Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Topraklarımız maden bakımından inanılmaz zengin… Türkiye, kapladığı alan, yerkürenin yüzde 1’inden daha az iken, maden çeşitliliği bakımından 10’ncu sırada yer almaktadır. Mermer, bor, bentonit ve feldspatta dünya birincisiyiz.
Bunlar içinde bor özellikle önemli! Hatta hayatî!
Bu “önemli” maden hakkında, yıllardır yazılıp çiziliyor… Türkiye’yi uçuracağı söyleniyor. Abartılıyor mu? Gerçek nedir?
Gerçeği “kitabın ortasından” vereceğim. İlk paragraftaki bilgileri de aldığım Anadolu Üniversitesi’nin Türkiye Ekonomisi ders kitabı, “madenler” bahsinde bu ürünü, “Stratejik Bir Maden Bor” başlığı altında ayrı bir fasıl olarak şöyle anlatıyor:
“Türkiye dünyanın en büyük ve en iyi kalitede bor rezervlerine sahip olup, dünya bor talebinin önemli bir kısmını karşılamaktadır. Dünyada 8 ülkede bor rezervi bulunmakla birlikte önemli bor yatakları Türkiye, ABD ve Rusya’da yer almaktadır. Türkiye, 3 milyar ton rezerv miktarı ile dünya toplam bor rezervi sıralamasında %72’lik pay ile ilk sıradadır.
Kimyasal bor bileşiklerinin yaklaşık %85’lik kısmı cam, cam yünü, cam elyafı, seramik, tarım ve deterjan sektörlerinde kullanılmaktadır. Geri kalan %15’lik kısım ise nükleer uygulamalar, askerî araçlar, yakıtlar, polimerik (çok parçalı) malzemeler, nanoteknolojiler, otomotiv ve enerji sektörü, metalürji ve inşaat gibi 500’e yakın alanda kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi bor çok geniş bir alanda kullanılan stratejik bir üründür. Bu ürünlerin yurtiçinde işlenerek ihracatı hem yurtiçi katma değere hem de ihracat gelirlerinin artmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bor madenlerinin yaklaşık %97’si ihraç edilmektedir. 2010 yılında 629 milyon dolar ihracat geliri sağlanmıştır.”
Burada ilk dikkat çeken husus, son cümledeki rakam: 629 milyon dolar. 2010 yılı ihracatımız 114 milyar dolarken, bunun neredeyse 200’de birini en “stratejik” ürünümüzden elde etmişiz. Çok cılız! Üretimin %97’si ihraç edildiği halde, rakam neden bu kadar düşük? Çünkü borun tamamına yakınını “hammadde” olarak dışarıya satıyoruz. Hâlbuki yukarıda işaret edildiği gibi “yurtiçinde işlenerek” ihracatı yapılabilse, belki 10 milyarlarca dolarlık katma değer sağlanabilecek.
Bu yapılmalı! Asla geç değil… Dünya rezervinin yaklaşık dörtte üçü memleketimizde… Dünya bunu satın almak zorunda, hem de her sene artan miktarlarda almak zorunda.
Türkiye’nin yapacağı iş çok basit: Doğalgazımız, petrolümüz yok diye hayıflanacağımıza, “stratejik bor madeni” üzerinde kafa yorup, araştırma-geliştirme (AR-GE) çalışmalarını bor üzerinde yoğunlaştırmalı! Yatırımların kısm-ı azamîsini bor üzerinde yapıp, özel bir “bor endüstrisi” yaratmalı. Bu yeni sektörde geniş istihdamlar sağlamalı.
İşte o zaman, “bor efsanesi” gerçek bir destana dönüşür.
İşte o zaman, “stratejik bor madeni” Türkiye’yi uçurur.