YAZSAM DİYORUM
Yazsam diyorum… Yatmasam
uyumasam hiç, yemesem içmesem mesela, gitmesem gelmesem, hiçbir yaşamsal
gereksinimim olmasa diyorum… Uzaklara dalıp gitmeden, kendine çağırmadan beni
uzaklar, uzaklara gitmeden… Kalkmasam klavyenin başından hiç, yazsam diyorum…
Mütemadiyen, fasılasız… Bendeki ben düzelinceye değin, insanlığa ulaşıncaya
değin… İnsan, düzelinceye değin, düzeltebilecek duruma gelinceye değin, adalet
ikame oluncaya değin… İnsan, ahlaka dönünceye değin, dünyaya barış egemen
oluncaya değin… İnsan, insan oluncaya değin mesela… Yazsam diyorum… İnsan,
hürriyetin ne demek olduğunu kavrayıncaya değin… İnsan, aklına inanıp, güvenip,
soruncaya, sorgulayıncaya değin… Bir katkım olacaksa dünyanın düzelmesine,
düzeltinceye değin dünyayı, dünya beni yutmadan, bozmadan… Yazsam diyorum…
İnsan, insana saygı duymayı ve insanı sevmeyi öğreninceye değin… Kimsenin
benden olması gerekmez ve böyle bir gereksinime ihtiyacı olmadan var olabilir
bilincine erişinceye değin insan… Şiir okumayı, türkü dinlemeyi, acısını ucuza
satmamayı, sevince kolay eriştiğini sanmamayı öğreninceye değin insan… Yazsam
diyorum… İnsanın, insana yaşamı haram etmeyecek duruma gelmesine değin… İnsan,
tabiatı, hayatı, yaratılışı, yaratıcıyı, varlığın tecessümlerini ve önce
kendini okumasını öğreninceye değin… Yazsam diyorum… İnsan, insana
güvenebilecek duruma gelinceye ve insan, güvenilebilecek düzeye erişinceye
değin… İnsan, namuslu ve şerefli olmanın, namuslu ve şerefli olana saygı
duymanın nasıl olacağını ve ne demek olduğunu idrak edinceye değin… Okuyuncaya,
oku demenin en demek olduğunu anlayıncaya değin… Dalkavukla, haysiyetli olanın
tefrikini yapabilecek bilince erişinceye değin… Hayının, çıyanın, fesatçısının,
fırsatçının celladı oluncaya değin insan… Çalışmanın kutsallığına, çalışanın
kutsalı eylemselleştirdiğine inanıncaya ve kutsalın karşısında eğilinceye
değin… Yazsam diyorum… Kulun, kula kulluğu sona erinceye değin… Kula kulluğun
bittiği yerde, paraya kulluğun başlamayacağının garantisini duyumsayıncaya
değin… Yazsam diyorum…
MÜSLÜMAN'IN ASIL GÖREVİ
Şu fani dünyada Müslüman'ım
diyenin tek bir görevi vardır: adaleti ikame etmektir. Mustazafları,
müstekbirlerin cenderesinden kurtarmaktır. Yani ezilenleri, sömürülenleri,
zaafa uğratılmışları, kanları, yaşları ve terleri emilenleri kurtarmaktır.
Yeryüzünü, adalet yurdu yapmaktır. Müslüman, Küresel Şeytani Siyonist Haçlı
Emperyalizmine karşı samimi, namuslu, dürüst ve amansızca kavga vermiyorsa,
kağıt üzerinde Müslüman'dır. Müslüman, adil değilse onun Müslümanlığı
hikayedir. İmanı şüphelidir. Ya da hakikaten iman sahibi midir? İnsanlık
Önderleri olan Peygamber'ler hayatları boyunca bunun için kavga etmişlerdir.
Yiyecek ekmeğin var mı? Daha çok kazanma derdin olamaz. Bir evin var mı?
İkincisini alma derdin olamaz. Bir araban var mı? İkincisinin sevdasına
düşemezsin. Senin tek derdin olmalıdır; zulme, sömürüye karşı mücadele etmek,
adaveti yok edip uhuvveti perçinlemek, kazandığını paylaşmak ve paylaşım esası
üzerine ekonomik sistem kurmak. Bireysel zenginleşme ve güçlenme sevdası, toplumsal
zenginleşme ve güçlenme sevdasına dönüşmezse, mezellet ve meskenet içinde
yaşamaya mahkûmsunuz demektir. Müslüman akılcıdır, vicdanlıdır, merhametlidir,
yüreğinin sesini dinler, adil olur, ahlaki disiplinle hareket eder. Kardeşiyle
kavgaya tutuşamaz, biteviye düşmanlarla kavga içindedir. Müslüman asla lakayt
olamaz. Müslüman asla dünya bataklığında debelenemez. Sonsuz hassas ve duyarlı
olur.
İSLAM NEDİR VE İSLAM’A DÜŞMANLIĞIN ARKA PLANINDA NE
VARDIR?
Bu topraklar, insanlığın
beşiğidir. Medeniyetlerin havuzudur. Kardeşliğin yatağıdır. Altı şehitlerle
dolu olduğu kadar, üstü kahramanlarla doludur. Nice destanlar yazılmıştır bu
topraklar üzerinde. Kaderi acıyla yoğrulmuştur bu toprakların. Bu toprağın
çocukları, acının, ıstırabın, yokluğun ve yoksulluğun çocuklarıdırlar. Bir o
kadar asil, cesur ve yüreklidirler. Merhametten, şefkatten, vicdandan,
adaletten behredardırlar. İşte bu toprakların kutsal haysiyetini müdafaa
etmenin adıdır İslam. Din, bir yaşam tarzının adıdır evet ama bir yaşam tarzı
olmaktan daha ötede, fert ve millet düzeyinde verilecek hürriyet kavgasının
temel dinamiğidir İslam. Devlet dediğimiz, millet işleyişini kontrol mevkiinde
bulunan mekanizmayı ve millet dediğimiz, mücerret bir olgu olan devleti
müşahhas hale getiren ana gövdeyi, tevhid, adalet ve hürriyet umdeleriyle
yeniden var edebilmenin, öz benliğine döndürebilmenin itici gücüdür İslam.
Şehitlerin kutsal kanlarıyla yoğrulmuş bu toprakların bağrında varolma
mücadelesi veren, kendi dünyasında yaşama tutunmaya çalışan, hem bu toprakların
asıl sahipleri hem de bu toprakların asıl sahiplerinin misafirleri için, ortak
varoluş kavgasının ve bir arada varkalma davasının yegâne sigortasıdır İslam.
Küresel şeytani siyonist batıcı işgal kuvvetlerinin, kök düşünce olarak
İngiliz-Yahudi Medeniyeti yörüngesine dâhil olanların, Yüce İslam Dinine karşı
aşırı mesabede muhalif ve düşman olmalarının mutlak nedeni budur işte. İslam’ı
bu toprakların bağrından söküp alamadıkları müddetçe, bu toprakları asla işgal
edemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Son tahlilde; Türk Milleti olarak,
mevcudiyetimizin, istiklalimizin ve istikbalimizin müşahhas olarak tehdit ve
tehlikeye maruz kaldığı zaman dilimlerine ve en son yaşadığımız batında bir
haçlı istilası hüviyetine haiz olan kalkışmaya baktığımızda bu derin hakikati
sarih ve beliğ olarak müşahede ederiz. Bu kutsal topraklar üzerinde verdiğimiz
her kurtuluş mücadelesine camisinden namaz kılanından, meyhanesinde içenine
kadar iştirak etmişlerdir. İnsanlar en zor zamanlarda toparlanıp
gitmemişlerdir, Allah Allah nidalarıyla meydanlara inmişler ve küfür
ordularını, Haçlı artıklarını durdurmuşlardır. İşte kadim Türk Milletinin
gövdesinden ve bu kutsal toprakların bağrından metazori olarak sökülüp çekilmek
istenen ruh bu ruhtur. Bu ruhun tam, öz ve net adı; İslam’dır. Bu ruh gittiği
zaman, Türk Milletinin, içi boş odun kütüğünden hiçbir farkı kalmayacaktır.
Böyle zelil bir hale düşen Türk Milletinin evlatları da, çok kolay ve ucuz
şekilde yakılacak, kül olup savrulup gidecektir. İnsanoğlu, insan olmaklığı
hasebiyle illaki akıl sahibidir, akıl sahibi olması hasebiyle illaki düşünür,
düşünmesi hasebiyle illaki bir düşünceye sahiptir, bir düşünceye sahip olması
hasebiyle illaki sistemleşmiş bir düşüncenin müntesibidir. Ve kendisini bir
kulvarda konumlandırır, konumlandırdığı kulvara göre de tanımlar. Hangi
düşünceye intisap ederse etsin, tanımlaması ne şekilde olursa olsun, yerli
olduğunun yani bu vatanın öz be öz evladı olduğunun farkında, idrakinde ve
bilincinde olan her bir vatan evladının, Yüce İslam Dinini bir kez daha tetkik,
tahkik ve tahlil etmesi, İslam’ı kutsal haysiyetini muhafaza etmede bir koruma
silahı, insanlığın varoluş kavgasında nöbet tutma direnci, vatan, adalet ve
hürriyet supabı, insan olarak varolmanın, varkalmanın, insanca yaşamakta
direnmenin garantisi ve sigortası babında yeniden ve yeniden okuması, anlaması,
kavraması iktiza ediyor.