Kültürümüzde olan güzel ahlakın yerini; utanmazlık, iki yüzlülük, kandırma, şımarma, yalancılık, haram yeme, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, hıyanet ve cinayet aldı. Kötülükleri alışkanlık şekline getirmekle kalmadık, adeta içine gömülmüş durumdayız. Toplumumuzu “kötülük toplumu” diye tanımlayan hata mı yapıyor? Yoksa anlayışı mı noksan? Kuran, Müslüman’ın günah işleyebileceğini ancak devam ettiremeyeceğini, bildirmektedir. Yani pişman olma şansını da mı yitirdik?
İşte, ırkçılığın azdırdığı PKK örneği. Kabul edelim ki siz, haksızlığa uğramış, insani hakları elinden alınmış, bir toplumu temsil ediyorsunuz. Dünya üzerindeki milyonlarca insanın, bu haklar için mücadele ettiğini görmüyor musunuz? Bunlar sizin yolunuzu mu izliyor? Dünyanın hangi ülkesinde, sizin gibi bir örgütün arkasındakiler, milletvekili olabiliyor?
Hangi beşeri veya ilahi kanunda, masum insanları öldürecek bir savaşın adı hak aramadır? Yoksa nefsi müdafaa mı yapıyorsunuz? Kendi toplumuna yaptığın da mı hak aramaya giriyor?
Siz asla, masum insanları öldürecek kadar haksızlığa uğramadınız. Siz, Emperyalizmin attığı kemik parçası ile azmış, onların sadık köpekleri olma uğruna, kiralık katilliği ve vatanınıza ihaneti seçenlersiniz. (Zorla örgüte katılmış kişileri tenzih ederim).
Siz, insanlığını ve dinini satmış olanlar; işlediğiniz suçun ilahi hukuktaki karşılığından da mı korkmazsınız? Hak elde etmek değil, hak ettiğinizi bulacaksınız. Azan belasını bulur.