Panoramik fotoğraf çekmek zor iştir ama, bir deneyelim dedik. Bir
yılı daha, acısıyla, tatlısıyla maziye gönderirken, nasıl bir yıl geçirdik? Bu
yıla damga vuran olayları, özetin özeti olarak, bir panorama yapalım ve
kaydedelim istedik. Birçok iz bırakan olay yakın çevremizde olmuştur ama,
ülke genelinde iz bırakanlar bizi her gün ağlattı. Yüreğimiz taşlaştı. Toplumun
bir birine karşı sevgi pınarları kurumaya başladı ne yazık ki!..
2015’te, ülkenin yetiştirmiş olduğu birçok değerini kaybettik. Kimleri
kaybetmedik ki? Sanat camiasının 2015 yılı kayıp yılı oldu. Müzeyyan Senar,
Erol Büyükburç, Kayahan, Behiye Aksoy, Muzaffer Akgün, Ankaralı Namık, Atilla
Arcan, Memduh Ün, Zeki Alasya, Levent Kırca’yı kaybettik. Basın dünyasından,
Erol Simavi, Afet Ilgaz,Yaşar Kemal, Fikret Otyam, Bedri Koraman, Çetin Altan’ı
kaybettik. Türk siyasetinin duayeni Süleyman Demirel, 12 Eylül’ün mimarlarından
Kenan Evren,Tahsin Şahinkaya, Türk dış politikasında uzun yıllar hizmet etmiş
siyasetçi Kamuran İnan ve burada adını sayamadığımız değerler, aramızdan bir
bir ayrıldı. Acı tatlı anıları, eserleri ve hizmetleri geride bırakarak. Acı
bir yıl oldu.Toplum olarak, gidişleri bizi çok sarstı. Ayrıca, kendi yakın
çevremizde kaybettiğimiz eş dost, arkadaş ve akrabalarımızı saymakla bitmez.
Başlığımızda olduğu gibi hepsine ayrı ayrı ağladık ve acılarımızı yüreğimize
gömdük.
Türk siyasi hayatında, iki genel seçimi bir yıla sığdırdık. 7 Haziran
2015’te, yapılan genel seçimle, iktidar partisi %40.87 oy oranı ile, tek başına
iktidar olma şansını kaybetti ve şok yaşadı. Bu şok halinden sonra, 45 günlük
gönülsüz koalisyon kurma çalışmaları sonuç vermedi. Zaten, ikinci seçim,
birinci seçimin ilk gecesi telaffuz edilmeye başlanmıştı, öyle de oldu. Bir
Kasım’da seçim tekrar edildi. AKP seçime katılanların %49.50 oyunu alarak, tek
başına hükümeti kurdu. İkinci seçimde, MHP ve HDP oy kaybetti. MHP, birinci
seçimdeki milletvekili sayısının yarısını kaybederek, parti içinde,
liderleri ve parti yönetimi tabandan büyük tepki aldı. Hem CHP’de, hem de
MHP’de, liderlik yarışı başladı. 2016’da ise, bu iki partinin genel başkanlık
yarışı ile geçeceğine benziyor.
Temmuz 2015’ten itibaren, şiddetini tekrar arttırmaya başlayan PKK
terör eylemleri, ülkenin gündeminde birinci sırayı aldı ve almaya devam ediyor.
Başlangıçta, en az risk alarak eylemler düzenledi. Önceden döşenmiş bombaları,
güvenlik güçlerinin geçişi anında patlatarak, can kaybına ve gündem oluşturmayı
yaparken, Suriye ve Irak’taki gelişmelerden de istifade ederek, üç yılı aşkın
Çözüm süreci nedeniyle, bölgede, yapılamayan operasyonların boşluğundan
istifade ederek, şehirlere yerleşti. Şimdi, Şırnak ve Diyarbakır’ın
ilçelerinde özyönetim adı altında devlete başkaldırıyor. Her noktaya hendek,
bomba yerleştirerek, halkı sindirdi ve güvenlik güçlerine direniyor. Her gün
şehit veriyoruz. Geldiğimiz son nokta bu. HDP bu direnişe destek veriyor. HDP
Gn. Bşk . Selahattin Demirtaş aralık ayı içinde, bir biri ardına ABD ve Rusya
seyahatleri gerçekleştirdi.
Mersin’de, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, evine giderken bindiği
minibüs şoförü tarafından, tecavüz edildikten sonra, öldürülüp yakılma girişimi
tüm ülkeyi ayağa kaldırdı, derin üzüntü ve travma yarattı. Ülkede kadın
cinayetlerinin ciddi olarak sorgulanmasına neden oldu. Suçlular, ömür boyu
hapse mahkum edilmesi bir nebze de olsa yüreğimize su serpti.
İzmir’de, Ege Üniversitesinde, PKK’lı gençler tarafından, bıçaklanan
vatansever ve Atatürkçü genç, kampüsün içinde yaralı 45 dakika ambulansın
gelmesini beklerken kaybedilmiştir. O üniversitede, böyle bir olay yaşanmasına
rağmen, yönetime hiçbir bedel ödetilmemiştir.
Hepimizi derinden üzen bir diğer olay ise; Suriye toprakları içerisinde
bulunan “Süleyman Şah’ın türbesi, IŞİD ve PYD güçleri arasındaki çatışmaların
ortasında kalması nedeni ile “ŞAH FIRAT!” operasyonu ile, bir gecede,
Türkiye’ye getirilmiştir. Bir astsubayımız da bu faaliyette şehit olmuştur.
Türkiye Cumhuriyetinin ülke dışındaki tek sembolik toprak parçası da, bu
şekilde terk edilmiştir.
Ülkemizde 2.5 Milyonu bulan mülteci sayısı, her geçen gün artmaktadır.
Bunların bir kısmı, kurtuluşu Avrupa’ya kaçak yollarla gitmekte görmektedir.
Bunun için, Ege Denizinden Yunanistan’a ait adalara geçerek, AB topraklarına
ulaşmayı ölümü pahasına, şişme botlarla çoluk-çocuk gece koşullarında
kaçmaktadırlar. Her sabah, ilk haberlerde, kaçarken alabora olan teknelerde
ölenleri toplayan sahil güvenlik botlarını görmek, nerede ise, olağan
hale geldi. Suriyeli bir ailenin, 3 yaşındaki kızının cesedinin, Bodrum
sahilinde çekilen fotoğrafı, dünyada aynı gün 79 gazetenin bu haberi manşet
yapması, Suriye dramını dünya gündemine oturttu.
Yıl içinde, aniden, 79 ilde aynı anda yaşadığımız, 10 saati geçen
elektrik kesintisi ise, bugüne kadar bir ilkti. Ülkenin her yerinde hayat
durdu. Sanki bir savaş halini andırdı. Günlerce, yetkililer konu hakkında resmi
bir açıklama yapamadılar. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, kamuoyunu ikna
edici-doyurucu bir açıklama yapılamadı. Domino etkisinden-siber saldırıdan ve
birçok senaryolardan söz edilir oldu. Tekrarlanmaması için, yetkililer ciddi
tedbir alacaktır mutlaka!…
22 Temmuz 2015 günü, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, Suriye’deki iç
savaşta Ayn El Arap(Kobani)’a destek amaçlı giden gençlerin, toplantı yaptığı
sırada gerçekleşen intihar saldırısında, 32 genç olay bölgesinde ölmüş, 100 den
fazlası yaralanmıştır. Yine, 10 Ekim 2015’te Ankara’da düzenlenen mitinge
gelenlerin toplanması esnasında, iki ayrı patlamada 109 vatandaşımızı
kaybettik. Bu olayda, 246 kişi de yaralanmıştır. Bu saldırılar, ülkemizi
Ortadoğu Bataklığının ne kadar kıyısında olduğunu ve her an bu bataklığın, bizi
de içine çekebilecek güçte ve uygun ortamda olduğunu göstermiştir. Bu bataklığa
saplanan, kımıldadıkça daha da derine batacağını bilmelidir. Devletin, yönetim
kademelerinde olanlara, verdikleri ve verecekleri kararlarda, ne kadar dikkatli
olmaları gerektiğini canlı olarak göstermektedir. İnşallah ders alırlar.
Toplumu en çok mutlu eden olaylardan en önemlisi, Türkiye
Cumhuriyetinin yetiştirmiş olduğu Profesör Aziz Sancar, bu yıl ki Nobel Kimya
ödülünü kazanması olmuştur. En önemlisi de, almış olduğu ödülü, Atatürk’e
armağan etmesidir. 19 Mayıs 2016’da, Anıtkabir’de hazırlanacak özel bir bölmede
ödül sergilenecektir. Göğsündeki Türk Bayrağı ve Atatürk rozeti ile ödülü almış
olması ayrıca hepimizi mutlu etmiştir.
Yılın en riskli olayı ise, Hatay/Yayladağ bölgesinde, sınır ihlali
yapan bir Rus savaş uçağının, Türk Hava Kuvvetlerince düşürülmesidir. Bu olayın
yansımaları, yıllara yayılacaktır. En şiddetli dönemini atlatmaya çalışıyoruz.
Ruslar; Satrancı çok iyi bilirler. Bu satranç tahtasında, kaybeden taraf
olmamak için, tarihin derinliklerine inmek, o tecrübeleri günümüze uyarlamaktan
başka çaremiz yoktur. Ülkemiz dev sorunlarını, 2015 ‘ten 2016’a,
bilançosunda borçlu olarak, devretmek zorundadır. Başlıkta ne demiştik? “
Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar!” maziye göndermeye
hazırlandığımız yılda her gün ağladık. Yeni yılda, her gün ağlayanlardan
olmamak dileği ile yeni umutlarla, 2016’a hoş geldin diyoruz.
Hilmi ÇAKIR
29.12.2015