Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Kimin yaptığının ne önemi var?
Yüz kilo patlayıcıyı nasıl oraya kadar taşıyabiliyorlar?
Ülkenin en emniyetli olması gereken yerine, çalıntı bir araçla nasıl gelebiliyor, eylemi Nasıl yapabiliyorlar?
Nitekim daha Ankara’da akıtılan kan yerlerden temizlenmeden Diyarbakır’dan patlama haberi geldi: 6 asker şehit!
Yıllardır sorduğum hayatî soru şudur: Bu patlayıcıları terör örgütüne kim veriyor?
Ülkeye nasıl, nereden giriyor, neden engel olun(a)mıyor?
Bu patlayıcılar nerelerde depolanıyor? Bu depolar neden bulunamıyor?
Daha vahimi, bu patlayıcılardan daha ne kadar var? Yeni patlayıcılar ülkeye girmeye devam ediyor mu? Daha nerede, kaç yüz kilo patlayıcı var?
x x x
Sadece PKK veya YPG mi?
İktidar kaynakları eylemi gerçekleştirenin PKK/PYD olduğunu bildiriyor…
Peki, bu korkunç eylemi terör örgütü tek başına mı planladı, hazırladı ve gerçekleştirdi?
Bunu yapabilecek gücü var mı? Eğer varsa bu da büyük bir felaket değil mi?
Yani ülkenin ve Başkent’in en emniyetli yerinde, bu kadar büyük bir “saldırı” yapabiliyorsa, buna engel olunamıyorsa, bu size ne düşündürür, ne hissettirir?
Hayır, bence, PKK/PYD bunu tek başına yapmamıştır… Ona “büyük güç”lerden en az biri “üst akıl”, “stratejik akıl” ve “istihbarat” desteği vermiş, büyük bir ihtimalle sipariş onlardan gelmiş ve onlar tarafından yönlendirilmiştir.
Ankara’da patlamanın olduğu dakikadan itibaren, yandaş, muhalif “stratejistler”, bu saldırının “Türkiye’yi Suriye’deki savaşa çekmek için” yapıldığı görüşünü dile getiriyorlar.
Bu yorumları çok tuhaf buluyorum… Çünkü daha bir gün evvel, BM Güvenlik Konseyi, oybirliğiyle, Türkiye’ye “top atışlarını durdur” dedi. Yani savaştan uzak dur dedi!
Tabii bu uyarıdan evvel Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri; ABD, Rusya, Fransa gibi ülkeler tarafından da defalarca uyarıldık. Buna rağmen savaştan uzak durduk mu? Hayır!
Patlamanın olduğu gün (17 Şubat), BBC Türkçe’de, Selin Girit imzasıyla, “Azez Türkiye için neden bu kadar önemli?” başlığı altında bir haber-analiz yayımlandı. Çok uzun, iki harita ve 4-5 fotoğrafla desteklenmiş bir değerlendirme… Haritalardan birini veriyorum…
Haber-analiz, Azez’in Türkiye sınırına 7-8 kilometre mesafede olduğunu, buradan, muhaliflere hem “insanî”, hem de “askerî yardım” yapıldığını burası elden çıkarsa, Türkiye’nin muhaliflerle irtibatının kesileceğini belirttikten sonra, ekliyor; “Davutoğlu, ‘Kasabanın YPG güçlerinin eline geçmesine asla izin verilmeyecek’ dedi”!
Peki, bu nasıl sağlanacak? Kasabanın YPG güçlerinin eline geçmesi nasıl önlenecek?
Bunu ancak oraya girerek sağlayabilirsiniz…
Oraya girince de nereye kadar ilerleyeceğiniz belli olmaz!
Bu konuda bizi destekleyen bir “büyük güç” var mı?
Hayır!
Hiçbiri bizim Suriye’ye “müdahil” olmamızı istemiyor.
Biz ise onları dinlemiyoruz, dinlemeyeceğimizi ilân ediyoruz!
Onlar da seslerini biraz daha yükseltiyorlar…
Ankara’nın kulaklarını sağır edecek, patlatacak kadar yükseltiyorlar.
x x x
GÜNĞN ÇİZGİSİ, Twitter’dan…