Emperyalizmin, kapitalizmin, siyonizmin, güçlülerin, erkeklerin, cehaletin, haksızlığın, hırsızlığın ve akılsızlığın yani kötülüğün hizmetinde din olur mu? Kötülüğün hizmetinde din olursa (ki olmuş), bu dinin dindarları da kötülüğe hizmetkar olmaz mı?

“Bu toplumun dininin İslam, kendilerinin ise Müslüman olduğu söylenemez”, şeklindeki görüş yanlış mıdır? Ya İslam bu değil, ya da biz henüz İslam’la tanışmadık. İslam budur dersek, (haşa) Allah sorgulanır. Tek doğru olan çıkış yolu, bizlerin İslam’la henüz tanışmadığımızdır. Yani İslam doğru olarak öğrenilmemiştir. Birçok durum karşısında bizlere Müslüman diyebilmek, bazı Hiristiyan ve Yahudilere Müslüman demekten daha zor olduğu görülmüyor mu?

Dinin sahibinin sadece Allah olduğu, sadece onun Kitabının rehber (yol gösterici) olarak alınması gerektiği gerçeğinden uzaklaşmamız, bizi bu dinden çok uzağa atmıştır. Kısmen de olsa, kul yapısı din, kötülüğe açılan kapıdır. Allah’ın dininden uzaklaşmamız, asırlar öncesinin ürünüdür. Bu gün bile, insaf ve bilgi sahibi ilahiyatçılarımız, (Kuran merkezli) bir çalışma programına sahip olmadıklarını dile getirip, “Kuran kursu gibi çalışılıyor” demektedirler. Bizler, geçmişte kurulan, büyük devletler, imparatorluklar ve büyük zaferler ile dini, birbirine karıştırmışız. Böyle büyüklük ve güç timsali çok devlet var, ancak Müslüman değiller.

Daha dün, dünya harbinden yenik çıkmış, soykırımcı Almanya’nın, bize insanlık dersi vermesinin, konumuzu anlamamıza yardımcı olması ümidiyle.

YORUMLAR