Başka Türkiye yok…

Hüseyin ŞİNASİ - 11.09.2016

 


 

Bugün 1 Eylül 2016. 15-16 Temmuzda milletçe yaşadığımız trajedinin üzerinden 45 gün geçmiş. Kanlı isyan ve işgal girişimin hemen ertesi gün sosyal paylaşım sitelerinde bu konuyu yazmak istediğimizi, ancak olup bitenlerin biraz daha netleşmesini beklediğimizi ifade etmiştik.

Gerçekten 15-16 Temmuz ülkemiz ve milletimiz için tarihi bir dönüm noktası oldu. Milli iradenin tutsak edilmeye, ülkenin küresel güç odakları ve onların yerli işbirlikçileri tarafından işgal edilmek istendiği çok sıcak ve uzun bir gece yaşadık. Türk Milletinin milli iradeye bağlılığı,  iktidarın dirayeti ve güvenlik güçlerinin etkili mücadelesiyle korkunç bir uçurumun kenarından döndük. Aradan geçen zaman içinde tehlikenin henüz geçmediği, içeriden ve dışarıdan hainlerin, nifak tohumları ekmeye, kalleş tuzaklar kurmaya devam ettiği anlaşılabiliyor.

15-16 Temmuzda yaşadığımız isyan ve kalkışma girişiminden sonra ülkemizde, uzun yıllardır devam eden terör olayları daha geniş bir alana yayılabilir, etnik temelli bir Kürt-Türk çatışması veya mezhep eksenli bir Alevi – Sünni kalkışması denenebilir. İçinde bankaların, küresel finans piyasalarının yer alacağı ekonomik bir bunalım çıkarabilirler. Belki de asker ve polis gücüne dayalı yeni bir darbe senaryosu uygulamaya konulabilir. Bu bakımdan hepimiz dikkatli ve uyanık olmamız gerekiyor.

 12 Eylül askeri darbesi sırasında Ankara’da bir kamu kuruluşunda memur olarak görev yapıyorduk. Askeri darbelerin ülkemiz ve milletimiz için ne kadar tehlikeli ve kötü sonuçlar doğurduğuna şahit olduk. Daha sonra gerçekleşen 28 Şubat müdahalesi ve diğer demokrasi dışı girişim ve kalkışmaları hep birlikte yaşadık. Belki bu olaylarda sivil vatandaşlardan kimsenin burnu bile kanamamıştı. Fakat yüzbinlerce insanın haksız, hukuksuz şekilde tutuklandığı, görevden alındığı, adaletsiz yargılamalar yaşandığı bir dönem olmuş, toplum çok derin acılar ve hayal kırıklıkları yaşamıştı. Senelerce hapiste yattığı, hücre cezası çektiği halde bir gün bile ceza almadan serbest bırakılan o kadar çok darbe mağduru insanla karşılaştık. Onların yaşadığı trajediyi anlatmaya kelimeler yetmez. 

Ancak bu son hain kalkışma ve isyan girişimi diğerlerinden çok daha acı ve derin yaralar bıraktı. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti veya yaralandı. Demokrasi için, millet için vatan için, bayrak için sokağa çıkan halkın üzerine tanklar sürüldü, silahlar doğrultuldu, ateş edildi. Savaş uçaklarıyla TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı, bombalandı. Asker ve polis arasında çok kanlı çarpışmalar yaşandı. Bir milletin ordusu nasıl olup da kendi silah arkadaşlarına, polisine, vatandaşına bu kötülüğü yapabiliyor. İşte asıl anlam veremediğimiz mesele bu. Eğer yaşadığımız bunca acı tecrübeye rağmen içimizde hala darbelerden, askeri kalkışmalardan medet umanlar varsa ki böyleleri varmış. Nasıl bir sonuç ile karşılaşacaklarının cevabını çok net bir şekilde anlamış olmaları gerekir. Şu son yaşadıklarımızdan sonra bir kere daha görülmüştür ki  Türk Milleti darbe istemiyor. 

 Aradan geçen süre içinde çok önemli sayılacak gelişmelere şahit olduk. Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi. Çıkarılan KHK ile 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine katıldıkları veya destek oldukları iddialarıyla binlerce kamu görevlisi açığa alındı. Her kesimden yüzlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı, görevden uzaklaştırıldı veya meslekten ihraç edildi.

Suçluluğu hâkim kararı ile belirlenmemiş olan hiç kimseyi suçlayamayız. Gözaltına alınmak, tutuklanmak, meslekten çıkarılmak, mahkemeye çıkarılmak suçlu olmak anlamına gelmez.    İşin bu noktasında mahkemelere ve hâkimlere büyük bir sorumluluklar düşüyor. Mahkemeler ve yargıçlar verecekleri kararlar ile ya toplum vicdanını derinden yaralayacak veya derin bir nefes almamızı “işte adalet bu” dememizi sağlayacaklardır.  

Milli birlik ve beraberliğin, ülke ve millet bütünlüğünün, bayrak ve vatan sevgisinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha acı tecrübeyle yaşayarak öğrenmiş olduk. Geçmişten günümüze gerek yazılarımızda, gerekse öğretmenlik hayatımızda, hep bu değerleri öne çıkarmaya, savunmaya çalıştık. Mutluyuz.

Ülkemizin, milletimizin kıymetini bilelim.

Evet, başka Türkiye yok.

 

       

 

Tarih: 11.09.2016 Okunma: 778

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?