ŞEYTAN VE DEVLET...

Özgür DENİZ - 02.09.2016

GÜLEN ŞEYTAN: -Allah seni öldürmesin. Allah seni perişan etsin. Allah seni alçak, aşağılık katil Siyonist Şaron’dan daha beter etsin emi Gülen şeytan. Şeytanın bile masumiyet karinesi vardır senin yanında. Sana diyecek hiçbir şey bulamıyorum. Ve bunu sonsuz ve derin bir bilinçle, farkındalıkla söylüyorum biliyor musun Gülen şeytan? Öyle laf olsun babından söylemiyorum. Bunun ne demek olduğunu idrak edecek zekân var mı? Sen de zekâ ne gezer be Gülen şeytan. Lanet olsun sana be, lanet olsun, sonsuz kez lanet olsun! Ocaklara ateş saldın. Yuvaları dağıttın. Çocukları mutsuzluğun orta yerinde bıraktın. Sen zaten tasmalı bir it olarak babanın evindesin. Kalantor itlerinde kaçtı gitti babalarına sığındı. Ya kalanlar kimler? Olanlar kimlere oldu? Acı kime kaldı? Ölme sürün lanet olasıca!

 

DEVLET BABA: -Bugün bir mağdur ne dedi biliyor musun Devlet Baba? ‘’Ben devlete güveniyordum’’ dedi. Ağladı, ağladı, ağladı ve ağlattı be Devlet Baba. Ve bittim o an. Dünyam karardı bir an. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Senin sadık bir evladın olarak utandım, yüreğimi acılar boğdu, kahroldum. Ve biliyor musun Devlet Baba? O mağdur hem vallahi, hem billahi, hem tallahi bin pişmandı ve onun gibi nice pişman olanlar vardı kim bilir. Belki de onlar kazanılırdı be Devlet Baba. Zaten pişman olduğunu bilmesem bunları yazmadım, söylemezdim. Sen kucaklardın be Devlet Baba. Sen merhamet ederdin. Sen pişman olanları bağrına basardın. Sen affederdin. Allah bile affederken, sen nasıl affetmezdin ki zaten? Sen yaşatırdın ki, yaşayasın. Bugün çok acılar düştü ocaklara be Devlet Baba? Affedeydin ama takip edeydin olmaz mıydı? Ya da farklı bir ceza vereydin. İyi bir tahkik, tetkik ile lanet olasıca şeytanın kanlı, kirli, karanlık tezgâhına bilfiil müdahil ve müzahir olanları seçerek, gerçekten pişman olanları ayırabilseydin keşke. Mehmet’ime kurşun sıkanlarla aynı yatakta yatanlara bu milletin meclisinde başkanlık görevi veren ve ona benim alın terimi milyarlarca lira olarak sunan sen, lanet olasıca şeytana inanan ama bin pişman olan evlatlarını affedebilirdin be Devlet Baba. Senin çok düşmanların vardı bu topraklar üzerinde dolaşan, it gibi havlayan. Onlar senin topraklarının en güzide yerlerinde keyif çatıp, votkalarını yudumlarlarken, sana güvenen, affına sığınan gariban evlatlarını bağrına basamaz mıydın be Devlet Baba? Sana şeytana bilinçli, şuurlu, farkında olarak kulluk yapanları affet demiyorum ki, sana halkına kurşun kusanları ve onlara müzahir olanları affet demiyorum ki, sana lanet olasıca kalkışmadan bizatihi haberdar olanları ve kalkışmaya müdahil olanları affet demiyorum ki. Ah be Devlet Baba! Vicdan nerede kaldı? Merhamet nerede kaldı? Adalet nerede kaldı? Senin ruhun İslam’dı be Devlet Baba. Sen asırlık bir çınarın varisiydin. Senin tören vardı be Devlet Baba. Bir kez babalık yapaydın olmaz mıydı be Devlet Baba? İkincisinde affetmezdin ve kimsenin de söyleyecek sözü olmazdı. Ki zaten affedeceklerinde hiçbir şey yapamayacak olanlardı be Devlet Baba.

Tarih: 02.09.2016 Okunma: 763

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?