Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Yurtta sulh, cihanda sulh”!
Bu, basit dört kelimelik özdeyiş ne kadar değerliymiş!
Ne kadar ileri görüşlü bir “ilke”, ne “ilahî” bir “nasihat” ve “vasiyet”miş!
Atatürk’ü rahmetle, minnetle anarken şu basit ilkesine sımsıkı sarılalım diyorum.
Huzurumuz bu dört kelime içinde!
Bu topraklar bir “istikrar adası” olsun diyorsan, dünyadaki savaşlara taraf olmayacaksın! Hele, “Ortadoğu bataklığı”na hiç bulaşmayacaksın!
İşin garibi, Suudi Arabistan ve Katar’dan başka, dünyada bizim Suriye’ye bulaşmamızı isteyen tek ülke yok. Tam tersine, bütün “büyük güçler” buradan uzak durun diyor!
Kırk yılda bir emperyalistlerin talepleriyle bizim menfaatlerimiz örtüşmüş… Artık, bunu değerlendirelim… Şartları da kendimizi de zorlamayalım.
Topraklarımızı, sınırlarımızı sımsıkı koruyalım… Giren-çıkan belli olsun!
Menfaatimiz barışta!
“Barış”ı arayacaksın, “barış”ı tesis edeceksin!
Vatanda ve cihanda!
x x x
Sermayeniz olsa Suriye’ye yatırım yapar mısınız?
Veya turist olsanız Suriye’ye gider misiniz?
Irak’a yatırım yapar veya turist olarak gider misiniz?
Yahut Afganistan’a,
Pakistan’a,
Bangladeş’e,
Yemen’e,
Somali’ye,
Mısır’a,
Tunus’a,
Libya’ya…
Peki, bir Çinli, bir japon, bir Avrupalı veya Amerikalı, Türkiye’ye yatırım yapmak veya turist olarak gelmek ister mi?
Başkenti daha 4 ay evvel, yüzden fazla kişinin hayatını kaybettiği bir katliama sahne olmuş… Bir ay arayla en büyük kentinde ve Başkenti’nde patlamalar olan… Dünyaya yangın yeri gibi, enkaz gibi görüntüler geçilen bir ülke yatırımcı veya turist çekebilir mi?
Güneydoğu’dan gelen “harabe” görüntülerini ekleyin… Tahir Elçi’nin “canlı yayında” vurulup, yerde upuzun yatışını hatırlayın!
Allah’ım, biz nasıl Pakistan’la, Bangladeş’le kıyaslanacak bir hale düştük?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, Twitter’dan…