Tüyleri yolunmuş tavuk gibi…

Hüseyin ŞİNASİ - 25.05.2016

 

       

Anamur ve Bozyazı’daki ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi tanımlamak istenirse muz ve çilek üretimi ile betonlaşma yarışını takip etmek  gerekir. Yaklaşık 25-30 yıldan bu tarafa muz serası yapımı, çilek ekimi ve yap-sat konut inşası almış başını gidiyor.

Geçtiğimiz günlerde bir dostumuz 7,5 dönüm tarlasında muz üretimi için sera yaptırmaya karar verdiklerini ve bir şirket ile anlaştıklarını söylemişti. Sonradan öğrendik ki; 400 bin liralık sera yapım kredisi için tarlayı, yapılacak serayı ve üç katlı evlerini de bankaya ipotek etmişler.

Bildiğimiz kadarı ile ipotek edilen tarlanın değeri en az 750 bin ile 1 milyon arasında değişiyor. Yapımı düşünülen 7,5 dönüm muz serası da 350-400 bin lira gibi bir değere sahip. Şehrin en merkezi yerindeki evin değerini yazmaya bile gerek yok. Ama para ve güç sahibi olanlar adama  “denize düşen yılana sarılırmış” hesabı, altından kalkılamayacak ağır şartları dayatmaktan geri kalmıyorlar. Başlangıçta insan bazı şeyleri anlayamıyor veya sinsi planı göremiyor. Fakat alınan kredinin geri ödemeleri başlayınca iş değişiyor.   

Neyse geçelim.

Edebiyat dünyasında, “Stalin'in tavuğu” diye anılan meşhur bir tabir vardır. Bu tabirin doğuşu ile ilgili anlatılan hikâye çok ilginç ve anlamlıdır.

Hiç kuşku yoktur ki; insanlık tarihinin en zalim ve sadist liderlerinden biri Rus Lider Stalin'dir. Stalin dönemine ait acımasız ve vahşice işlenmiş binlerce tüyler ürpertici cinayet anlatılır.

Stalin bir gün Komünist Parti ileri gelenleri ile bir içki masasındadır. Peş peşe içilen votka kadehleri ile kafalar iyice dumanlıdır. Başkan Stalin, bir ara elindeki çatalı önündeki votka şişesine vurur ve herkesi dikkatle kendisini dinlemeye davet eder. Der ki;

" Yoldaşlarım bana şu sorunun cevabını kim verecek? Halkın yönetime kayıtsız şartsız itaat etmesi ve liderin her dediğini onaylaması nasıl sağlanır?"

Tamamı çakırkeyif parti yöneticilerinden her biri, kendince dâhiyane cevaplar verirler. Kimisi en katı disiplinden ve sertlikten, kimisi adalet ve eşitlikten, kimisi sürgün ve hak mahrumiyetlerinden, kurşuna dizmenin caydırıcılığından, hatta toplu katliamlardan söz ederler.

Ancak Başkan Stalin verilen cevapların hiçbirini beğenmez. Masanın karşısında hazrolda bekleyen Kızıl Ordu muhafızına emir verir.

"- Çabuk bana canlı bir tavuk getir.''

Emir derhal yerine getirilir ve tavuk Stalin'in eline verilir. Stalin adamlarının gözünün içine baka baka başlar tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya. Feryadına aldırmadan tüm tüylerini yolduğu ve cascavlak bıraktığı tavuğu odanın ortasına salıverir.

 " Şimdi dikkatle izleyin tavuğu?' der. Bakalım nereye gidecek?

Zavallı tavuk acıdan ve eziyetten bir an önce kaçıp kurtulayım diye can havliyle dışarı kaçar. Soğuktan tir tir titremeye başlar ve odaya geri döner. Çaresiz masaların altına girer, duvar diplerine koşar teleksiz, tüysüz vücudu kanatları yara bere içinde kalır... Şömineye yaklaşır tüysüz derisi kavrulur... Zavallı tavuk son olarak biraz önce tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına girip sığınır. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıp birer birer tavuğun önüne atar. Stalin'in elinden yemlenen tavuk, artık o nereye yönelse ardından gider.

Bu manzarayı hayretler içinde izleyen Komünist Parti Politbüro üyelerine dönen Stalin gevrek gevrek güler ve şöyle der;

"- Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup, serbest bırak. O zaman onları bir avuç yemle yönetmek mümkün olur." der.

Bu olay ne kadar doğru bilmem. Ama bildiğimiz bir şey var; tarih boyunca bütün eli kanlı diktatörler, emperyalist sömürgeciler masum halk kitlelerini hep tüyleri yolunacak tavuklar gibi gördüler.

Tüyleri yolunacak, kendilerinden başka sığınılacak bir merci bırakılmayacak ve ufak tefek yemler ile itaati sağlanacak tavuklar. Elbette çağlar değişti. Eli kanlı diktatörler birer birer yok olup gidiyor. Geride kalanlar da artık can çekişiyor.

Evet diktatörlükler bitti, bitiyor. Ama bunun yerini adına demokrasi, cumhuriyet, insan hakları, özgürlük, çağdaşlık, medeniyet denilen üstü yaldızlanmış sömürge düzenleri kurmuş, tavuk gibi yolmaya devam ediyorlar.

Bitiriyorum. Politika, aldatılmış halka kendini alkışlatma sanatıymış.

Tarih: 25.05.2016 Okunma: 782

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İsmail Hakkı Cengiz

18.09.2015 - 09:25

Üstat, emeğinize, yüreğinize sağlık. Tokat gibi cevabınızdan konuyu bilmeyenler de öğrensin. Selâmlar...

orhan afacan

19.09.2015 - 18:57

Ben sadece olayları mısralara aktardım teşekkürler.

İsmail Hakkı Cengiz

18.09.2015 - 09:25

Üstat, emeğinize, yüreğinize sağlık. Tokat gibi cevabınızdan konuyu bilmeyenler de öğrensin. Selâmlar...

orhan afacan

19.09.2015 - 18:57

Ben sadece olayları mısralara aktardım teşekkürler.