Uzun zamandır aklıma düşen ve bir vatandaş olarak ciddi endişe duyduğum, elbette Devletimin de farkında olduğunu mülahaza ettiğim bir öngörümü Devletimle paylaşmak istiyorum naçizane.
Yıllar ve yıllar sonrasının tezgâhı tertip ediliyor gibi sanki. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti sonsuz müteyakkız olmak mecburiyetindedir. Şimdiden ön alınmalıdır. Bizde, devlet olarak ve milletin de müzaheretini alarak, kendi taktiğimizi ve stratejimizi geliştirmeli ve acilen uygulamaya koymalıyız. Yarın çok geç olabilir. Neslimizi çok iyi yetiştirmeliyiz. Kimlik bilinci ve din ahlakı ile donatmalıyız çocuklarımızı. Eğitim sistemimizi sil baştan yenilemeli ve eğitimimize mutlaka milli hüviyet kazandırmalıyız. On yılda bir değişen ve her yeni kişi döneminde yenilenen bir sistemden ne çocuklarımıza, ne eğitimcilerimize, ne milletimize ne de devletimize zerre fayda gelmez. Muallimlerimizin hayat standartlarını ileri düzeye yükseltmeliyiz. Onları ekonomik anlamda ciddi düzeyde rahatlatmalıyız. Toplum içinde en itibarlı kitle haline getirmeliyiz. Çocuklarımız, dinlerini ve tarihlerini, hiçbir kimsenin yönlendirmesine maruz kalmayacak şekilde çok iyi derecede öğrenmelidirler. Sorgusuz, sualsiz, düşünmeden, hissetmeden, hiçbir kimsenin peşinden gitmeyecek, hiçbir örgütün tezgâhına düşmeyecek derece de bilinçli, şuurlu olmalıdırlar. Allah, devletimizi, milletimizi ve evlatlarımızı korusun, birlik ve beraberliğimizi daim ve kaim eylesin. Kâfirlere fırsat vermesin. Âmin.
PKK; çok sinsi şekilde tohumu atılmış, beslenmiş, büyütülmüş ve nihayet başımıza bela olmuş kanlı, kirli, karanlık bir örgüttür. Maalesef, şeytanın içimizde ki piyonlarının çok büyük payı vardır bu örgütün palazlanmasında, bahusus Beyaz Türk denilen ama Türklükle zerre ilintileri olmayan, varlık gayeleri Küresel Emperyalist Şebekeye hizmet olan eksenin büyük payı vardır. PKK denilen kansız, soysuz, Ermeni mahreçli örgüt, kardeşlerimizin temiz ve pak gövdelerini, Batının pislikleriyle dağlamış, harap etmiş, tüm ince ve nezih duygularını törpülemiş ve dinlerine, devletlerine, şerefli bir üyesi oldukları kadim milletlerine, vatanlarına düşman kılmış, şeytanilerin maşalığını yapan ve Küresel Siyonist Emperyalizme uşaklık eden pespaye ve müptezel bir örgüttür. Kardeşlerimizin bir bölümünü manen bizden koparmış ve madden de koparmak isteyen bir örgüttür. Yani düşmanlar, büyük bir iş başarmışlardır kendi taraflarından bakınca. Suçun büyüğü tabi ki bizdedir!
Şimdi de kalan tarafı yani PKK denilen mikrobun kirletemediği dindar, vatanperver, milliyetperver ve devletine merbutiyetini hala muhafaza eden tarafı koparma tezgâhları tertip ediliyor kuvvetle muhtemel. Bunu da güya din maskesi takarak, kendisini dindarmış gibi gösteren, hem dine tahminsiz zarar veren hem de herkesi dine düşman eden malum örgüt tavassutu ile yapmaya gayret ediyorlar gibime geliyor. Belki fazla şüpheciyim ama öngörülerim böyle söylüyor. Küresel Emperyalistlerin müzaheretleriyle ayakta duran ve onların kanlı ve kirli emellerine hizmet ettiği şüphe götürmeyecek kadar net olan malum örgüt, yavaş yavaş kardeşlerimizin içine yerleşiyor gibi sanki. Ve inanın bu örgütü bitevi lanetleyen Beyaz Türkler’in bile buna payandalık yaptıklarını, çok çok gizli şekilde müzaherette bulunduklarını düşünüyorum. Zira ağababalarına hizmet eden bir örgüte, bunlar niye destek vermesinler? Ağababalarının emretmesi kifayet edecektir, bunun için. PKK tavassutu ile bizden koparamadıkları kardeşlerimizi, bu yolla bizden koparmaya çalışıyorlar gibi şeytaniler. Devlet teyakkuz da, millette müteyakkız olmak zorundadır. Asla iyi niyetli düşünme lüksümüz yoktur ve olamaz. Her türlü tedbirimizi şimdiden almak zorundayız. Söylediklerimiz sanki yarın olacakmış gibi hareket etmek ve ön almak mecburiyetindeyiz. Çünkü iş işten geçtikten, olacak olan olduktan sonra çare bulunmuyor, pişmanlık fayda etmiyor. Elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti Teşkilatı bunu düşünüyordur ve tedbirlerini alıyordur ama bizde naçizane hatırlatalım istedik. Zira nesillerimizi düşünmek gibi, İslami ve İnsani ödevlerimiz vardır. Sonra suçun büyüğü bizde olmasın!
Nihayetinde de, iki örgüt birleştirilip, yani kardeşlerimiz külliyen bizden koparılıp, devlete, vatana, millete, dine karşı yekpare bir cephe oluşturulup mutlak kopuşun gerçekleşmesi için netameli adımlar atılabilir. Çünkü nihai gaye budur zaten, bahsettiğimiz mevzuda. Bir bölüm koparıldı handiyse, diğer bölümde izah ettiğimiz yol ve yöntemle koparıldıktan sonra, kopan kesimler bir şekilde aynı hedefte birleştirilip, cepheleştirilebilir ve devlete, millete cephe almaları sağlanabilir. Ki zaten olması kuvvetle muhtemel dediğimiz şeyde budur. Nihai gaye budur. Bunu, kopanların isteyip istememesi önemli değildir, Küresel Şeytaniler istedikten sonra olur, olacaktır. Çünkü teröristin iradesi yoktur. O ancak kendi verilen rolü oynar. Dikte edilen emirleri tatbik eder.
KARANLIKTA KONUŞMAK!
Ne biçim bir dünya lan burası. Boğuluyorum ve yaşarken utanıyorum bu dünyada. Bir çiçeği koklarken bile kan kokusu alıyorum. Rüzgâr saçlarını çürütüyor insanın. Bir dosta sarılırken, düşman çıkıyor. Çürümüş lan bu dünya ve insan düşmüş!
Bu boş, anlamsız, saçma dünyada ruhun acılarını hangi madde dindirebilir ve beyine sürekli batıp duran kıymıkları hangi madde çıkarabilir ki? Ah huzur!
Çok şeye sahibiz ama hiç bir şeyde o eski tatlar, kokular, sıcaklıklar, tınılar yok maalesef. İç acıtıcı, derin bir sızı!
Bir kötülük yapmışsam size, vurun, öldürün lan beni. Ama kötülük yapacaksanız, bir Allah’ınız varsa, Allah rızası için bulaşmayın lan bana!