Yaşar Nuri Öztürk: Memlekette mazlum insan kalmamıştır

İsmail Hakkı CENGİZ - 03.07.2016

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.



On yıl kadar önceydi… Çok seyredilen kanallardan biriydi…

Sohbet, bişekilde oraya geldi… Hoca dedi ki, “Bu memlekette mazlum insan kalmamıştır.” Devam etti, “Şuradan çıkıp eve gidiyorum. Yolumun üzerinde seyyar satıcı görüyorum ve bir demet maydanoz alıyorum. Fiyatını soruyorum; 1 lira diyor. Biraz ileride alışveriş merkezi var. Orada daha tazesi, daha büyük demeti 50 kuruş. Üstelik o alışveriş merkezinin kira, elektrik, su gibi masrafları var. Üstelik vergi mükellefi ve size fiş veriyor. Orası bu kadar masrafı varken, daha iyisini 50 kuruşa verirken, hiçbir masrafı olmayan seyyar satıcı daha küçük demet için iki kat fiyat istiyor. Bu memlekette mazlum kalmamıştır.”

Aklımda kaldığı kadarıyla Hoca, şöyle devam etmişti: “Bir memlekette mazlum insan varsa, o memleket Allah’ın rahmetini üzerine çeker. O memlekette, mazlum kalmamış da herkes zalim haline gelmişse, Allah rahmetini keser, o memlekete pislik yağar.”

x   x   x

“Mazlum” kelimesini internette şöyle bir arattığım zaman karşıma pek çok İslamî site çıktı. O sayfalarda üzerinde durulan konu ise, “Allah’ın mazlumun duasını geri çevirmediği… Mazlumun duasının kabul olduğu” anafikriydi.

Şimdi aradan 10 sene gibi bir zaman geçti… Kapitalist sistem herkesi “kârcı”, hemen herkesi “stokçu” yaptı. Şu bankaların, GSM şirketlerinin kâr açıklamalarına bakın! Her biri milyarlarca lira, dönemlik (üç aylık) kârlar açıklıyor. Hele bir GSM şirketi hızını alamamış, bir önceki yıla göre, %298 kâr ettik diye övüne övüne açıklama yapıyor. Yahu, yıllık enflasyonun %8 olduğu bir yerde sen %298 kâr ettiysen, milleti %290 soymuşsun demektir.

Toplumda öyle bir kâr etme yarışı var ki, bu yarış meslektaşlar arasında, hatta sıhhî tesisatçılar, elektrikçiler arasında bile mevcut. Çok taze, şahit olduğum iki olayı ve rakamı vereceğim: İstanbul’da bir yakınımın banyodaki ampulü yanmıyor. Tamir için elektrikçiyi çağırıyor. Elektrikçi geliyor, tamir ediyor ve ne istiyor biliyor musunuz? Sıkı durun, tam 100 (yüz) lira. Tabii baştan sormadığı için kuzu kuzu ödüyor.

Diğeri, İzmir’de bir yakınımın duşakabininde bir su sızıntısı var. Çağırıyor tesisatçıyı, yapıyor. Yapılan iş, özünde çekomastikle yalıtmaktır. Aldığı ücret 100  Tl.dir (Bunun 25’inin malzeme olduğunu söyler).

Çevrenizde bakın… Hak ettiğinden fazlasını almak için insanlar tetikte mi değil mi?

Arkadaş, ben şu kadarını hak ediyorum, fazlasını istemem diyen var mı yok mu? Varsa bile istisnadır ki meşhur söz, “istisnalar kaideyi bozmaz”!

Yukarıda, bu haftanın Penguen’inden bir karikatür paylaştım. Orada karikatürist diyor ki, “Her daim hak ettiğinden fazlasına talip olan bu kavmin sonu ne fenadır.”

Bu bir Ayet meali veya Hadis değil… Bu herhangi kutsal bir kitaptan alıntı değil. Bu memleketteki sosyal ve ekonomik hayatı gözlemleyen bir karikatüristin, dümdüz öngörüsü!

x   x   x

Dualarımız neden kabul olmuyor diye hayretteyiz!

Mazlum muyuz ki dualarımız Allah katında makbul olsun?

Yıllardır ülkemize Allah’ın rahmeti kesilmiş gibi… Üstümüze dert ve pislik yağıyor, terör yağıyor. Neden diye soruyor, bir türlü işin içinden çıkamıyoruz.

Bunun bir sebebi de kâr hırsı, yığma hırsı, “daima hakkından fazlasına talip olma” hırsı olabilir mi?

Tarih: 03.07.2016 Okunma: 919

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Nevzat Dağlı

28.04.2016 - 07:34

Yobazlar taktılar anayasaya,
Laiklik koydular şimdi masaya.
Yurdunu sevenler düştü tasaya,
Cumhuriyet ezen düvenler özgür.

Çağdaş bahçelere moloz döktüler,
Sapık bahçıvanla filiz yaktılar.
Laleyi, sümbülü gülü söktüler,
Ayrıklar, dikenler, çövenler özgür.

Nevzat Dağlı

28.04.2016 - 07:34

Yobazlar taktılar anayasaya,
Laiklik koydular şimdi masaya.
Yurdunu sevenler düştü tasaya,
Cumhuriyet ezen düvenler özgür.

Çağdaş bahçelere moloz döktüler,
Sapık bahçıvanla filiz yaktılar.
Laleyi, sümbülü gülü söktüler,
Ayrıklar, dikenler, çövenler özgür.