YARIN Kİ DÜŞÜMÜZ

Özgür DENİZ - 19.10.2008

Atide aydınlık bir dünya tasavvur ediyoruz. Artık puslu havada kanatlarının altına sığınmış kuşlar gibi değil, yaz güneşi koynunda kanat çırparak özgürce havalanan kuşlar gibi barışın güvercinleri olup, hoşgörü, iyilik ve sevgi şarkılarını terennüm edeceğiz. İşte o gün tevhidi, adaleti, özgürlüğü, uhuvveti, müsavatı tesis edip ihtilafa yer vermeden ittifakla zafere müyesser olacağımız ve esaretten kurtulup güleceğimiz gündür.

 

         Bizim maziden bu yana terennüm ettiğimiz mübrem üç unsur vardır: ‘’tevhit-adalet-özgürlük’’ bu yolda mücadele bizim için nihayetinde ölüm bile olsa mukadderdir. Bu meyanda istikametimiz üzerinde sarih şekilde tecessüm etmiş ve mücadelemize handikap teşkil eden tüm setleri yıkmaya muktediriz. Bizler tek uluslu bir yeryüzünün ve tek gezegenli bir evrenin sergüzeştleriyiz. Sevgi sancağımızdır.

 

         Biz geleceği düşlüyoruz. Güzellik dolu, barış dolu, adalet dolu, umut dolu, özgürlük dolu, insanlık dolu. Tevhit altyapısı temelinde yükselen sevgi yüklü bir toplum rüyasıyla yaşıyoruz. Bir erdem kenti kuracağız hikmet ve marifet yüklü. Sevginin ve saadetin sonsuz ve beyaz avuçlarında kolektivizmin güzelliğini tadacağız. Bizce yaşayacağız bence değil.  

        

         Yarın ki bu ulvi ve kutlu rüyalarımıza insanlığı davet ediyoruz. Bir insanlık suçu olan, adalete ve özgürlüğe amansız düşmanlığıyla müsemma ilkel ve adi kapitalizme ve şerefsiz ve kişiliksiz kompradorlara karşı tek can ve tek fikir olmaya çağırıyoruz masumiyetin ve onurun mümessili insan yüreklileri.

 

         Özgür ve Tam Bağımsız Türkiye için haydin bu kutlu kervana eklenmeye insan güzelleri.

 

         Kitap-Ahlak-Devrim. Tevhit-Adalet-Özgürlük. Emek-Vatan-Bağımsızlık.

 

 

 

AYRINTILAR:

        

         1.Şu ölmeyecek gerçeği herkes bilmeli: bu ülkede özgür ve bağımsız, ağız tadıyla ve kardeşçe yaşanacak bir ülkeyi, ölümün acı şarkısını değil yaşamın umut dolu şarkısını terennüm edeceğimiz bir ülkeyi hep birlikte yaratacağız. Yoksul yürekleri ve acının yurt eylediği ocakları yakan ateşi hep birlikte söndüreceğiz. Ezilenlerin görkemli istikbalini hep birlikte inşa edeceğiz. Yalnızlık hep acı doğurdu, hep ölüm getirdi, hep umutları çaldı, hep türküleri zehirledi, hep kardeşliği hançerledi tam kalbinden bu ülkede. Artık bu yalnızlık bitsin ve bitsin bitmeyen acılar, doğsun yeniden güneş, şenlensin yurdumuz, serinlesin ocaklarımız, sevgiyle hayat bulsun kucaklarımız. Lütfen, ne olur.

 

         2.Artık aldatılanlar aldanmasınlar. Gerçekleri görsünler. Bu ülkeye ne yalnızca İslamcılar kurtuluşu getirebilecektir, ne yalnızca solcular ve ne de yalnızca ülkücüler kurtuluşu getirebilecektir. Ama bu kesimlerin ezilenlerinin tek can ve tek vücut olması yüce kurtuluşu getirecektir. Çalınan umutlarımız geri gelecektir. Asırlık acılarımız bitecektir. Sömürünün kesintisiz dönen çarkı kırılacaktır. Yurdumuz şenlenecek, ordumuz güçlenecektir o zaman. Her şey daha güzel olacaktır. Emeklerimiz çalınmayacak, haklarımız gasp edilmeyecektir. Kardeşlik yeniden çiçeklenecektir bu ülkede. Toprak, umut, dostluk kokan türküler terennüm edilecektir dört bir yanda. Paylaşımın onuru ve güzelliği saracaktır bütün gövdeleri.

 

         3.Artık koşulsuz itaat devri kapansın ne olur. Herkes temsil makamına gönderdiği vekilini insanca sorgulasın. Ne yaptın halk için desin. Hangi mücadeleyi verdin kan emici vampirlere karşı desin. Ne yaptın adil ve özgür bir dünyanın ikamesi için desin. Korkmayalım lütfen. Bu hak bizim. Bu yaşam bizim. Bizim bu ülke. Bu topraklar bizim. Hazineler bizim. Bu yüzden sorgulamaktan çekinmeyelim seçtiklerimizi. Başkaldıralım artık. Herkes insanca yapsın görevini. Köpekçe değil. Biz onları oraya koşulsuz itaat etsinler, bugün ne vurgun yapabilirim diye düş kursunlar, saltanatlarda, yatlarda yaşasınlar, ihale takipçiliği yapsınlar diye göndermiyoruz. Onur için, özgürlük için, adalet için, insanca yaşam için mücadele vermeleri için gönderiyoruz. En azından vaatleri bu. Kıyak emeklilik adına verdikleri insanlık dışı mücadeleyi insanca bir yaşam adına versinler. Bugün REHA MUHTAR’IN yazısını okudum ve kahroldum inanın. Yeni doğmakta olan bebeğin marifetlerinden bahsediyordu. Aslında bizim doymayasıca olduğumuz enayiliğimizin ürünüdür bu nevzuhur bebek. Abdestli kapitalistlerin sonradan görme veletlerinin marifetlerinden bahsediyordu. Yazdığı gazeteyi asla sevmem. Zira inandığım dünyaya, türkü tadında yaşama düşmandır. Adalete, emeğe, özgürlüğe düşmandır. İnsanca bir yaşama düşmandır. Sahtekârdırlar. Sadece muayyen mefhumlar üzerinden insanları aldatırlar, ezilmesine, sömürülmesine vesile olurlar. Sonrada utanmazca adalet, özgürlük, vatan yazarlar. Benim söyleyemediklerimi siz söyleyin ki bazı yazılarımda bu dünyanın ve bu dünyalıların ne olduklarını tafsilatlı olarak izah ettim. Yani demem o ki, seçtiklerimiz kendileri ve veletleri için çalışıyorlar, fırsat varken kasalarını ve keselerini doldurma derdinde oluyorlar her dem. Bu sadece bu döneme münhasır bir şey değil. Her dönemde böyle oluyor. Bunlar gidince iyi olacak değil. İyi ancak sizlerin yekpare bütün olmanızla olacak bir şeydir.

 

         4.Lütfen birleşelim ey insanoğulları. Kalan günlerimizi onurluca yaşayalım. Ağız tadıyla. İnsanca. Türkü tadında. Şiir gibi. Bunu becerebiliriz inanın. Yeter ki aldanmayı bırakalım. İdeolojik körlüğü bırakalım. Bu körlük bizi mahveden. Ve bu yemin ediyorum kahpe emperyalizmin köpekçe bir oyunu. Herkesi bölüp parçalıyor ve komprador uşaklarına yönettiriyor. VATAN-AHLAK-ADALET temelinde birleşerek yürekli bir mücadele verebiliriz inanın buna. Bu vatan sathında, ahlak temelinde, adil bir dünya için birleşebiliriz ve insanca başkaldırabiliriz ve özlenen dünyamızı kurabiliriz. Vallahi yapabiliriz bunu. Yeter ki samimi olarak isteyelim. Aramızdaki iletişim kopukluğunu giderelim ve birbirimize yakınlaşalım. Niye ürküyoruz ki birbirimizden. Eğer bilgimizi paylaşmayacaksak, diğerini önyargılı olarak düşman ilan edeceksek ve düşüncemizi ulaştırmayı gerekli görmeyeceksek niye bir düşünce taşıyoruz ki beynimizde ve ne diye savunusunu yapıyoruz ki ahmakça. Bu samimiyetsizliktir. Çok özür dilerim ama bu geri zekâlılıktır. Yav kardeşim sen bir düşünceyi niye taşırsın beyninde ve niye bir ideal beslersin ulaşmak istediğin yüreğinde? Yani insanca yaşam için değil mi? Ee… O zaman ne diye yüreklere ulaşan köprüyü dinamitliyorsun ideolojik takıntılarla. Ulaş gönüllere, aç yüreğini, dök beynini, konuş. Ne olacak sanki. Yiyecek misiniz birbirinizi. Neymiş efendim, o faşistmiş, neymiş efendim, o yobazmış, neymiş efendim o komünistmiş. Yok ya. Geri kafalısın arkadaşım işte. Peki, sen içindeki o yüce özlemi niye taşıyorsun. Kiminle kuracaksın o dünyayı. Kendi kendine mi? Birleşeceksin arkadaşım birleşecek. Yoksa hep ezileceksin, acı çekeceksin, zehir yutacaksın. Ocağın ateşten kurtulamayacak. Yüreğin kan ağlayacak, gözlerin kan akıtacak. Umutların çalınacak.

 

         5.Artık şu medya maymunlarına, insanlık, onur ve haysiyet cellâtlarına da inanmayalım lütfen. Gerçeği yazmıyorlar, aldatıyorlar. Yani şövalye ruhlularda var ama boğuyor sisli ortam onları, seslerinin dağılmasını önlüyor. Gördük insanların alın terini hangi yollardan alçakça nasıl ceplediklerini bu cellâtların. Sonrada cepçi oldukları ifşa olununca nasılda kriz tacirliği yaptıklarını gördük bunların. Bu saraylılar, bu yalılılar, bu yat-kat-görülmemiş saltanat sahipleri oburca, küstahça, köpekçe yedikleri kadar susarlar yoksa boğarlar adamı. Ve asla düşünmezler yoksulu bunlar.  Bunlar kazandıklarına bakarlar ve yakarlar insanlığı. Toplanmışlar bir lanetli çatının altında. Bu milleti nasıl soyacaklarını planlıyorlar mütemadiyen. Tanıyın bunları ey insanlar. Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşınıza ekmeğinize göz koyanlardır. Tanıyın da büyüyün. Asla aldanmayın kahpece ve soysuzca tezviratlarına bunların.

 

         6. Birleşelim-birleşelim-birleşelim ve çoğalalım. Devirelim zorbaları. Her türlümüzle birleşelim ve her türlü zorbayı-soyguncuyu-yalancıyı devirelim ey insanoğulları-insankızları. Bizler çoğuz onlar az. Bizler deniziz onlar çöp. Yemin ediyorum yutarız onları ve yok ederiz derinliğimizde. Yeter ki samimiyetle ve içtenlikle yürüyelim. Onlar tükenir biz tükenmeyiz. Onlar kaçar biz kovalarız. Onlar korkar biz yürekliyiz. İnanın buna. Allah aşkına inanın. Lütfen, ne olur inanın.

 

Tarih: 19.10.2008 Okunma: 729

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

özgür deniz

20.09.2008 - 17:54

bilgilendiriciydi.tarihsellik.saygı selam dua umut muhabbet ile üstat

İ.Hakkı Cengiz

22.09.2008 - 21:17

Milyarlarca yıllık oluşumun yanında 10.000 yılı "bir kaç saniye" olarak niteliyorsunuz. Peki, sonsuzun yanında 70-80 yılı nasıl nitelemek lâzım? Selâmlar...

özgür deniz

20.09.2008 - 17:54

bilgilendiriciydi.tarihsellik.saygı selam dua umut muhabbet ile üstat

İ.Hakkı Cengiz

22.09.2008 - 21:17

Milyarlarca yıllık oluşumun yanında 10.000 yılı "bir kaç saniye" olarak niteliyorsunuz. Peki, sonsuzun yanında 70-80 yılı nasıl nitelemek lâzım? Selâmlar...