Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yeniasya'dan, 03.07.16...
Suriyelilere tahammül gittikçe azalıyor.
Hemen yanı başlarında kaçak sigara satan veya vergisiz, kayıtsız-kuyutsuz alışveriş merkezleri açan Suriyelileri gördükçe esnafın,
Yine kayıtsız-kuyutsuz ucuz işçi olarak çalıştırıldıklarını gördükçe işsizlerin ve işlerini kaybetme tehlikesi gören işçilerin tahammülleri azalıyor, öfkeleri artıyor.
Suriyelilerle iç içe yaşayan vatandaşın da tahammülü azalıyor, “misafirlerin” hareketleri batmaya başlıyor… Tahammülsüzlüğün ortaya çıkardığı hadiselerden birisi çok çarpıcı… AKP’nin oy depolarından Konya’nın Beyşehir ilçesinde, bir köpeği tekmeledikleri için Suriyelileri ikaz eden Türk gençleri ile Suriyeliler arasında çıkan kavgada bıçaklar çekildi. Her iki “taraf”tan da birer genç öldü. Toplam 5 genç de yaralandı. Beyşehirliler Suriyelilerin üzerine yürümek istedi, polis, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla dahi olayları önleyemeyince jandarmadan takviye geldi ve olaylar yatıştırıldı.
Suriyelileri “misafir” kabul eden iktidarın en kuvvetli olduğu yerlerde bu kadar şiddetli bir tahammülsüzlük varsa, ülkenin geri kalan kısmında nasıl bir problem olduğunu varın hesap edin artık!
İktidar, üç milyon Suriyeliye “vatandaşlık” vermekte kararlı gözüküyor. Kendisi “iş”, “eğitim”, “sağlık hizmetleri” konusunda sıkıntılı olan vatandaş ise buna tepkili…
Tepkiler arttıkça, iktidar çevreleri yeni “yumuşatma” yöntemleri arıyorlar. En çok dini söylemleri kullanıyor, onlar “misafir”, biz “ensar”ız diyorlar. Bu söylem, artık vatandaşı ne tatmin ediyor, ne avutuyor, ne de inandırıyor!
Şimdi, yeni bir “argüman” buldular: Diyorlar ki, “Onların dedeleri bizim dedelerimizle birlikte savaştı.”
Nerede? Ne zaman?
Birinci Dünya Savaşı’nda!
Allah Allah!
Demek bunu keşfetmek için yüz yıl geçmesi gerekiyordu!
Oysa tarihler tam tersini yazıyor: Arapların bizi Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Arabistan çöllerinde arkamızdan vurduğunu yazıyor. Hem dedikleri gibi, bizimle beraber olsalardı, şimdi bütün oraların, başta da Suriye’nin, Türk vatanı, Türk toprağı olması gerekmez miydi?
Hadi, bu tarihî gerçekleri geçelim, dediklerinin doğru olduğunu; onların dedelerinin de bizim dedelerimizle birlikte omuz omuza savaştıklarını kabul edelim!
O vakit, akla şu soru gelmeyecek mi: Madem bunlar o kadar vatansever, o kadar savaşçı ataların torunlarıdır, neden memleketlerindeki savaştan kaçıp bizim ülkemize sığındılar?
O kahraman dedelerin torunlarına yakışan ülkelerini yiğitçe savunmak değil miydi?
x x x
Günün çizgisi, Penguen’den, 30 Haziran 2016…