CEHALETLE SAVAŞ(1)
Cehalet kişinin önce kendine sonra topluma
zarar veren bir hastalıktır. Topluluklar, içindeki düşmanlar sebebi ile değil, içindeki
cahillerin (cahillikleri sebebi ile) yardımı sayesinde yıkılır.
Bir toplumun ayakta
kalması ve daha iyi geleceğe kavuşması ancak ve yalnız bu cehaletle mücadele
edilmesine bağlıdır. Çoğunluğunu bilgili kılmadığımız toplum yok olmaya
adaydır. Bilgi cehaletin tek ilacıdır.
Osmanlının sonu, çok
ileri boyutlardaki cehaletin toplumu yutmasından ibarettir. Cumhuriyet
döneminde cehaletin
topumdan uzaklaşması için büyük gayretler varsa da gene yeterli değildir. Bu dönemdeki
dini ve ırki ayaklanmaların sebebi cehalet değil mi? Bu isyanların güçle
bastırılması şekli cehaleti yok etmez sindirir. Gücün etkisini kaybettiği bir
ortam yeniden cehaleti hortlatır. Aynı tarladaki zararlı otlarla mücadelede
köke dokunulmaması gibi... Zararlı kökü yok edecek ilimdir, bilgidir.
Genelde her nesil
kendinden önceki ve sonraki nesillerin gördükleri ve bildiklerinin cahilidir. Yani
her neslin kusuru vardır ve görülmelidir.
Maddi ve manevi bilgi
ayırımı kafa karıştırmamalıdır. Maddi ve manevi bilgiler iç içedir. İnsanın
maddi ve manevi yapısının iç içe olması gibi. Bunun için Kuran’da öğretilen “insanın hareket merkezinin kalp olduğu” kolay
anlaşılmaz.
Bir evin kapısının
yapılması bilgisi tamamen maddi ve teknik bir bilgi iken, kapının evde
oturanlara verdiği güven huzur ve rahatlama hissi tamamen manevidir. Karşımıza
çıkan sorunlarda Batılıların tavsiyeleri (önerileri) doğrultusunda veya onların
yaptıklarını taklit ederek hareket ediyoruz. Elbette ki taklit aslı gibi
olamayacağından onarın kısmen başardığı bir şeyin yanından dahi geçemiyoruz.
Nasıl dış düşman için
ordu kuruluyorsa iç düşman olan cehalet için de ordu kurulmalıdır. Bu ordunun
neferi (öğretmen) konusunda bilgili ve iyi yetiştirilmiştir toplumun
değerli seçkin ferdi olmalıdır. Eğer dış
düşman için kurduğun ordu iç düşman için kullanılacak olursa yazık olmaz mı?
Cehaletin yeterince
ortadan kaldırılamadığı ortamda herkesin ümidi tellak değişimine (aynı tas aynı
hamam) kalmaz mı?