‘’Adamlar aynıdır ve aynıdır çakallar. Adamların çakalları vardır. Hedef tespit edilir ve on ikiden vurulur. Bir de gidilir, öldürdükleri adamın tabutu başında nutuk çekilir. İşte böyledir bu dünyanın kanunu!’’ Jean Paul Sartre
Evet barış ve terör, iki tezat mevhum ama filhakika icra alanında kompleks mevhumlar olarak tezahür ederler. Terör diyenler hiçbir zaman barış mevhumunu dillerinden düşürmemişler, barış diyenlerde hiçbir zaman terörden vazgeçmemişlerdir. Bu meyanda gerçek barışı terennüm edenler ve gerçek barışın mutlak adresi ise fark bile edilmezler. Hülasa, insanlığın aldatıldığı ve algı operasyonlarında biteviye kullanılan iki mevhumdur; barış ve terör. Kimseyi kandıramazsınız bebeğim! Karanlık dünyanın yasaları vardır. Acımasızdır, acımasızca uygulanır. Aptal olursan, sürekli hedef olursun, gün gelir kurban edilirsin. Katiller hem öldürürler hem de oldururlar. Şöyle ki, öldürürler ve gelirler mezarına güya yüceltirler. Ama sen artık bir ölüsündür ve anlamsızdır senin için söylenenler, senin için. Vururlar, gelirler başucunda durular. Belki birkaç damla timsah gözyaşlarıdır sana verecekleri. Teröristlere hayatında yapamadığın iyiliği, ölümünle yaparsın ve zaten bu yüzden toprağa düşürülürsün! Sen gerçek düşmanlarını görürsün ama söyleyecek tek sözün yoktur. Oysa gözlerin görürken görmelisin düşmanlarını. Yanarsın! Kanundur bu, bilirsin ama getirileri için bilmezlikten gelirsin. Öyle ince hesap yapılır ki, tam vurulup toprağa düşmene ramak kala, ağzından barış sözcükleri dökülüverir. Hiçbir zaman sahici söylenmemiş, hiçbir zaman yürekten istenmemiş barış sözcükleri. Ve tabi artık senin işine yaramayacak sözcüklerdir bunlar. Bir şekilde kurgulandığı gibi işler yürümüş ve sen de kurguya göre kurulmuş, söylemişsindir. Söylemelisin ki, sen vurulduktan sonra, birileri bu söylemlerinle ajitasyon, manipülasyon yapabilsinler. Zira sen terk edince dünyayı, geride kalanlar, seni barış havarisi diye anabilsinler, yüreklere kin tohumları ekebilsinler, kardeşliği tam böğründen hançerleyebilsinler ve tefrikayı perçinleyebilsinler. Kanunudur karanlık dünyanın bu bebeğim! Varoldukları zaman diliminde, barış, kardeşlik, insan hakları nedir bilmeyenler, bir anda barış havarisi oluverirler ve öyle tazim ve tebcil edilirler ki, sanırsınız, barış onların adıdır ve badema onlarsız barış mutlak hayaldir. Oysa filhakika, ne tazim ve tebcil edenlerin ne de tazim ve tebcil edilenlerin, barışla, kardeşlikle, insan hakları ile hiçbir zaman merbutiyetleri olmamıştır. Malum medya ilk günün akşamı öyle bir haber yaptı ki, sanki bu âlemde tek bir barış havarisi vardı ve bundan böyle barış öldü ve bir daha asla gelmeyecek bu topraklara. Sanırsınız ki, malum medya barışa öyle hasret kalmış ki, sanki barış olmadığı için bitmişler, tükenmişler ve kan ağlamaktalar. Yiyor muyuz sanıyorsunuz bebeğim bu palavraları? Siz kim barış kim? Bu memleketin çocuklarına olmadık zulümleri yapanlar kimlerdir? Bu memleketin çocuklarının haklarını gasp edenler kimlerdir? Bu memlekette küresel şebekelerin taşeronluğunu yapanlar kimlerdir? Terörün arkasında ki eller kimlerdir? Bu toprağın kaynaklarını sömürenler ve bu toprağın çocuklarına yoksulluğu kader kılanlar kimlerdir? Ama nesnel temellerde ve namusluca bakarsak fark edebiliriz bu derin ve saklı hakikatleri.
Ne zaman barışın mutlak adresi ve terörün mutlak panzehri olan İslam’a saygı duydunuz?
İslamsız bir barışın kabil olmadığını ne zaman idrak ettiniz ve bu minvalde söz söylediniz?
Ne zaman bu memleket için şehit olan kahramanları saygıyla andınız ve katillerini lanetlediniz?
PKKHDP terörizmine ne zaman sahici bir başkaldırınız olmuştur?
PKKHDP politik riyakârlığına ne zaman sahici isyanınız olmuştur?
Ne zaman bu memleketin çocukları arasında ayrım yapmadan herkesin hakkını namusluca savundunuz?
Ne zaman bu memleketin çocuklarının hayat tarzlarına saygı gösterdiniz?
Ne zaman PKK, Siyonizm’in taşeronu olan pespaye ve müptezel bir örgüttür gerçeğini haykırdınız?
Ne zaman kardeşlik adına sahici bir eylemde bulundunuz?
Yediğimizi sanıyorsunuz palavralarınızı değil mi? Oysa yemedik, yemeyiz, yemiyoruz ve badema da yemeyeceğiz bebeğim?
ACI GERÇEK!
İçimde ukdedir. Hep söylemek istemişimdir. Nedendir bilmem ya unutmuşumdur ya da aklıma geldiğinde teğet geçmişimdir. İslam topraklarının şöyle derin ve saklı bir hakikati vardır: İslam topraklarında SOL DÜŞÜNCE, sol tandanslı şahıslar öldürülerek yaşatılır. Bilakis, Komünizm fosilleşmekten asla kurtulamaz. Binaenaleyh, fasılalı bir şekilde, SOL DÜŞÜNCENİN YAŞAMASI UĞRUNA, komünistler öldürülür. Ama bu saklı gerçeği bir kuru hayal peşinde bilinçsizce, şuursuzca koşturan komünistler asla bilmezler, bilenlerde söyleyemezler. Sadece öldürenlere direktif verenler bilirler bu tezgâhı. Çok şey söylemeye gerek yoktur. Ama birileri hep aydınlığa kurşun sıkıldığını söylerler, bu toprağın çocuklarını uyutmak için. Bilakis, hayatın normal akışında böyle bir şey kabil değildir. Hülasa; SOL DÜŞÜNCE, öldürülenler sayesinde diridir ve badema da bu şekilde yaşatılacaktır. Ta ki bu toprakların, aldatılan çocukları derin uykularından uyanana değin. Allah akıl verdi, aklediniz diye!