Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Kişi olarak, kurum olarak bir “cehennem” yaratma kapasite veya yeteneğiniz olabilir…
O kapasite ve yeteneğinizle bazı insanlara, hatta ülkelere dünyayı dar edebilirsiniz…
Kişilerin ve kitlelerin hayatını cehenneme çevirebilirsiniz…
O cehenneme pek çok kişi veya kurumu atabilir, orada yakabilirsiniz!
Ama bir durup düşünmek lâzım!
Acaba, bir gün gelir, o cehennem sizi de yutabilir mi?
Amerika, Suriye’de bir cehennem inşa etti!
Milyonlarca Suriyelinin hayatı cehenneme döndü…
Evler barklar söndü… Bornova’daki kavşaklarda, Suriyeli çocuklar, ellerinde; “SURİYE SAVAŞI OCAĞIMIZI YIKTI” yazan levhalarla dilencilik ediyor!
Milyonlarca çocuğun istikbali söndü, milyonlarca ailenin hayatı cehenneme döndü…
Yüz binlercesi ülkelerinde ateş altında can verdi, on binlercesi “Batı”ya kaçarken boğuldu…
Sakatlanan, tecavüze uğrayan, hatta satılan insanların sayısı bilinmiyor…
Suriye’deki bir “zalim”e binlerce “zalim” eklendi…
Kelle kesen, yakan, yıkan, tecavüz eden, atan, satan binlerce psikopat!
Şimdi, öyle bir noktaya geldik ki, oranın bir cehennem olduğunu, cehennemin mimarları itiraf ediyor: ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Cehennemden çıkış yolunu arıyoruz” diyor! Ama “umutlu olmadığını” da itiraf ediyor. (Milliyet, 30/10)
Demek inşa ettikleri cehennem, kendileri için de bir cehennem oldu!
x x x
KAN KANLA TEMİZLENMEZ
Kerry “cehennemden çıkış yolu arıyoruz” diyor ama cehenneme odun atmaya, yani bölgeye silah sevk etmeye devam ediyor…
Üstelik kendisine İncirlik’i ve Diyarbakır, Batman askerî havaalanlarını açan “müttefiki” Türkiye’nin karşı çıkmasına aldırmayarak… YPG’yi silaha boğuyor.
Milliyet’teki başka bir habere göre ise; “Suriye Ordusuna teslim olan 50 kişilik IŞİD Özel Timinin büyük bir kısmı, Deyrizor’daki Amerikan kampında sabotaj faaliyetinin, mayın patlayıcı üretiminin ve kullanımının inceliklerini öğrenmiş, arazi yönelimi ile aranan tesisin koordinatlarını radyoyla iletim becerilerini edinmişler.”
Suriye’deki taraflara, hele “kelle kesenlere” silah ve askerî eğitim verilerek cehennemden çıkılamaz… Bunları yaparak cehennem çukurunu daha da derinleştirirsiniz. Çünkü kan kanla yıkanmaz.
Cehennemden çıkmak istiyorsanız, izlenecek yol bellidir: Girerken izlediğiniz yolun tersi!
Suriye’den çıkmak… Çıkarken de sizinle beraber giren, “sızan”, “araya karışan” bütün yabancı güçleri de çıkarmak… Verdiğiniz silahları toplamak… “Silahsız muhalefeti” desteklemek… Esad’ı demokratik yollarla sıkıştırmak, yola getirmek!
x x x
TÜRKİYE’DEKİ CEHENNEM
Çok şükür, Türkiye’de bir iç savaş cehennemi yok!
Lâkin bir hukuk-yargı cehennemi var…
Elbette hiçbir zaman tam bir “hukuk devleti” olamadık ama 2010’a kadar belli seviyede güven duyulan bir hukuk düzeni vardı. Kararlarına herkesin saygı duyduğu bağımsız hâkimler vardı.
2008’den beri, bilhassa 2010 referandumu sonrası “acayip” bir düzenle karşı karşıyayız!
Ergenekon-Balyoz safhasında, yargının haksızlıklarını, ocaklar söndürmesini “seyrettik”!
Sonra ne oldu?
Ağırlaştırılmış müebbet alanlar dâhil hepsi salıverildi, berat kararının çıkması bekleniyor. Yani o safhada yapılanların, tutuklamaların hepsinin haksız, hukuksuz olduğu ortaya çıktı. 6-7 sene yargı, toplumun büyük bir kesiminin hayatını cehenneme döndürdü.
O kesim için cehennem bitmiş gibi gözüküyor…
Şimdi, başka bir kesim için yargı cehennemi var…
Lâkin bu hukuk cehennemini kim yaratmıştı?
Elbette kimsenin bu dünyada cehennemi yaşamasını istemiyoruz.
Diyeceğimiz şu: Cehennem çukuru onu kazanları da eninde sonunda yutuyor.
Ders alalım… Cehennem çukuru kazmak akıllıca bir iş değil… İnsanî hiç değil.
Neyse ki bu cehennemden çıkış Suriye’dekinden daha kolay…
Ali Babacan söylüyor: “Evrensel hukuk kural ve normlarını kabul etmek ve uygulamak”.
Bu sese kulak vermek zorundayız!
“Cennet vatan”, gerçekten cennet olsun diye!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, Twitter’dan…
