Her konuda kendi çıkarını ön planda tutana, “Nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyorsun!”diye bir çırpıda ağızdan çıkıverir... Tabi, karşı taraf biraz alınsa da, hak ettiği için, pek ağzını açamaz. Zaten, bu tip kişiler, yutkunmasını iyi öğrenmişlerdir. İşine gelen sorulara cevap verirler.
Nalını, şimdiki gençlik bilmez. Plastik terlikler çok yaygın olmadığı dönemde, ayağın bastığı yer, ahşaptan, üstü ise, deri veya kalın kumaştan yapılmış terlik şeklidir. Genelde, camilerde, abdest almak için kullanılırdı. Şimdi, pratikte pek kullanılmıyor. Eski nalıncılar da, tarih oldular!..Nalıncı, ağacı keserle yontarken, çıkan yongalar, hiç etrafa sıçramadan, hep nalıncının kucağına geldiği için, nalıncı keseri gibi… deyimi buradan anlam kazanmıştır.
Hepimizin çevresinde, elinde nalıncı keseri bulunan, birçok kişi veya kişiler mevcuttur. Bunlarla yolunuz bir şekilde kesişirse, çok dikkatli olmak zorundasınız. Sizi hiçbir zaman düşünmezler, bunların çıkarları hep ön plandadır. Eğer, çıkarlarını maksimize edemezlerse, ne yapıp edip, o işi sonlandırırlar. Siz de verdiğiniz emek, kaybettiğiniz zamanla ortada kalıverirsiniz. Bu kişi/kişilerin davranışlarından, elinde nalıncı keseri olduğunu sezinlediğiniz anda, daha fazla kaybetmeden, ortadan kaybolmak, bence, en doğru çözüm şekli olduğunu düşünüyorum. Ne dersiniz , denemeye değmez mi?..
Elinden nalıncı keserini düşürmeyenler, çıkarı için, her şeyi kullanmaktan çekinmezler. Hatta en kutsal değerleri bile, çıkarları için kullanmaktan imtina etmezler. Çıkarlarına ters giden kişi veya kişilere, çamur atmayı, değersizleştirmeyi, yola getirmek için bel altı vuruşları bile yapmaktan kaçınmazlar. Her şeyin başında, menfaatleri ön planda olduğu için, bu tipler, siyasi partilerin içinde, özellikle iktidara yakın partilere sızarak, devletin gücünü de arkalarına almayı, kendilerine görev sayarlar. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemezler.
Emperyalist ülkeler de, hep nalıncı keseri gibi kendilerine yontarlar. Küçük ve güçsüz ülkeler ise, onların her isteğine boyun eğdiği sürece, sorun çıkmaz. Bir gün, çıkarlarınız ters düşerse, yıllarca, “Baş üstüne, Emredersiniz!” deyip, gereğini yaptıklarınızın hepsi boşa çıkar ve dostluğunuz bir anda biter ve kesilen faturayı ödersiniz.!...
Hiç bankalardan kredi aldınız mı? En azından kredi kartı almışsınızdır. Bankaların elinde de, hep nalıncı keseri vardır. Önünüze, kargacık burgacık, ancak büyüteçle okuyabileceğiniz sözleşmeyi koyuverirler. İmza atacağınız yerleri, nokta ile işaretlemişlerdir. Zaten okumaya hiç fırsat vermezler. Elinize tutuşturdukları kalemle, parmakları ile işaret ederek, elliye yakın imza attırırlar. Güçlü olan onlar, itiraz hakkınız zaten yok, ancak yutkunmak sizin elinizde. Kan ter içinde, atarsınız bir yığın imzayı!..İşin tersi, para yatıracak olsanız, sadece bir imza ile, elinizdeki parayı alıverirler…
Size, gidin keserciden bir nalıncı keseri alın desem, siz o keseri kullanamazsınız. O iş, büyük maharet ister. Elinizi ayağınızı kestirirsiniz, acile bile zor yetiştirirler, sonra. Onun için, kurbanınız olmak istemem(!) Bugüne kadar, eliniz hiç keser tutmadıysa eğer, hiç tavsiye etmem. Bırakın, bu işi dedesinden, babasından, amcasından öğrenmişler yapsın... Benim tavsiyem, elinde nalıncı keseri olanların, yanından bile geçmeyin, keserin çıkardığı yonga(Küçük odun paçası) gözünüze falan kaçar da; bu seferde gözden olursunuz, uzak durun, uzak. Tanımayın o kesercileri, “Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü!”
Hilmi ÇAKIR
14.10.2016