Güney illerimize dört koldan kuşatma

İsmail Hakkı CENGİZ - 03.06.2016

 Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Harita; vikipedia.org'dan...


Askerler konuşuyor…

Nerede?

En çok seyredilen haber kanalları NTV ve CNNTürk’te; 31 Mayıs gecesi…

Emekli Gazi Yüzbaşı Abdullah Ağar NTV’de uzun uzun “konuşturuluyor”. Ağar, çok kıymetli bilgilere sahip… Güneydoğu’da uzun süre bulunmuş, bölge ve terör örgütleri hakkında kitapları var. Emekli olduktan sonra da bölgeyle ilişkilerini kesmemiş. NTV’deki programa da bölgeden bağlanıyor gibiydi.

Suriye-Irak, IŞİD-YPG/PKK, Amerikan harekâtı hakkında ince ayrıntılar verdi. Birbiriyle bağlantılı iki bilgi çok çarpıcıydı. Güney sınırlarımızın ötesi (tabii berisi de) silah kaynıyor. Sadece IŞİD, bir kalemde 5 tümeni donatacak kadar silahı ele geçirip, binlerce zırhlı araca sahip olabiliyor. Ayrıca, işgal ettiği Irak ve Suriye kentlerinde askerî depolardaki silahlara da el koyuyor.

ABD, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’ye “ağır” silah yağdırıyor. En çarpıcı ve en ürkütücü nokta burası; o silahların önemli bir kısmı YPG’den PKK’ya sevk ediliyor. Hâl böyle olunca; bizim güvenlik kuvvetlerimizin karşısındaki terör örgütünün silah gücünü düşünebiliyor musunuz? “Müttefikimiz” olan “büyük güç”ün böyle bir desteği varken PKK nasıl biter?

CNNTürk’te iki asker birden vardı. Emekli Yarbay Mete Yarar ve Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin… Genelde, Ulusal Kanal’da görmeye alıştığımız Pekin’i CNN’de görmek şaşırtıcıydı.

En çok seyredilen iki haber kanalında, aynı akşam, birbiri ardınca askerlerin konuşmasının tesadüf olmadığı kanaatindeyim. İki bakımdan tesadüf değil… İlki, askerleri ilgilendiren çok ciddi bir durum, çok ciddi tehlikeler var, TV kanalları bunu ana gündem maddesi gördüğünden tesadüf değil! İkincisi, askerlerin, bilhassa “Vatan” Partisi Genel Başkan Yardımcısı Pekin’in, “etkili” güçler tarafından bu kanallara çıkartıldığını değerlendiriyorum.

Pekin’in dikkat çektiği olgular, hakikaten derin kaygılara sebep olacak, insanı kara kara düşündürecek cinstendi… Kendisi, bizim başlıkta yazdığımız gibi “dört koldan kuşatıldığı”mızı telaffuz etmedi ama dört unsur hem onun tarafından, hem de Mete Yarar tarafından dile getirildi.

x   x   x

İkisi içeriden, ikisi dışarıdan dört unsur

Güney ve güneydoğu illerimiz, dışarıdan YPG ve IŞİD terör örgütlerince çevrelenmiş vaziyette… Bütün Suriye sınırına bu iki güç hâkim.

İçerideki iki güçten biri olan PKK’yı biliyorsunuz… Buna yavaş yavaş, sinsi sinsi bir unsur daha ekleniyor: Suriyeli sığınmacılar… Pekin’in verdiği bilgiye göre; Gaziantep’te 400 bin, Kilis’te 140 bin ve sıkı durun, Antakya’da 600 bin Suriyeli var. Bu kadar büyük nüfusun güvenliği ve bizzat onların yaratacağı güvenlik tehdidi başlı başına büyük bir problem… Ayrıca, asıl vahimi, bölgenin ve adı geçen şehirlerin nüfus yapısı değişiyor, Arap nüfus yerli nüfusun üzerine çıkıyor ve “kendi kaderini tayin hakkı” gibi tehlikelere yol açıyor.

Kuşatmayı süratle yaracak tedbirleri derhal almak zorundayız.

 

x   x   x

Türkiye kuşatmayı nasıl yarar?

Haddizatında, sığınmacılardan kaynaklanan tehdit göründüğünden çok daha fazla… Çünkü sığınmacıların büyük bir bölümü kayıt altında değil. Dolayısıyla ne takip edilebiliyorlar ne de kontrol! Öte yandan, sayılarının da sağlıklı olduğu söylenemez. 2,5-3 milyon arasında olduğu bildiriliyor. Sadece yukarıda zikredilen sığınmacı sayısı milyonu aşıyor. Şanlıurfa’da 600 bin, İzmir’de 300 bin, İstanbul’un sadece Fatih semtinde 350 bin sığınmacı olduğu biliniyor. Diğer güney illeri ve bütün Anadolu’ya yayıldıklarını hesap ederseniz 3 milyonun çok üzerinde bir sayıyla karşılaşmanız kaçınılmazdır.

Bu kadar büyük sayıdaki göçmen çok yönlü, çok büyük bir tehdittir.

Bunların hepsi değilse de büyük bölümü yerlerine-yurtlarına dönmelidir.

Nasıl dönebilirler?

Suriye’de düzenin ve güvenliğin sağlanmasıyla!

Suriye’de düzeni sağlayacak rejimden başka bir kuvvet var mı?

Rejimi beğenmeyebiliriz, ben de beğenmiyorum ama onun alternatiflerinin ondan daha iyi olabileceğini gösteren bir kanıt var mı? Tam tersi her biri terör örgütü, her biri Esad’dan bin beter değil mi?

O vakit, rejimle anlaşmak, onu “ılımlı” hale getirmenin, ona insan haklarına ve demokrasiye uygun reformlar yaptırmanın yolu aranmalı.

x   x   x

IŞİD ve PYD’den nasıl kurtuluruz?

Dünkü yazımda belirttiğim gibi, Suriye sınırının tamamı PYD/YPG ve IŞİD kontrolünde. Bu, bizim millî menfaatlerimize uygun mu?

Kim uygun olduğunu söyleyebilir? Bize büyük zararı olduğu, her gün Kilis’e düşen roket mermilerinden belli değil mi?

Sınırımız nasıl daha güvenli hale getirilebilir?

Terör örgütleri mi devam etmeli yoksa rejim güçleri mi sınırlara hâkim olmalı?

Yukarıda anlattığımız sebeplerden dolayı rejim hâkim olmalı.

Rejimle uzlaşmak, sınırı birlikte kontrol altına almak her iki ülkenin de çıkarınadır.

Türkiye, kendisine kurulan tuzağı ancak Suriye’nin meşru gücüyle işbirliği yaparak boşa çıkarabilir.

Dört koldan yapılan kuşatmayı ancak rejimle işbirliği yaparak yarabilir.

 

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, twitter.com'dan...





Tarih: 03.06.2016 Okunma: 823

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?