KANLI EMPERYALİZMİN GÜLER YÜZÜ OLMA VAZİFESİNİ DERUHTE ETMİŞ GÜLEN ŞEYTANA ALDANMIŞ KARDEŞLERİME!...

Özgür DENİZ - 21.09.2016

İlk evvelde, sarih ve beliğ olarak izah ve izhar edelim ki, durum tüm tafsilatıyla ve sarahatiyle anlaşılsın, idrak edilsin inşaAllah. Hitabım; milletin üzerine hayasızca kan kusan, alçak, pespaye, müptezel, kanı bozuk, ruhları şeytana tapulu namussuz ve şerefsizlere; bu namus ve şeref yoksunlarını farkında ve idrakinde olarak, bilerek ve isteyerek finanse eden haysiyet yoksunu kompradorlara; bu namus ve şeref yoksunlarına farkında ve idrakinde olarak, bilerek ve isteyerek kalem boyutuyla müzahir olan aydın kisveli, dilleri kirli kahpe şarlatanlara; bugüne kadar bu namus ve şeref yoksunlarını aldatmış ama şimdi günah çıkarmak için ekran ekran dolaşan haysiyetsiz mürailere;  bu namus ve şeref yoksunlarına farkında ve idrakinde olarak, bilerek ve isteyerek müzahir olan dalkavuk ve düzenbaz, menfaatçi ve rant meftunu politikacılara değildir.

 

Hitabım; münhasıran ibadet boyutunda kalan, melun darbe teşebbüsünden kesinlikle ve kesinlikle bihaber olan, melun darbecilerle iletişimi, ilişkisi kesinlikle ve kesinlikle bulunmayan, hiçbir gücü ve sermayesi olmayan, münhasıran rızkının peşinde koşan, önünde memurluğundan başka hiçbir rızık kapısı bulunmayan,  olan biten karşısında şoka girmiş, hepimizin hayat içinde hemhal olabilme imkânı bulabildiğimiz sizin gibi, benim gibi mazbut ve masum insanlaradır. Çünkü tezahür eden ve bizatihi müşahede ettiğimiz resme göre kaybedenler bu insanlardır. Ki maalesef hayatta hep böyle olmaktadır. Zayıflar takılıp kalırlar örümcek ağları gibi olan kanunlara ama güçlüler o ağları parçalayarak yine sessizce hayatın kıyısından geçip giderler ve gülerler geçerlerken güçsüzlere. Çünkü güçsüzler harcanmak içindirler. Güçsüzler omuzlarına basılarak yükselmek içindirler. Güçsüzler, birilerine mülk ve güç kazandırmak içindirler. Güçsüzler, güçlülerin pazarlık masasında koz olarak kullandıkları yığındırlar. Bu dünyada güçsüzlere, gülmek yasaktır. Keyif kodamanlar içindir. Konfor kodamanlar içindir. Deniz, kum, güneş kodamanlar içindir. Yat, kat, villa, görülmemiş saltanat, o biçim hayat kodamanlar içindir.

 

İşe böyle kardeşlerim!  Sizin dünyanızda ki kodamanlarında sair kodamanlardan zerre farkları yoktur. Onlarda sizleri ezerek, çiğneyerek, aldatarak büyüdüler, yükseldiler ve yaptıkları alçaklıkla yine size zarar verdiler ve kendileri kayıp gittiler. Şeytan aldatırken güler ama siz hep ağlamaktasınızdır, fakat farkında değilsinizdir, çünkü büyülenmişsinizdir, cezbeye tutulmuşsunuzdur. Şeytanın ebedi dostluğu olmaz, siz darağacına giderken onun aklında olmazsınız. Gözleriniz örtülmüş, kulaklarınız kapatılmış, aklınız tutulmuş, kalbiniz hissizleşmiştir, vicdanınız öldürülmüştür. Geçelim!

 

Kardeşlerim! Bendeniz, Kur’an’ı tertil, tedebbür, taakkul ile okuma, anlama, kavrama derdinde olmuş, sonra Ali Şeriati’yi, Nurettin Topçu’yu, Cemil Meriç’i hatmetmiş ve bu düzlemde bir vicdan oluşturmuş kardeşiniz olarak sesleniyorum sizlere. Yani art niyet yok. Kapalı yüz yok. Safi vicdan ve akıl var. Bu yüzden asla yanlış anlamamanızı istirham ediyorum. Haddimi aşıp sizleri gücendirmek değildir derdim, bunu bilmenizi ve beni anlamanızı istirham ederim. Zira bir kalbi bilerek, isteyerek gücendirmekten Allah’a sığınırım. Çokbilmişlik gibi adice ve basitçe bir duyguyla da hareket ediyor değilim. Size hitap eden vicdanımdır. Sizlere mutlak saf duygularımla hitap ediyorum. Hepimiz biriz. Âdem ve Havva’nın çocuklarıyız. Aynı yer döşeği, gök yorganı altındayız. Ben sizler gibi, sizlerde benim gibi fani dünyada dolaşan, rızık peşinde koşan, bazen acılarla düşen, bazen sevinçlerle coşan insanlarız. Ama şu da bir hakikattir ki, görünmeyenin ardında öylece duran ve durduğu yerden hiç kaybolmayan bir gizli gerçek vardır. İnsan bazen akıl tutulması yaşar ve saklı gerçeği ihsas edemez. Ki bir de hakikatler vardır kimsenin kıyamayacağı, o hakikatlere aldırılmadığı zaman, aldırılmayan hakikatlerin kendisini aldırmayana kıyacağı. Başından masumane duygu ve düşüncelerle bir yola çıkmış olabilirsiniz. Ki sonsuz doğal bir şeydir ve insan hakkıdır bu. Kimsenin bir yaptırım yapmaya da hakkı yoktur bu durum muvacehesinde. İnsan, birine inanır, inandıkça bağlanır, bağlandıkça daha fazla inanır. Ta ki bu tapınca dönüşebilir ve insanı müşrik kılabilir. Din mevzuunda daha derindir bu inanma ve bağlanma durumu. Sizlerde ta başında din diyerek meydanda tezahür eden, büyük şeytanın müzaheretiyle kendini bir yerde konumlandırmış, yalancı, düzenbaz, hakikatte şeytan zevahirde şeyh görünen bir deliye, sapığa bağlanmışsınız. Ki insanız, nefis sahibiyiz, cahiliz, nankörüz ve elbet böyle bir yapıdan böyle bir sapık tapınç tevlit edebilir. Onun konuşmalarından etkilenmişsiniz. Kitaplarını okumuş, videolarını izlemişsiniz. Hitapları kalbinizden vurmuş sizi. Çünkü din, dokunur insana. İnsan dindir, dinde insan çünkü. O da bunu ganimet bilmiş, fırsata döndürmüş. Sizleri kalbinizden vurmuş, aldatmış, kendisine bağlamış. Ki, böyle şeyler haddizatında insana uzak şeyler değildir. Bu deliye, bu sapığa uyarak sizlerde nefsinize yenik düşmüş ve suç irtikâp etmiş olabilirsiniz. Keşke olmasaydı ama olmuş. En basitinden, Allah’a, Önder’e, Kur’an’a tabi olarak kul hakkına girilmeyebilirdi. Size girin deseler bile girmemeniz icap ederdi. Çünkü birilerinin yiyeceği ekmeği yemek, bir ömür haramla yaşamaktır. Ve daha nice suçlar irtikâp edilmiş. Ve olan olmuş artık. Tabi aklını, kalbini dinlemeyen insanlar içindir bu durum. Keşke aklımızı ve kalbimizi dinleseydik.

 

Artık hakikatleri gördünüz kardeşlerim! Ki yalanlanabilecek şeyler değildir gördükleriniz. Ki haddizatında Kur’an penceresinden baksaydınız, çok önceden görebilirdiniz ama yukarıda da izah ettiğimiz gibi bunun önüne en başından geçilmişti zira. Artık uyandınız kardeşlerim! Bir daha geriye dönüp bakmayın. İleriye daima ileriye bakın. Cesur olun. Aklınızı kullanmaktan imtina etmeyin. Duygularınızı ucuza satmayın. Acılarınızdan, sevinçlerinizden kolay vazgeçmeyin. Sorun, sorgulayın bundan böyle. Kul hakkı dendiği zaman titreyin. Şeytanlara inanmayın, bağlanmayın. Sizin bir İlahınız var, bir Önderiniz var, bir Kur’an’ınız var. Kur’an ile kendinizi ve hayatınızı yeniden kurun. Bunlardan başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok sizin. Devletinize asi olmayın. Vatanınıza ihanet edenlerin yanında durmayın. Milletinize kan kusanlara kin kusun. Yüzlerine tükürün o itlerin. Sizi aldatan Gülen şeytanı asla affetmeyin ve kalbinizden söküp atın o deliyi, sapığı. Onun hiçbir sözünü dinlemeyin, hiçbir sözüne itibar etmeyin. Onunla tüm bağlarınızı tamamen kesin. Dininizi yeniden talim etmeye başlayın. Bugüne kadar öğrendiğiniz her şeyi silin atın hafızanızdan. Çünkü yalandı ne öğretildiyse. Gülen şeytanı yalanlamaya değmez, bunun için efor sarf etmeye değmez, çünkü o yalanın ta kendisidir zira. Hatta yılanın ta kendisidir. Kur’an’ı tertil, tedebbür, taakkul ile okuyun, işte o zaman hakikatler size tebessüm edecektir, sizi uyandıracaktır, sizi özgürleştirecektir. Müsterih olun, devlet vicdanı sizi anlayacak ve affedecektir inşaAllah. 

Tarih: 21.09.2016 Okunma: 720

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?