlandığı için Suriye’de “çuvallamış” gözüküyor.
Bununla beraber, ülke, sonu belirsiz bir kaosa girdiğinden, bugün ve yakın gelecek için İsrail’e tehdit olmaktan çıktı.
Hâl böyle olunca, insanın aklına, “Acaba, ABD’nin istediği de bu muydu?” suali takılıyor!
Malum, biz de ABD’nin peşine takılıp sürüklendik…
Kendimize şunu sormalıyız: “ABD’nin istediği bu olsa bile Türkiye’nin istediği bu muydu?”
x x x
OYUN VE OYUNCULAR
Almanya Başbakanı Merkel, “Birçok aktörle konuşulmalı. Bu aktörlere Beşar Esad da dahil” dedi. Şansölye, sadece Rusya ve ABD’nin dahil olduğu çözüm yerine bölge ülkeleri İran ve Suudiarabistan’ın da dahil edildiği bir diyalogun kurulması gerektiğini söyledi. (Milliyet, 25/09)
Bidakka, bidakka!
“Van minut” yani!
Türkiye nerede?
O kadar gayret etti… Elini değil, bedenini Suriye’nin altına koydu…
Binlerce “yardım TIR”ı gönderdi…
Bunun için miydi? Şimdi oyun dışına mı itilecek?
Şansölye’yi “güçlü bir şekilde” kınıyoruz!