Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bülent Arınç, hükûmet sözcülüğünü bırakalı daha bir yıl dolmadı. O, gücün zirvesini simgeleyen “yumuşak”, “kendinden emin” duruşu, “sözcülüğü” taptaze akıllarda…
Kendisine, “hapisteki gazeteciler, yazarlar” sorulduğunda, “Türkiye’de gazetecilik faaliyetinden ve düşüncelerinden hiç kimse hapiste değil” cevabı da taptaze hafızalarda…
Daha 12 ay öncesine kadar, ülkede baskı var diyenlere karşı çıkan Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü, şimdi, bunlardan en sert şekilde şikâyetçi olacak konuma gelmiş! Memleket mi bu kadar hızlı değişti yoksa pozisyon değişince gözler, zihinler mi açıldı?
Elbette ikincisi!
Lâkin bu da bir kazançtır… Hem de büyük bir kazanç! Arınç’ın çıkışı, memlekette, ifade özgürlüğü kanallarının ve sınırlarının gittikçe daraldığını geniş kitlelere gösterebilir. Öyle, “ileri demokrasi”ye falan değil, tam tersine, “demokrasi dışı” mecralara yelken açıldığının anlaşılmasını sağlayabilir.
Mesele, bazı üniversitelerden, öğrencilerin konferans daveti yaptığı Bülent Arınç’ın bu konferanslarının engellenmiş olması. Bunun üzerine Arınç, kelimenin tam anlamıyla “zehir zemberek” bir açıklama yaptı. İlk bölümü şöyle:
“ÜNİVERSİTE YÖNETİMLERİ tarafından konferans vermem engellenen Kırıkkale Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve en son dün bu utanç kervanına katılan Turgut Özal Üniversitesi’nde yapacağım konferansları ‘provokatif olaylar’ çıkabileceği gerekçesiyle iptal etmek en başta, o üniversitelerin öğrencilerine saygısızlık, zekâlarıyla alay etmek ve onları yok saymaktır.”
Diğer üçü neyse de Turgut Özal ve Necmettin Erbakan Üniversitelerinin de bu kervana katılmış olmasında, kendilerini, o üniversitelere ismini veren merhum siyasetçilerin devamı sayan Arınç’lar için nasıl bir hikmet var, acaba?
Arınç’ın yakınmaları içinde çok çarpıcı cümleler var. Hepsini buraya almamıza imkân yok. Ama şunları dikkatinize sunmalıyım:
“Maharet, üniversite açmak değil, üniversitede özgürlüğün ve bilim üretmenin yolunu açmaktır.
Hoşa gitmeyen gerçekleri duymama ve duyurmamak için izlenen bu antidemokratik yol baskı rejimlerinin yoludur ve tarih kitapları bu yolun yolcularının hazin sonlarıyla doludur.
Daha düne kadar başörtüsü yasağı gibi nice yasaklara birlikte karşı çıktığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz insanlar, artık bugün saf değiştiriyor, güç sarhoşluğuyla yasakçılık oynuyor ve omuz atıyorlarsa, o halde özgürlüklere müdahaleyi özgürlük için mücadele sebebi sayar ve bunun icabını yaparız.”
Valla, insana moral, azim ve kararlılık aşılayan bu sözler üzerine ne diyeyim?
Yıllardır eleştirdiğim Arınç’ı kendime çok yakın, hatta “omuz omuza” hissettim?
Aramıza hoş geldin, Bülent Arınç!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, twitter.com'dan...