Bu dünyada herkese yer var.
Rahmetli Cemil Meriç nakleder: Hazreti Ali, bir gün kendisini ağız dolusu öven kişiye, “Ben senin methettiğin kadar büyük değilim. Fakat zannettiğin kadar da küçük değilim” demiş!
ABD ve AB’nin Türkiye’ye bakışı da o hesap!
Okyanus ötesinden, eski Başkan Clinton diyor ki; “Türkiye hayranlık verici bir iş yaptı”! Merak ediyorsunuz, neymiş o hayranlık verici iş: Milyonlarca mülteciye kapımızı açmak ve Türkiye’de barındırmak! (Radikal, 6 Şubat)
Benzer övgüler, BM’nin fahri temsilcisi Angelina Jolie’den de defalarca gelmişti…
Son zamanlarda, övgüler kervanına AB de katıldı… Maddî ve manevî… Cömertçe!
Türkiye’yi ardı ardına “güvenli ülke” ilân ediyorlar… Son olarak Yunanistan, “Türkiye’yi güvenli ülkeler listesine aldığını” duyurdu. (Euronews, 7 Şubat)
Çok teşekkür ederiz… “Güveninize” lâyık olmaya çalışacağız!
Lâkin bu “övgüler”in arkasından da bizden küçücük taleplerde bulunuyorsunuz: Sınırlarımızı, Suriyeli sığınmacılara açık tutmalıymışız ve “Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen mültecileri ‘geri kabul’ etmeli”ymişiz!
Başüstüne!
Birincisini zaten 5 yıldır yapıyoruz… Yapmaya da devam ederiz, hiç endişeniz olmasın!
Ama ikinci talebiniz, övgülerinizle çelişmiyor mu?
Çünkü Türkiye’ye “güvenli ülke” payesi verdiniz!
Güvenli ülke ne demek?
“İşin, aşın, canın, malın, ifade özgürlüğün güvende” demek! Bir ülke, güvenli ülke olunca, oradan Avrupa’ya olan mülteci başvurularını reddedip, geldiği ülkeye iade edebiliyorsunuz.
Madem Türkiye “güvenli” bir ülke; Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı göçmenler, burada kalmak yerine, canları pahasına neden Avrupa’ya geçmeye çalışıyorlar?
Avrupa’ya geçtikten sonra, yeniden Türkiye’ye “iade etmek” ne demek?
Hem bunlar Türk vatandaşı değil ki Türkiye’ye “iade etmek” gibi bir hakkınız olabilsin!
Eğer, illa geri gönderecekseniz, kendi vatandaşı oldukları ülkelere gönderin! Haa, diyorsunuz ki o ülkeler “güvenli ülke” değil!
Peki, o ülkeler ve onların vatandaşları nezdinde, Türkiye’nin Avrupa’dan farkı ne? Onlar için Türkiye de “yabancı”, Yunanistan, Almanya Vb. gibi diğer AB ülkeleri de!
x x x
Girmek serbestse, çıkmak da serbest olmalı
Türkiye’nin kapısı gelmek isteyene, bilhassa zor durumda kalana, ölüm tehlikesi altında olana elbette açık… Bu bir insanlık görevi!
Ama girenin çıkmasını önlemek ne demek? Nasıl önleyebiliriz, nasıl önleyebilirsiniz?
Girmek ne kadar normalse, çıkmak da o kadar normal değil mi?
Sığınmacılara, kendi kapılarınızı kapatırken, “Türkiye sınırlarını açmalı” diyor; bununla da yetinmeyerek, Avrupa’ya gelmiş olan göçmenleri de “geri göndereceğiz” diyebiliyorsunuz!
Türkiye’nin de bu ikiyüzlülüğü görmeyeceğini veya sineye çekeceğini hesap ediyorsunuz!
Bakın, kendinizi o kadar akıllı, karşınızdakini de “aptal” sanmayın!
Türkiye sizi “sulu dere”ye götürür de o dereden susuz getirir!
Nitekim getiriyor!
Mültecileri pazarlık konusu ediyorsunuz… Türkiye, hay hay diyor ve sizden hem “maddî yardım” koparıyor, hem size “Türkiye güvenli bir ülkedir” dedirtiyor, hem de “AB üyeliği”ni yeniden gündeme sokuyor!
Sığınmacılar da kapılarınıza dayanmaya devam ediyor.
Bundan kim kârlı, kim zararlı çıkıyor, varın, hesap edin artık!