İlk evvelde, sarih ve beliğ
olarak izah ve izhar edelim ki, durum tüm tafsilatıyla ve sarahatiyle
anlaşılsın, idrak edilsin inşaAllah. Hitabım; milletin üzerine hayasızca kan
kusan, alçak, pespaye, müptezel, kanı bozuk, ruhları şeytana tapulu namussuz ve
şerefsizlere; bu namus ve şeref yoksunlarını farkında ve idrakinde olarak,
bilerek ve isteyerek finanse eden haysiyet yoksunu kompradorlara; bu namus ve
şeref yoksunlarına farkında ve idrakinde olarak, bilerek ve isteyerek kalem
boyutuyla müzahir olan aydın kisveli, dilleri kirli kahpe şarlatanlara; bugüne
kadar bu namus ve şeref yoksunlarını aldatmış ama şimdi günah çıkarmak için
ekran ekran dolaşan haysiyetsiz mürailere; bu namus ve şeref yoksunlarına farkında ve
idrakinde olarak, bilerek ve isteyerek müzahir olan dalkavuk ve düzenbaz,
menfaatçi ve rant meftunu politikacılara değildir.
Hitabım; münhasıran ibadet
boyutunda kalan, melun darbe teşebbüsünden kesinlikle ve kesinlikle bihaber
olan, melun darbecilerle iletişimi, ilişkisi kesinlikle ve kesinlikle
bulunmayan, hiçbir gücü ve sermayesi olmayan, münhasıran rızkının peşinde
koşan, önünde memurluğundan başka hiçbir rızık kapısı bulunmayan, olan biten karşısında şoka girmiş, hepimizin
hayat içinde hemhal olabilme imkânı bulabildiğimiz sizin gibi, benim gibi
mazbut ve masum insanlaradır. Çünkü tezahür eden ve bizatihi müşahede ettiğimiz
resme göre kaybedenler bu insanlardır. Ki maalesef hayatta hep böyle
olmaktadır. Zayıflar takılıp kalırlar örümcek ağları gibi olan kanunlara ama
güçlüler o ağları parçalayarak yine sessizce hayatın kıyısından geçip giderler
ve gülerler geçerlerken güçsüzlere. Çünkü güçsüzler harcanmak içindirler.
Güçsüzler omuzlarına basılarak yükselmek içindirler. Güçsüzler, birilerine mülk
ve güç kazandırmak içindirler. Güçsüzler, güçlülerin pazarlık masasında koz
olarak kullandıkları yığındırlar. Bu dünyada güçsüzlere, gülmek yasaktır. Keyif
kodamanlar içindir. Konfor kodamanlar içindir. Deniz, kum, güneş kodamanlar
içindir. Yat, kat, villa, görülmemiş saltanat, o biçim hayat kodamanlar
içindir.
İşe böyle kardeşlerim! Sizin dünyanızda ki kodamanlarında sair
kodamanlardan zerre farkları yoktur. Onlarda sizleri ezerek, çiğneyerek,
aldatarak büyüdüler, yükseldiler ve yaptıkları alçaklıkla yine size zarar
verdiler ve kendileri kayıp gittiler. Şeytan aldatırken güler ama siz hep
ağlamaktasınızdır, fakat farkında değilsinizdir, çünkü büyülenmişsinizdir,
cezbeye tutulmuşsunuzdur. Şeytanın ebedi dostluğu olmaz, siz darağacına
giderken onun aklında olmazsınız. Gözleriniz örtülmüş, kulaklarınız kapatılmış,
aklınız tutulmuş, kalbiniz hissizleşmiştir, vicdanınız öldürülmüştür. Geçelim!
Kardeşlerim! Bendeniz,
Kur’an’ı tertil, tedebbür, taakkul ile okuma, anlama, kavrama derdinde olmuş,
sonra Ali Şeriati’yi, Nurettin Topçu’yu, Cemil Meriç’i hatmetmiş ve bu düzlemde
bir vicdan oluşturmuş kardeşiniz olarak sesleniyorum sizlere. Yani art niyet
yok. Kapalı yüz yok. Safi vicdan ve akıl var. Bu yüzden asla yanlış
anlamamanızı istirham ediyorum. Haddimi aşıp sizleri gücendirmek değildir
derdim, bunu bilmenizi ve beni anlamanızı istirham ederim. Zira bir kalbi
bilerek, isteyerek gücendirmekten Allah’a sığınırım. Çokbilmişlik gibi adice ve
basitçe bir duyguyla da hareket ediyor değilim. Size hitap eden vicdanımdır.
Sizlere mutlak saf duygularımla hitap ediyorum. Hepimiz biriz. Âdem ve
Havva’nın çocuklarıyız. Aynı yer döşeği, gök yorganı altındayız. Ben sizler
gibi, sizlerde benim gibi fani dünyada dolaşan, rızık peşinde koşan, bazen
acılarla düşen, bazen sevinçlerle coşan insanlarız. Ama şu da bir hakikattir
ki, görünmeyenin ardında öylece duran ve durduğu yerden hiç kaybolmayan bir
gizli gerçek vardır. İnsan bazen akıl tutulması yaşar ve saklı gerçeği ihsas
edemez. Ki bir de hakikatler vardır kimsenin kıyamayacağı, o hakikatlere
aldırılmadığı zaman, aldırılmayan hakikatlerin kendisini aldırmayana kıyacağı.
Başından masumane duygu ve düşüncelerle bir yola çıkmış olabilirsiniz. Ki
sonsuz doğal bir şeydir ve insan hakkıdır bu. Kimsenin bir yaptırım yapmaya da
hakkı yoktur bu durum muvacehesinde. İnsan, birine inanır, inandıkça bağlanır,
bağlandıkça daha fazla inanır. Ta ki bu tapınca dönüşebilir ve insanı müşrik
kılabilir. Din mevzuunda daha derindir bu inanma ve bağlanma durumu. Sizlerde
ta başında din diyerek meydanda tezahür eden, büyük şeytanın müzaheretiyle
kendini bir yerde konumlandırmış, yalancı, düzenbaz, hakikatte şeytan zevahirde
şeyh görünen bir deliye, sapığa bağlanmışsınız. Ki insanız, nefis sahibiyiz,
cahiliz, nankörüz ve elbet böyle bir yapıdan böyle bir sapık tapınç tevlit
edebilir. Onun konuşmalarından etkilenmişsiniz. Kitaplarını okumuş, videolarını
izlemişsiniz. Hitapları kalbinizden vurmuş sizi. Çünkü din, dokunur insana.
İnsan dindir, dinde insan çünkü. O da bunu ganimet bilmiş, fırsata döndürmüş.
Sizleri kalbinizden vurmuş, aldatmış, kendisine bağlamış. Ki, böyle şeyler
haddizatında insana uzak şeyler değildir. Bu deliye, bu sapığa uyarak sizlerde
nefsinize yenik düşmüş ve suç irtikâp etmiş olabilirsiniz. Keşke olmasaydı ama
olmuş. En basitinden, Allah’a, Önder’e, Kur’an’a tabi olarak kul hakkına
girilmeyebilirdi. Size girin deseler bile girmemeniz icap ederdi. Çünkü
birilerinin yiyeceği ekmeği yemek, bir ömür haramla yaşamaktır. Ve daha nice
suçlar irtikâp edilmiş. Ve olan olmuş artık. Tabi aklını, kalbini dinlemeyen
insanlar içindir bu durum. Keşke aklımızı ve kalbimizi dinleseydik.
Artık hakikatleri gördünüz
kardeşlerim! Ki yalanlanabilecek şeyler değildir gördükleriniz. Ki haddizatında
Kur’an penceresinden baksaydınız, çok önceden görebilirdiniz ama yukarıda da
izah ettiğimiz gibi bunun önüne en başından geçilmişti zira. Artık uyandınız
kardeşlerim! Bir daha geriye dönüp bakmayın. İleriye daima ileriye bakın. Cesur
olun. Aklınızı kullanmaktan imtina etmeyin. Duygularınızı ucuza satmayın.
Acılarınızdan, sevinçlerinizden kolay vazgeçmeyin. Sorun, sorgulayın bundan
böyle. Kul hakkı dendiği zaman titreyin. Şeytanlara inanmayın, bağlanmayın.
Sizin bir İlahınız var, bir Önderiniz var, bir Kur’an’ınız var. Kur’an ile
kendinizi ve hayatınızı yeniden kurun. Bunlardan başka hiçbir şeye ihtiyacınız
yok sizin. Devletinize asi olmayın. Vatanınıza ihanet edenlerin yanında
durmayın. Milletinize kan kusanlara kin kusun. Yüzlerine tükürün o itlerin.
Sizi aldatan Gülen şeytanı asla affetmeyin ve kalbinizden söküp atın o deliyi,
sapığı. Onun hiçbir sözünü dinlemeyin, hiçbir sözüne itibar etmeyin. Onunla tüm
bağlarınızı tamamen kesin. Dininizi yeniden talim etmeye başlayın. Bugüne kadar
öğrendiğiniz her şeyi silin atın hafızanızdan. Çünkü yalandı ne öğretildiyse. Gülen
şeytanı yalanlamaya değmez, bunun için efor sarf etmeye değmez, çünkü o yalanın
ta kendisidir zira. Hatta yılanın ta kendisidir. Kur’an’ı tertil, tedebbür,
taakkul ile okuyun, işte o zaman hakikatler size tebessüm edecektir, sizi
uyandıracaktır, sizi özgürleştirecektir. Müsterih olun, devlet vicdanı sizi
anlayacak ve affedecektir inşaAllah.