Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Türkiye, son on yılların en sıcak yaz aylarını geçiriyor… Bunalmış vaziyetteyiz. Aldığım haberlere göre, 870 rakımlı bir yayla olan Sandıklı’da bile bunaltıcı bir hava var.
Yerküre de her anlamda sıcak… Türkiye’den daha sıcak bir yaz geçiriyor. “Her anlamda”yı bırakıp, termometrelerin gösterdiği sıcak havaya, iklime bakalım… Dünya alarm veriyor… “Küresel iklim değişikliği” her cihetten haykırıyor…
The Guardian’daki yazısında George Monbiot yerkürenin, “iklim değişikliği” feryadını dile getirmiş. Monbiot’un en büyük şikâyeti “medya”dan… Medyanın bu hayatî meseleye ilgisizliğinden ve önemsiz konuları öne çıkarmasından yakınıyor. (03.08.2016)
“Küresel ısınma” bağıra bağıra kendini gösterdiği, 2014 ve 2015 yıllarında sıcaklık rekorları kırıldığı halde, medyada, fosil yakıt (petrol-doğalgaz-kömür) lobicilerinin, “1998’de küresel ısınma durdu” iddialarını duyabiliyorum, diyor.
Oysa Kuzey Buz Denizi’ndeki buzların çözülmesi,
Hindistan’da bir kuraklık, bir sel baskını döngüsü ,
Himalayalardaki toprak ve buzul kaymaları,
Güney ve doğu Afrika’daki kuraklığın sebep olduğu kıtlık,
Amerika genelindeki fırtınaların sebep olduğu yangınlar,
Mercan resiflerinin ölmesi gibi “iklim değişikliği” göstergelerini, medya baştanbaşa, EL NİNO’nun etkileri gibi gösteriyor, diyor. Halbuki EL NİNO geçtiği halde, bu olumsuzlukların devam ettiğine dikkat çekiyor.
Monbiot, Hindistan’dan bir resim paylaşıyor… Nisan 2016 tarihinde, Latur kentinde su doldurmak için kuyrukta sabırsızlanarak bekleyen insanların resmi… Bir konteyner gelecek de vatandaşın su kaplarını dolduruverecek. Tarihe dikkat: Kuzey yarımkürede yağmur ve suyun en bol olması gereken Nisan ayı!
Guardian yazarı, 8 ay önce Paris’te 177 ülkenin katıldığı “iklim toplantısı”nı, orada, “sanayi öncesi” dönemdeki ortalama sıcaklığın, en fazla 1,5 derece üzerine çıkılmasına izin verilmesi taahhüdünde bulunduklarını hatırlatıyor. Fakat bunun 1,3 derecesine zaten ulaşılmış olduğu uyarısını yapıyor.
Bilim insanlarının, bu yüzyılın ikinci yarısında bir “iklim krizi” beklediklerini rapor ettiklerini, oysa “iklim krizi, şimdiden burada zaten” diyor.
Uzun makalede, çözüm yolu olarak “yenilenebilir” enerji kaynakları, güneş-rüzgâr vb. öneriliyor.
x x x
Türkiye çölleşiyor
Yıllardan beri yazıyor, söylüyoruz; Türkiye çölleşiyor. Su gittikçe azalıyor, kirleniyor, içme suyuna ulaşmak zorlaşıyor. Sandıklı’da bile içme suyu satın alınıyorsa, gerisini hesap edin.
Ülkenin ve dünyanın en hayatî meselesi budur: Küresel iklim değişikliği… Üzerinde yaşayacağımız, ekip-biçeceğimiz toprak gün geçtikçe azalıyor, küresel ısınma, havayı her geçen yıl biraz daha bunaltıcı hale getiriyor.
Bunu durdurmak zorundayız, medya buna eğilmek, birinci meselesi yapmak zorunda!
5-10 sene sonra çok geç olacak!
x x x
Günün çizgisi, Gırgır’dan, 3 Ağustos 2016…