MÜSLÜMANLIKSA MÜSLÜMANLIK; İŞTE MÜSLÜMANLIK!

İsmail Hakkı CENGİZ - 05.12.2015

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


‘Karşılıksız veriniz’! Verebilir misiniz?

“İslam, ‘karşılıksız veriniz’ diyor”!

Bunu, bir ay kadar önce, Kudüs TV’de işittim…

İki konuşmacı, bir konuyu ele almışlar, söz buraya gelmiş…

“Karşılıksız veriniz” tavsiyesinde veya emrinde hemfikirler… Müslümanların bu hükme uymadığından şikâyetçiler ve şunu dile getirdiler: “Dinimiz karşılıksız verin diyor, biz ise ‘her şey karşılıklı’ diyoruz”!

Haklı değiller mi?

En dindar, en Müslüman sayılanlar bile, “Her şey karşılıklı!” demiyor mu?

Demek ki İslam’ın en önemli hükümlerinden birine, hemen hemen hiç kulak asmıyoruz! Sadece buna bakarak bile dinin “öz”ünden, “esas”ından ne kadar uzaklaştığımız görülebilir!

x   x   x

Peki, “karşılıksız” verilebilir mi, verebilir misiniz? Dünyada karşılıksız verenler var mı?

Evet, var!

Dünyada karşılıksız veren bir bölük insan var:

GÖNÜLLÜLER!

Eğitim gönüllüleri,

Çevre gönüllüleri,

Genç Gönüllüler,

Çeşitli yardım vakıfları ve derneklerindeki, engelli kurumlarındaki veya Yetiştirme Yurtlarındaki gönüllüler,

Hastanelerdeki veya huzurevlerindeki gönüllüler,

Sokak çocukları gönüllüleri…

Hayvan severler… Kedileri, köpekleri, kuşları besleyenler, bakımları, barınmaları için yardımcı olanlar…

Ve şimdi aklıma gelmeyen diğerleri…

Hepsi bir avuç insan!

x   x   x

Bahis konusu Müslümanlık ise, işte size Müslümanlar!

En samimi,

En içten,

En “gönüllü” Müslümanlar!

Hiçbir karşılık beklemiyorlar…

“Karşılıksız veriyorlar”!

“Allah rızası” için!

Kutluyorum onları!

Önlerinde eğiliyorum!


x   x   x



TEZEK

Çok şükür, tezeğin kullanıldığı yıllara yetişen bir nesiliz!

Yapılışını da gördüm, yakılışını da…

1965’li yıllardı…

Hasbelkader, okula da başlamıştık…

Derslerde, “tezeğin kalorisinin düşük olduğu, onun yerine kömür yakmak gerektiği” öğretiliyordu… Kömürün de çeşitleriyle birlikte elbette…

Hadi, bulun da yakın bakalım!

Bulunmazdı ki… Çocukluğumda, hatırlıyorum, Sandıklı’da daha ziyade odun yakılırdı…

Evlerde kömüre uygun olmayan sobalar vardı… Demek kömür olmadığından sobalar “tek gözlü”, sadece odun yakmaya uygun üretiliyordu. Odunun yanında arada tezek de atılırdı.

Sonra, yıllar geçti, kömür geldi, yaygınlaştı, çok matah bişey gibi… Ondan çıkan is, onun çevre kirliliği, felaket…

Öyle büyük bir felaket ki, 1970’lerde, kömür yüzünden, içinde benim de bulunduğum bütün bir Ankara ahalisi telef olmak üzereydi… Kömür yakılmasına “zabıta” tedbirleri getirilmişti…

Neyse, 80’li yıllarda doğalgaz imdada yetişti de Ankara ve birçok başka şehir kurtuldu.

Bu arada, söyleyeyim, doğalgaz da çok “masum” değil! Kömürden bir gömlek iyi, o kadar!

Ne diyorduk, kömürün gelişini anlatıyorduk… Kömür gelince sobalar da “modernleşti”; hatta “kuzine”ler icat oldu… Kışlar müthiş zevkli geçiyordu…

Lâkin zevkin bedeli de ağırdı… Hem çevre kirliliği bakımından, hem de o soğukta sobaların her gün temizlenmesi, kömür külünün atılması falan bayabi zahmetli işti

Derken 90’lı yıllarda “termal ısınma” keşfedildi. O “temiz” keşif Sandıklı’yı da 2000’li yıllarda mesut ve bahtiyar etti.

Vallaha, bu müthiş bişeydi… Sandıklı ve zannediyorum, pek çok soğuk şehir “çağ atladı”…

Bu arada, başta İstanbul olmak üzere, memleketin pek çok yerine doğalgaz geldi…

Sadece ısınma değil, mutfak ve banyo ihtiyaçları da doğalgazla karşılanıyor ve bu da hakikaten çok büyük bir nimet, çok büyük bir konfor…

On yıllar boyunca bu rahatlığa alıştıktan sonra şimdi, doğalgazın kesilme ihtimali söz konusu…

Eeee!

“Tezek yakarız”!

Çözüme bakın!

Geldiğimiz noktaya bakın!

Çok yaratıcısınız!

Tebrik ederim!

Hani bilaf var; hatırlatmanın tam sırası: İpten olan terazinin tezekten olur dirhemi!

x   x   x

Resimdeki yazıya gelince, onun konumuzla bir alakası yok. Uygun bir resim ararken karşıma çıktı. Mesele, Ergani’deki antik bir mağaranın tahrip edilmesi hadisesiymiş. Özeti şu: “İnsanoğlunun medeniyetle tanıştığı Hilar mağaralarının bulunduğu 1. derece Arkeolojik ve doğal sit alanına tonlarca hayvan gübresi döküldü.” (Erganihaber.net, 26/04/2012)

Böylece, şu yazı vesilesiyle tarihî değerlere yapılan saygısızlığa da dikkat çekmiş olduk!

 

x   x   x

GÜLBEN ERGEN’E SELÂM!

Katıldığı Altın Kelebek ödül töreninde Can Dündar’a selâm gönderen Gülben Ergen, eleştiriler almış. Bunun üzerine demiş ki; “Dostunun yargı sebebi seni dönek yaparsa asıl odur tehlike!” (Radikal, 02/12)

Gölgesinden korkan veya menfaatleri için bin takla atan “erkek” “sanatçı”larla dolu bir ülkede cesur bir kadın sesi…

Helâl olsun, mert, civanmert kadın!

Biz de buradan kendisini selâmlıyoruz!

 

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, Twitter’dan…



Tarih: 05.12.2015 Okunma: 869

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?