Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Rus uçağı, Türk uçaklarını “taciz” etse de,
Türk “angajman kuralları”nı çiğnemiş olsa da, “eylem”in asıl muhatabı NATO’dur, Amerika’dır!
Rusya’nın Türkiye’yle bir alıp veremediği olamaz, Türkiye’yi kendi ağırlığına “denk” kabul edip uğraşmaz… Türkiye’yle “kolayca” anlaşabileceğini bilir!
Hayır, mesele, Türkiye değil… Mesaj, doğrudan doğruya NATO’ya, yani Amerika’yadır.
x x x
İki husus dikkatlerden kaçmamış olmalı:
İlki, Rusya’nın Suriye’ye “el koyması”nın; ABD’nin İncirlik’i etkin kullanmaya başlaması ve Diyarbakır’da da bir “hava üssü”ne uçaklarını konuşlandırmasının hemen akabinde olması...
İkincisi, Rus uçağının tacizine Türkiye’den fazla NATO’nun tepki göstermesi, hem de çok sert!
Yani Amerika, Türkiye-Suriye sınırına güzelce yerleşir ve Ortadoğu’yu kuzeyden kuşatırken, Rusya geldi Suriye’ye “el koydu”!
Tabii bu “el koyma” başlı başına Batı ve NATO’ya çok sert, çok kararlı bir mesaj!
Batı'nın Suriye ve Ortadoğu'ya daha fazla müdahil olmasına izin vermeyeceği, bilhassa, "Suriye'nin Rusya'ya ait olduğu" mesajı!
Bu “mesaj”ı Batı anlamazlıktan geldi… O vakit, Rusya, daha “açık konuşayım” dedi!
Bikere, Suriye, iki “dev” silahlı gücün manevra yapmasına, “harekât” yapmasına imkân verecek kadar büyük bir ülke değil… Ülkenin çöl olan büyük bölümünü zaten saymamak lâzım… Geriye kalan yerleşim yerlerinde sortiyapmak, hava akınları yapmak iki büyük kuvveti ister istemez karşı karşıya getirir. Rusya, diyor ki, “Suriye, ikimize dar… İkimiz birden burada kalırsak sürtüşmememiz, hatta çatışmamız kaçınılmaz. Siz IŞİD işini beceremediniz, vaziyete ben el koydum… Artık siz çıkın, gidin”!
Öte yandani, Rusya, Suriye’yi “teröristlerden temizlemek” için, dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, ülkeye mutlaka bir “kara kuvveti” sokacak… O kuvvet icraata başlayınca, Suriye semalarında başka bir ülkenin tayyaresi uçmamalı… IŞİD’le göğüs göğse gelecek bu kuvvetleri, yabancı uçaklar, sık sık “yanlışlıkla” vurabilirler.
Özet ve net olarak Rusya diyor ki; “Arkadaş, ben ülkeye el koydum. Sorumluluk bende. Suriye’deki meşru devleti de himayem altına aldım. Artık, sizin işiniz kalmadı. Bir kaza çıkmadan, çekin, gidin”!
x x x
MASAL GİBİ
Bir ses getir unutulmuş
Uzak düşleri söylesin…
Hasreti, gurbeti, aşkı
Masal kuşları söylesin!
Bir ses ver devler çağından
Bir nakış İrem Bağı’ndan
Aşılınca Kaf Dağı’ndan
Olan işleri söylesin!
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, PENGUEN'den…