Sorunların çözümü için ne yapmalı?

Hüseyin ŞİNASİ - 01.02.2016

 

        

Sahip olduğumuz, büyük önem verdiğimiz milli ve manevi değerlerin önce içi boşaltıldı, sonra kirletildi.

Artık ne dindarlığımızda, ne vatanseverliğimizde, ne laikliğimizde, ne solculuğumuzda, ne Atatürkçülüğümüzde, ne demokratlığımızda umut kalmadı.

Etrafınıza şöyle bir bakın, dindarların dini anlayışı… Atatürkçülerin Atatürkçülüğü… Vatanseverlerin vatan millet sevgisi… Milliyetçilerin milliyetçiliği… Solcuların solculuğu artık hiçbir işe yaramaz, içi boş değerler haline gelmiş veya kasıtlı olarak bu hale getirilmiş.

Uzun yıllardan beri vatanseverim diyenler, öyle işler yaptılar ki, artık vatanseverim demeye cesaret ister.

Dindarım diyenler öyle işler yaptılar ki, dindarlık kabalığın, zevksizliğin ve hoşgörüsüzlüğün, saygısızlığın adı olup çıktı.

Yurtta ve dünyada barış için laiklik çok önemli diyenler öyle işler yaptılar ki, laiklik başkasına yaşam hakkı tanımayan, inananlara ve inanca düşman bir hareket haline geldi.

Kendine solcu diyenler, öyle işler yaptılar ki, solculuk beceriksizliğin, kibrin, kendi kültüründen ve değerlerinden kopuk yaşamanın öteki adı oldu.

Günümüzde çok moda olan demokratlık, iktidar gücünü ele geçirmenin maskesi olarak kullanıldığından, sahtekârlığın ikiyüzlülüğün, riyakârlığın, çirkinliklerin üstünün örtülmesi için takılan maskenin adı oldu.

Bütün değerler tam da o değerlerin keskin savunucuları tarafından gaddarca, pervasızca harcandı, gözden düşürüldü.

Bunların sonucunda ülkenin şirazesi kaydı; hiçbir ortak değeri olmayan, bütünlüğünü kaybetmiş bir toplum olup çıktık.

Peki, ne yapacağız?

Sahip olduğumuz değerler içi boşaltıldı, kirletildi diye hepsini gözden mi çıkaracağız?

Birileri vatanseverlik diye kendinden olmayanlara hayatı zehir ediyor diye ülkemizi sevmekten, vatansever-yurtsever olmaktan vaz mı geçeceğiz?

Dindarlar  kaba, cahil, saygısız, ahlaksız insanların elinde kirlendi diye İslamiyetin hayatımıza, toplumsal ilişkilerimize kattığı, güzellikleri, o yüce değerleri görmezden mi geleceğiz?

Veyahut günümüz solcularının akıl ve izandan uzak tavırları, beceriksizlikleri yüzünden sosyal demokratlığın, solculuğun ülkeye katacağı değerleri gözden mi çıkaracağız?

 İçi boşaltılan, kirletilen milli ve manevi değerleri toptan gözden çıkarırsak bu ülkede nasıl yaşayacağız? Sorunlarımızla baş etmek için ortak bir aklı nasıl üreteceğiz?

Peki, bunları niye anlatıyoruz?

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi milli ve manevi değerlerin kirletilmesi, içinin boşaltılması, harcanıp gözden düşürülmesi sonucunda şirazesi kopmuş bir ülke ve bütünlüğünü kaybetmiş bir toplum kaldı geriye.

Ne yazık ki böyle toplumlar kendi sorunlarını çözecek bir ortak akıl ve parlak bir zekâ üretmekte de yetersiz kalıyor.

Esas mesel bir ülkenin, bir toplumun başına büyük bir felaket gelmesi değil, o felaketi atlatacak, sorunların altından kalkacak ortak bir akıl üretmemesidir.

Geçmişten günümüze sorunlarımız belli.

Ancak hiçbirini çözemiyoruz. Her geçen gün daha da büyüyor. Daha da içinden çıkılmaz hale geliyor.

Hal böyle olunca bazılarının aklına meselelerimizi dışarından birilerinin bizler adına çözmesini beklemek geliyor. Oysa dışarıdan gelenlerin kimseye hayrı olmuyor.

Bakın bunun örnekleri var.

Bunu 70’li yıllardan itibaren Afganlılar denedi. Ülkeleri başlarına yıkıldı. Pakistan’ın durumu ortda.

Sonra 90’lı yıllarda Iraklı bazı aydınlar, kanaat önderleri kendi sorunlarını çözemedikleri için Batıdan, Amerika’dan yardım istediler. Onların ülkeleri de başlarına yıkıldı.

Benzer bir hataya çevresinde olup bitenlerden ders almayan Suriye düştü. Şimdi ortada Suriye diye bir ülke kalmadı.

Libya deseniz aynı. Mısır derseniz aynı…

Şöyle oluyor: Bir aile düşünün kendi aralarında şiddetli bir kavga yaşıyorlar. Kavgadan zarar gören kendini, hemen dışarı atıp güçlü, kuvvetli yan komşudan yardım istiyor. O yan komşu da gelip evi bütünüyle yıkıyor. Evi içindekileri ile birlikte yaşanmaz hale getiriyor. Aileden kimileri ölüyor, kimileri de aç ve sefil bir şekilde yollara düşüyor.

Kendi iç sorunlarının çözümü için dışarıdan yardım isteyenlerin durumu aynen böyle oluyor.

Bu filmi defalarca gördük, bu komşu bildiklerimiz yakmaktan, yıkmaktan, yok etmekten başka bir yol bilmiyor.

Hal böyleyken kalkıp kendi sorunlarımızı dışarıya taşımanın akılla, mantıkla, vicdanla zerre kadar alakası olamaz.

Sorunların çözümünü dışarıda aramak, dışarıdan medet ummak çaresizliğin, akılsızlığın, yetersizliğin ve korkaklığın dışa vurulmasından başka bir şey değil.

Dışarıdan gelecek yardımlar sorunları çözmüyor, ülkeleri bütünüyle yok ediyor.

Bunu defalarca gördük. Öyle değil mi?

 

Tarih: 01.02.2016 Okunma: 775

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?