Yetkililer, İmam Hatip okullarındaki eğitimin, insanların IŞİD’e kanmasına engel olacağını açıklıyor. Evet doğrudur. Ancak insanları bekleyen tehlike sadece bu değildir. Bizi yönetenlerin paralel yapıya kanması neyin noksanlığını gösterir? Bu kanma devam etse idi, IŞİD’e kanmaktan daha kötü olmayacak mıydı?
Emperyalizmin ve yerli yardımcılarının istediği tarz bir din anlayışı, yani akıl dışı ve akılla desteklenmeyen bir anlayış, bizim geleneksel İslam anlayışımızla tam olarak örtüşür. Kişisel görüşlerin dinin yerini aldığı (mezhepler, tarikatlar), bu görüş sahiplerinin, dinin sahipleri gibi görüldüğü, bunlar yetmezmiş gibi şirk ile iç içe olan tasavvuf kültürü durduğu sürece, ne İslam’dan ne de onun eğitiminden konuşulamaz. Dinin sahibinin yalnızca ALLAH, tek rehber onun Kitabı ve onun verdiği akıl olduğunu öğretiniz. Dini önderlerin sadece Peygamberler olduğunu öğretiniz. Kitaba aykırı uydurulmuş birçok söze ‘hadis’ diyerek, ayetlerin ötelendiğini öğretiniz. İslam’a en büyük hizmetin, insanlarla ilişkide emredilen ahlak kurallarına uymak olduğunu öğretiniz. En büyük kötülüğün de, ahlak kurallarını küçümseyerek, namaz gibi görünenleri öne çıkarmak olduğunu öğretiniz. Kitabın her akıl sahibine hitap ettiğini, kimsenin tekelinde olmadığını öğretiniz. İslam’da dini bir sınıfın olmadığını öğretiniz.
Bunlar değil öğretilmek, konuşulamıyor bile deniliyorsa, ne yapılıyor diye sorulamaz mı? Kısaca bugünkü eğitimin dini yanı tartışılır. Siyasi bir yanı varsa, o bizim konumuz dışıdır.