PEYGAMBERLER, Anıl ONAT

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 31.01.2016


             Önce şu bilinmelidir ki, Allah kavramı anlaşılmadan peygamber kavramı anlaşılmaz. Din hakkındaki her şeyi kendilerinden öğrendiğimiz, sayıları belirsiz, her topluma gönderildikleri bildirilen uyarıcılar.

             Bu uyarıcı ve müjdeleyiciler Allah tarafından, görevlendirildikleri toplumdan seçilirler. Hepsi aynı değerdedirler. Hepsi Allahın tekliğini (tevhid), yanına veya yerine bir nesne veya bir kimsenin konamayacağını, bunun şirk (ortak koşma) olduğunu bildirdiler. İnsanlardan bu ilahi bildiri karşılığında hiçbir şey istemediklerini açıkladılar.

             Hem sözlü hem tatbiki olarak görevlerini yürütürken, tek Allahın, tek (iman, ahlak, ibadet) kurallarını, yani tek din olan İslam’ı öğrettiler.

             Hataları Allah tarafından düzeltiliyor olmak bizden farklı yanlarıdır (hata üzere kalmazlar). İlahi yolu bildiği, öğrettiği ve yaşadığı yani hayatlarını bu yola verdikleri için üstünlüğe sahiptirler.

             İnsan niye şerefli? Yol gösterilmek için muhatap alınan tek canlı. Peygamber onlar arasından seçiliyor. Hür iradesi ile seçim yaparak doğruyu bulmaya çalışacak, imtihan adayı.

             Çoğunlukla Allah’ı inkar yerine, Peygamberi inkar ve ona hakaret tercih ediliyor. Bunun birinci sebebi, gözlerinde büyüttükleri Hıristiyanların da Allah inancına sahip olmasıdır. İkinci sebebi Allah’ın inkârıyla kendisinin aptal yerine konulduğunu hissetmesi ve alay edilip aşağılanmasıdır. Bu sıkıntılı yol yerine dine veya peygambere saldırı daha fazla tercih ediliyor. Bu inkar ve hakaretler aslında Allah’ı inkârın gizlenen yüzüdür.

              Son Peygamber olan Peygamberimiz, değişen zaman ve şartlardan kaynaklanan, yazılı ilahi bir Mesajın (Kuran) insanlığa ulaşması görevini yaptı. Allahın koruması altındaki bu son derece açık, anlaşılır Mesaj, insanoğluna Yaratıcısı tarafından yapılan son yol göstermedir.

              Artık yeni bir peygamber gelmeyeceğinden, son olan Peygamber tarafından, 23 yılda, yavaş yavaş, sindirilerek (13 yıl Mekke,10 yıl Medine) insanlara bu Kitap öğretildi.

                Bu Kitabı Peygamber yazmış. Mekke’deki İslam ile Medine’deki İslam farklı imiş. “Peygamberin karıları” diye makale yazana araştırmacı yazar denebilirmiş. O zamanki temizlik şartlarını konuşup “ben peygamberden daha temizim” diyen temizler varmış.

              Düşünerek veya araştırarak yukarıdaki gibi dine sığmayacak düşüncelere düşenlere deriz ki; yaşadığımız yüz sene içindeki olaylarda, yanlış bilgiler zıt görüşlerle insanlar birbirini yiyorlar. 1400 sene evvelki veriler ne derece sağlıklıdır. Size gelen yanlış veriler yanlış düşüncelere sevk edebilirler. Yeniden düşünün ve yeniden araştırın.

               Ancak maksadı, kendi düştüğü ruhsal boşluğa başkalarının da düşmesini isteyen, hakikate kin ve nefret besleyen bir yapıya sahip olanlara bir şey söylemek gereksizdir.

               Peygamberimiz, Allah’ın ayetleri ile karışır ve onların yerine konur, diye kendi sözlerinin (hadisler) yazılmasını yasaklamıştır. Ne yazıktır ki bu yasaklamadaki incelik yakalanıp, tatbikinde başarılı olunamamış, Emevi saltanatının çıkarları da devreye girince, yüzlerce uydurma hadis takviyesi ile Allah’ın dinini bunlarla şekillendirme ihaneti günümüze kadar gelmiştir.

                Allahın mesajının korunması ve yayılmasındaki yardımcılar da (Peygamber ailesi ve yakınları) elbette üstünlükten pay almış olanlardır. Ancak Şiiliğin yaygın olduğu İran gibi ülkelerde, bizde ise özellikle Güneydoğu’da, Peygamber soyundan gelmek anlamında “seyyid” sıfatının üstün olma ve cennetlik manasında kullanımı dine aykırıdır. Bu ırk üstünlüğünün kabulüdür. Allahın Ebu cehlin soyundan gelen bir kişi ile İslam’ı güçlendirmeyeceğini kim iddia edebilir? Alimden zalim, zalimden alim sözünü de mi duymadınız?

Tarih: 31.01.2016 Okunma: 838

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?