Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Türkiye’de, 0-4 yaş arasında, 420 bin Suriyeli çocuk var… Milliyet’ten İlker Sezer’in haberine göre, bunun tahmini 150-200 bini Türkiye’de doğdu. Bunlar “Suriye vatandaşı” olarak kaydediliyor. Yine habere göre, bunların “vatansız olma riski büyük”!
Doğruyu söylemek gerekirse, “risk” falan değil, bu çocuklar basbayağı “vatansız”!
“Vatan”ın olmayınca, “vatandaş” olamıyorsun!
Normal şartlarda insanlar, doğar doğmaz “vatandaşlık” statüsünü-hakkını kazanıyor ve ölünceye kadar da eğer vatandan ayrı düşmezse bu “imtiyaz”la taşıyor.
“Vatandaşlık” doğuştan elde edilen bir hak olduğu için hiç üzerinde durmuyor, “kıymetini” takdir etmiyoruz.
Hâlbuki “vatansız” kalmak, “vatansız” olmak korkunç bir şey!
Milliyet’teki habere göre, bakın, “vatansız”ları neler bekliyor:
Devletin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanamıyor,
Vatandaşlığı olmadığı için üniversiteye giremiyor (sanırım, ilkokul ve orta öğretime de gidemezler),
Pasaportu olmadığı için başa ülkelere yasal yollardan giremiyor,
Uçağa binemiyor,
Banka hesabı açamıyorlar.
Tabii resmî-sigortalı bir işe de giremezsin… Kim bilir, daha aklımıza gelmeyen ne problemler çıkar? Kısaca, “vatansız” yaşamak, “hayat” olmaktan çıkar.
“Vatansız”ların problemlerini okuyunca, insanın aklına, ister istemez, Büyük Şair Arif Nihat Asya’nın (1904-19075) başlıktaki mısraları geliyor…
Çocukluğunda Balkan bozgununu, Birinci Dünya Harbini yaşayan… İşgali gören, “vatansız” kalma tehlikesi geçiren bir neslin kaygılarına, duygu ve düşüncelerine tercüman olan o ölümsüz “DUA”sı:
Bizi sevgisiz, susuz, havasız,
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
x x x
VATANSIZ OLACAĞINI BİLE BİLE DOĞURMAYA DEVAM!
İlker Sezer’in haberinde bir ayrıntı daha var: “Dünya üzerinde yaklaşık 10 milyon kişi vatansız. Yılda yaklaşık 70 bin vatansız Suriyeli bebek daha doğuyor.”
İnsan, hayretler içinde kalıyor… Bu “doğurganlığa” anlam veremiyor!
Hadi, daha önce olan olmuş… Çocuklar doğmuş veya hamileyken göç etmişsin, bir bebeği “vatansız” dünyaya getirmişsin… Bunun türlü-çeşitli sıkıntılarını yaşıyorsun! Hâl böyleyken, vatansız olacağını bile bile neden tekrar tekrar yeni bebekler dünyaya getiriyorsunuz?
Bu çocukların istikbali ne?
Geçenlerde yazmıştım: 7,8-10 yaşlarına gelince, okul-mokul yok! Ne var?
Eline, “SURİYE SAVAŞI OCAĞIMIZI YIKTI” yazan bir karton alıp kavşaklarda dilenmek!
Yazın yakıcı sıcağında, kışın dondurucu ayazında!
Ki şu anda dilenenler Suriye doğumlu, yani “vatanlı” çocuklar!
“Vatansız”ların halini düşünün artık!