Sizi tanıyorum bayım! Anlamıyorsunuz. Anladığınızı varsayıyorsunuz, varsaydığınız şekilde anladığınıza göre yorum yapıyorsunuz. Komplekslisiniz. Karşı cepheye yersiz önem atfediyorsunuz. Oraya tam olarak iltihak edememeyi kendinize zül addediyorsunuz. Kıvranıyorsunuz. Dini idrak edemiyorsunuz. Kendinizi zorluyorsunuz ama çakılıp kalıyorsunuz ve bu, sizin canınızı sıkıyor, canınız sıkılınca da Müslüman cepheye saldırıyorsunuz. Bitevi Müslüman cepheye vuruyorsunuz ama karşı cepheye en ufak tenkitinize dahi şahit olmadım henüz. Hatta onların karşılarına geçtiğiniz vakit adeta eğiliyorsunuz. Buna ekranlarda bizatihi tanıklık ettim. Dini basit görüyorsunuz ve din tarafında bulunmayı bu nedenle basitleşmek olarak telakki ediyorsunuz. Güya kafanızın bastığını düşünerek, dinin zor olmasını ve onu anlamaya çalışmaya zorlanmanızı istiyorsunuz. Ama Allah öyle göndermiş bayım ve siz bunu kabullenmekte zorlanıyorsunuz. Dinin dışına çıkmak istiyorsunuz ama çıkamıyorsunuz. Bunu da Müslüman cepheyi bahane ederek yapmaya çalışıyorsunuz. Fakat derin paradoks yaşıyorsunuz. Hem dini biliyorsunuz hem de dinde kalmayı, Müslüman cepheyi bahane ederek benimseyemiyorsunuz ve dilemma yaşıyorsunuz. Çok okumakla ince anlayışlı, derin kavrayışlı olabileceğinizi tasavvur ediyorsunuz. Ama bu varsayımınız yanlış bayım. Zira dinde ince anlayışlı, derin kavrayışlı olmak Allah’ın iradesi ve takdiri dâhilindedir. Ki, Yüce Önder derler ki, Allah, dinde dilediğini ince anlayışlı kılar. Yani dinde ince anlayışlı, derin kavrayışlı olmak, öyle binlerce devasa kitap okumakla olmuyor bayım. İnce anlayış, derin kavrayış önsezi gerektirir, hissetmeyi koşul kılar ve derin tefekkür edebilmeyi, görebilmeyi gerektirir. Ama siz devasa kitaplar okumakla, binlerce kitabı hatmetmekle ince anlayışlı, derin kavrayışlı değil ancak kitap yüklü eşek olmuşsunuz. Bir de bakmışsın, bir köylü senden daha iyi kavrıyor olguları, daha iyi anlıyor ve yorumluyor olayları. Bunu hiç bilemezsin bayım. Kendini çok önemsiyorsun ama önemsediğin kadar yoksun, fakat bilmiyorsun, bildiğini sanıyorsun. Yani yanılıyorsun fakat yanıldığını söyleyen yok sana. Senin için kötü olan da bu. Ki, imal ettiğin insanların da böyle bir şeye tevessül etmeleri zor. Çünkü onları da motomot hareket eden bir robota dönüştürmüşsün. Senin tekrarını yapıp duruyorlar. Ki, ürettiğin tipleri de bilmiyor değiliz. Neler yaptıklarını izliyoruz, görüyoruz, duyuyoruz.
Bak bayım! Güya Müslüman cephenin yaşamlarında ki kusurları dile getirerek ve bahane ederek, insanların niçin ateist olmayacaklarını söylüyorsun ve soruyorsun. Yanlış yapıyorsun bayım. Bu ahmaklıktır. Çünkü zımnen insanları Allahsızlığa davet ediyorsun. Bunu yapmakla birilerinin indinde itibar kesbedeceğini sanıyorsun. Böyle yapmayı maharet addediyorsun. Ama böyle bir şey insanı yükseltmez düşürür. Böyle bir şey maharet değil pespayeliktir. Birileri kötü Müslüman ise, sen iyi Müslüman olmalısın ve örnek sen olmalısın. Kötü örnekler var diyerek dine düşman olmak alıklıktır. Okuduğun binlerce devasa kitap sana bunu öğrettiyse böyle öğrenmeye yazıklar olsun. Hayır Müslümanları tenkit etmene bir şey demiyorum, zira bu en tabii hakkınız bir Müslüman olarak ama İslam’a ihanet etmenize söz ediyorum. Demek ki, bir çocuk kadar zekân çalışmıyor. Bir defa dine iltihak etmekte, dinden ihtida etmekte, bizatihi İslam’ın asliyetine göre olur. Müslümanlara bakarak dine iltihak edilmez, Müslümanlara bakarak dinden ihtida edilmez. Böyle bir şey ancak ahmakların yapacağı bir şeydir. Tabi burada kastettiğim modern zamanların Müslümanlarıdır. Yoksa öyle Müslümanlar vardır ki, İslam’ın ta kendisidirler yani onlar artık adeta İslam olmuşlardır ve bu da bir anlamda yine İslam’a bakarak hareket etmek demek oluyor. Hani yürüyen Kur’an dediğimiz olgu ya da olgunun olaylaşması.
Ayrıca bayım, bugüne kadar hangi kapitalistle çatıştın, kavga ettin? Hangi kapitaliste fikri darbeler indirdin? Sen Müslüman cephe ile savaşmak için mi var oldun? Küresel şeytani siyonist emperyalizme tek laf ettin mi? Küresel düzlemde ki zulümlerine karşı isyan bayrağı açtın mı bu siyonist cephenin? Edindiğin ilimle tek karşı koyuş sergilendin mi buraya karşı? Hayır bayım bunu yapmadın. Yaptıysan görmemiz icap ederdi. Sen bugüne değin mütemadiyen Müslüman cepheye darbeler indirmeye yeltendin. Ve bunu yapmakla karşı cephelerin gözüne gireceğini tahayyül ve tasavvur ettin ve böyle bir şey seni gaza getirdi. Peki, senin, tenkit ettiğin Müslümanlardan ne farkın kaldı o zaman? Hem kötülük ve hainlik et hem de Müslümanlar kötü diyerek insanları dinden ihtida etmeye davet et. Bu nemem bir iştir bayım? Hangi ahlaka, erdeme, haysiyete sığar böyle bir şey?
Sizi tanıyorum bayım! Bir buçuk yıl ulusal düzeyde ki sitenizde yazdım. Güya hep ahlakilikten, adil olmaktan bahseden birisiniz ama gerçeğiniz hiçte öyle değil. Epey zaman geçtikten sonra bana dediniz ki; sen biraz dinlen, karşı cephe rahatsız oluyor, yani sitende yazan birkaç eskimiş kafanın rahatsız olduğunu söylediniz. Bendeniz de dedim ki; niye rahatsız oluyorlar ki, onların kafası yok mu, katılmadıkları şeye cevap versinler, fikirlerini yazsınlar. Ama siz yine dinlenmemi söylediniz, ben dinlenmek istemediğim halde. Yazılarım olgunlaşacakmış güya. Tamam işte, acemi fikirleri çürütmek daha kolaydı, niçin çürütme yolu tercih edilmedi de, dinlen mavrasına sığınıldı? Ki, burada asıl utanacak olanlarda haddizatında karşı cephede ki koca koca adamlardı ama demek ki kendilerine, kafalarına güvenleri yoktu. Neticede zorla şerle fotoğrafımı kaldırttım ve ayrıldım, durmam gerektiğinde ve zamanı gelince yine devam edebileceğimde ısrar edildiğinde ise; bendeniz şöhret, servet için yazmadığımı, hakikati haykırmak namına yazdığımı ve kesinlikle bir daha yazmayacağımı söyledim ve ayrılasıya kadar handiyse canım çıktı. Bu olaya sitenizde yazan ve daha sonra ayrılan bir üstadda şahittir. Ki, yaşadığım malum olayda, ilk arayan da bizatihi kendisidir ve sizinle görüşmem gerektiğini bana aktaran da kendileridir. Ki, o üstadla da fikren biraz mücadele ettik ama neticede bendenizin söylediğime gelmiş oldu. Çünkü sizden ayrıldıktan sonra yazdığı yerde takip ettiğim kadarıyla buna tanıklık ettim. Keza, yazmış olduğunuz bir yazıya cevap yazdım ve hususi sitenize koydum ama her koyuşumda yazım kaldırıldı. En az on defa tekrarladım bunu ama hepsi geri döndü. Peki, niçin yazımı yayınlayacak cesareti göstermediniz. Çünkü yazınızı olumsuzladım ve bunda da başarılı oldum. Fikirlerimi cerh etmeniz muhaldi ve koymamayı tercih ettiniz. İşte siz busunuz bayım ama kimse bilmiyor. ASLA ADİL VE HAKKANİYETLİ DEĞİLSİNİZ! Ahlaki davranmıyorsunuz. Ama ağzınızı açtınız mı, erdemden, ahlakilikten, adaletten, hakkaniyetten dem vuruyorsunuz. Peki, bana karşı gösterdiğiniz tavırda bu olguların hangisinden zerre iz var bayım Allah aşkına? Hayır bayım, siz göründüğünüz ve konuştuğunuz değilsiniz. Kuvvetle muhtemeldir ki yönlendirilen birisiniz.
Ama şunu asla ve kata unutmayın ki; Allah’a, Önder’e, Kur’an’a ve Mü’min’lere ihanet ediyorsunuz!
Oysa bu toprağın çoçuklarına ilminizle çok faydalı olabilirdiniz. İçinizde ki kibir ateşini söndürmeyi başarıp, bu toprağın masum insanlarını itham etmeyi bıraksaydınız ve dinde bilgiçlik taslamasaydınız.
NOT:
Bu meyanda; şehit doktor üstad Ali Şeriati'yi anlamadığınız, idrak etmediğiniz, tahrif ve tahrip ederek kullanmaya çalıştığınız bir kesinliktir bendenizin nazarında. Bunu rastgele, alıkça, önyargıyla ve kasıtlı söylemiyorum.