Bir yanda, namaz kılmayana hayvan diyen din bilginleri(!), öte yanda, Allah adına ölüm cezası verme yetkisi ile donatılmış mücahit(!) örgütler. Sizce bizim düşmana ihtiyacımız var mı? Peki, dinimizi sorgulamak, ne zaman aklımıza gelecek?
Dini belirleyen Allah’ın açık ayetleri, ne zaman dinin tek kaynağı kabul edilecek? Dilimize çevirileri ile, bu ayetlerin ne dediği ne zaman öğrenilecek ve üzerinde düşünülecek? İlahiler gibi, musiki zevkimize hitap eden, ölülere okunan, akıl ve düşünmemize kapalı olan ayetler, tercümeleri tam olarak yapılmış uydurma hadislerin gerisinde kalarak, hükmü onlara verdiriyor ise, böyle bir din Allah’ın olabilir mi? Son Elçi’nin de, Hz.İsa gibi ilahlaştırıldığının farkında mısınız? O, bu şirki önlemek için gelmedi mi?
Dünyanın nefretini çeken, 50 kişinin katli de mi, bizim coğrafyamızı etkilemeyecek? Sorunun, zürriyeti artırmak ve nesli çoğaltmak gibi görüşlerle komik olmaktan uzak, çok ciddi olduğunu belirtmeye çalışıyoruz.
Allah’ın dininde, asırlar önce uygulanan dinsel dönüşümü göremememiz durumu, bu coğrafyanın yeni felaketlere hazırlanması anlamına gelecektir.