HADDİNİ BİLME, Anıl ONAT

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 11.05.2016

Haddini, hududunu, sınırını bilme. Neyin sınırı? İnsanın yaradılışındaki özellikler ile yaşamın değişik şekillerinde edindiği bilgi, tecrübe, akıl, makam ve gücün sınırı. Kişinin kendisinde olan veya olduğu sanılan, herkeste gözükmeyen yetenek, özellik ve üstünlüklerin sınırı. Kısaca içinde bulunduğumuz konumun sınırı.

Her an kendimizi ve çevremizi, ön yargısız, akılcı, doğru olarak değerlendirme kapasitemiz, bizim bu sınıra hakimiyetimizi gösterir. Sınırımızı ne kadar aşar veya beride kalırsak, bu yaşamdaki başarısızlığımızın derecesini ortaya koyar.

Daha önceki yazılarımızda açıkladık. Kuran’ı bozamayan insanlar, ya O’nun Kuran’a aykırı yorumunu yapar, yada insanları Kuran’dan uzak tutar.

Kendilerince kesmesi büyük günah olan sakalları ve ana dilleri olan Arapçadan başka şeyleri olmayan, cehalet sembolü IŞID militanlarına, cinayetlerine Kuran’dan delil olarak gösterdikleri ayetler için, neden bu şekilde yanlış ve Kuran’a aykırı bir mana verdiklerini sorsanız, alacağınız cevap ilginçtir. ‘Bu Kitap bana geldi ve ben de böyle anlıyorum’ der. Haşa! Sanki Allah Kitabını, yeryüzünde sadece ona indirdi. O’nu anlama hakkına da, sadece o sahip. İşte haddini aşanların en kötü ve en korkunç örneği.

Toplum olarak, en üstekilerden en alttakilere kadar, haddimizi biliyor muyuz? Başkalarına haddini bildirmekten geri duruyor muyuz? Haddini bildirdiklerimiz hep güçsüzlerden mi seçilir? Güçlülere haddinin bildirilmesi, neden ilgimiz dışı?

Haddini bilme, haddini aşmayı önler. Haddini bilme, hakkını bilmedir. Haddini aşma, başkasının hukukuna saldırıdır. Haddini, hududunu, sınırını aşanların, boyu ne ölçüde olursa olsun, iki metrelik bir çukuru sınır bellemeleri, İlahi adaletin başlangıcı olan yakın bir tarihtir.

Tarih: 11.05.2016 Okunma: 906

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?