KURAN İSLAM’I, Anıl ONAT

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 09.03.2016


         Günümüzde başlıktaki bu ifadeyi kullanan sapıkların olduğu ve bunların din düşmanlarından daha fazla dine zarar verdiği görüşlerini savunan yazıların yazıldığını görüyoruz. Bu yazılarda, bu sapıkların İslam’ın ilim mirasını, yetiştirdiği âlimleri, başta hadisler olmak üzere ret ve inkar ederek, dinin dışına çıktıkları anlatılıyor.

         Daha önce bu konuyu yazmış olmamıza rağmen, bu yazıları okuyunca yeniden bir şeyler yazmak ihtiyacı belirdiğini düşündük. Bizim neslin yaşadığı ama şimdiki genç neslin görmediği, okuma ve yazma ile ilgili önce şu yanıtları almaya çalışalım. Kurşun kalem kullanmakla küçüldüğünde, atmadan kullanımı için, hangi metot kullanılır? Tükenmez kalem olmamasından dolayı, mürekkep, hokka, mürekkepli kalem kullanmanın güçlüğünü bilir misiniz? Kopya kalemi, kopya kâğıdı, saman kağıt, sarı defter, teksir makinesi, mumlu kağıt, daktiloyu duydunuz mu? Üniversitede hocanın anlattığını, ancak hatasız olarak yazabilen öğrencinin, başarılı olma şansı vardı desem anlar mısınız?

          Şimdi soruyoruz; 1400 sene evvelki okuma yazma ile ilgili bilgilerimiz nelerdir? Kalem, kâğıtla başlayarak anlamaya çalışalım. 1400 sene önce kağıt, kalem nasıldı? Nasıl ve kimler, hangi şartlarda bu imkanlara sahip olabiliyordu?. Okuma yazma oranı neydi?

          İlahi Kitabın gelmesi (tebliği) 23 sene sürdüğüne göre, ilk Müslümanların asıl muhatabının Kuran değil Resulullah olduğu gerçeği görülmelidir. O zamandaki bilginin ana akış yolu, hafızalardan hafızalaradır. Allah insana hata yapmaz beyinler mi verdi? Yoksa ilk Müslümanların beyinleri de (haşa) Allah’ın koruması altında mıydı? Arap alfabesinden hutbe okurken, mürekkep yerine merkep diyen hocayı duymadınız mı? Bu alfabede nokta konmadığı zaman, (kabul ve katl) kelimelerinin aynı olduğu bilinmiyor mu? (Yani kabul et veya öldür aynı yazılır)

          1400 sene evvelinden bize gelen bilgilerin, kesin doğru olduğunu söylemek,akla aykırıdır. Allah’ın dini ise kesin doğrular üzerinde oturur. Şüphe ve akıl dışılık içermez. İftira edilmesin, Müslüman ilmin hiçbir türlüsüne karşı olamaz. Allah kitabını, kendisinin koruması altına aldığını bildirdiği için, bu kesin doğru bilgidir. Diğer dini bilgiler (hadisler dahil) koruma altında diyebilir misiniz? Evet derseniz, konumuz “şirkin ne olduğuna” dönüşür. Diyanette yanınızda yer alsa (olmaz ya), İlahi hüküm değişmez. Dini her bilgi Kuran’la test edilmek zorundadır.Sapıklıkların ve tefrikanın önü bununla alınır. Şimdi karşımızda Resulullah olsa idi, bu Kitabın aksine hüküm ve bilgi verebilir miydi? Yoksa “niye Kitaba bakmıyorsunuz?” mu derdi?

           Din bütünüyle Allah’ındır. İnsana dayalı, beşeri yapılı din olamaz. Kitaba uymayan bilgiler doğru kabul edilemez. Kitapta olmayan bilgiler, dinen hayati ve önemli olmadığı anlamını taşır. Peygamberden başka dini önder olamaz. Din âlimi dini önder değildir.

           Şeyh efendilerinin, feyizli(!) yollarına İslam demeye kalkarsanız, diğer şeyhlere yalancı demek zorunda kalırsınız. Ehli sünnet İslam’ı derseniz, 73 fırkanın 72 sine sapık demek durumundasınız.

            Evet, Kuran İslam’ı, tek ve doğru yoldur.

Tarih: 09.03.2016 Okunma: 801

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?