SESSİZ SİTEM...

Özgür DENİZ - 18.10.2016

Ah be ah! Söylesek hükümsüz, sussak gönül asi. Oysa gönlümüz dipsiz bir kuyu, içi dert dolu. Bir yerde boğazında düğümlenip kalıyor sözcükler. İçin acıyor. Beynin zonkluyor. Ne yediğinin ne de içtiğinin tadı tuzu kalmıyor. Çekip gideyim diyorsun, tamahkâr olanlara kalsın her şey diyorsun. Olmuyor, yapamıyorsun. Her şey barış dolu, huzur dolu, sevgi dolu, kardeşlik dolu güzel bir dünya için oysa. Konuşmazsak, dinlemezsek, bilmezsek, düşünmezsek, anlamazsak, hissetmezsek niye varız bu dünyada?  Bildiklerimizi eylemezsek niye biliriz? Bilmeden eylersek tuzağa düşeriz. Biz bizi yerken, birileri bizi yiyor farkında bile değiliz. Derdini de anlatamıyorsun. Anlatırsan suçlanıyorsun. Böyle olduğu içinde hiçbir şey anlatamadan tükenip gidiyorsun ve gün gelip haksızlık seni buluyor. İşte o zaman hakikati haykırıyorsun ve o gün hiçbir şey yapmayacaklarını düşündüklerin; niçin daha önce söylemedin diyorlar. Oysa söylesen de söylenmemiş gibi devam edecekti hayat. Çünkü tecrübelerle sabittir bazı şeyler ve tecrübe en büyük öğretmendir. Zira sen, derdini anlatmadan, derdini anlatacağın yere anlatılmış oluyorsun. Orası da eğer hakkaniyet çerçevesinde değilde, nefsiyle hareket ediyorsa bittiğinin resmi oluyor, ne anlatsan faydasız, ne anlatsan boş kalıyor. Keşke vicdanımızla yaşasak. Keşke, başkalarınca anlatılanları, bir de kendilerinin anlatmalarına imkân tanısak ve haklarına girmeden yapılacak bir şey varsa yapsak. Tutuyorlar birine bir şey veriyorlar, inandıklarından, güvendiklerinden, sevdiklerinden veriyorlar elbette. Çünkü tanımıyorlar. Oysa öyle olmadığını ne bilsinler. Bir şey verilen, verilen şeyi, o şeyin sağladığı imkânı ve gücü, güzel şeyler için kullanacağına, gidiyor kardeşine haksızlık yapmak, ona hayatı zehir etmek, onun keyfini bozmak için kullanıyor. Oysa kardeşi ona hiçbir şey yapmıyor. İnadına sevmekten başka. Çünkü kardeşinin tek derdi var; insanlık ve insanlığın çektiği acılar ve acıların nasıl sevinçlere tedvir eyleneceği. Zira kardeşinin dünyayla uğraşacak ne takati, ne maddesi, ne zamanı ne de imkânı var. Hatta insanlarla uğraşacak kadar bile zamanı yok. Sadece gönülden bir selam vermekten başka. Çünkü onun dünyayı ele geçirme gibi bir derdi yok. Onun derdi yeryüzü zalimleriyle. Kötülük yapan kardeşe, kötülük yaptığı kardeşinin yaptığı tek şey var; kardeşim hasid olma, kompleksli olma, insanlara iyilik yap, vicdanınla hareket et, Allah’ın emrettiği gibi dosdoğru ol. Hem dinden bahsedip hem de dine mugayir hareket etme. Ki, bu yolla dinden bari soğutma. Zira bu dünya fani, muvakkat bir han. Birileri gider, birileri gelir. Haksızlık izi bırakmaya değmez bu dünyada, yiğitlik adalet izi bırakabilmektedir. Mekân değişmez, değişen insandır ve insandan o mekâna kalacak olan insanlıktır. İnsan, eğer insanlığıyla var değilse ve sayılmıyor, sevilmiyorsa, o insan boşuna yaşıyor bu dünyada. İnsan maddeyle insan olmaz, insan gönlüyle insandır. Oysa neyi paylaşamıyoruz ki? Hayır, paylaşamayacağımız ne var? Dünya herkese yeter, yeter ki sevgi olsun. Hayır, al her şey senin olsun, mutlu olacaksan. Gönlün hoş olacaksa ve biz bir yerdeysek, o yeri gönlünün hoş olması için terk edebiliriz tereddüdün olmasın. Çünkü biz bu dünyaya bir maddeye sahip olarak doğmadık. Doğduğumuzda da madde peşinden koşmadık. Sahip olduğumuz maddeyle adam olmadık. Aldığımızı da birilerini kenara atarak almadık, kanımızla, yaşımızla, terimizle aldık. Ama buna rağmen biz kenara atıldığımızda gönlün hoş olacaksa eyvallah olsun, yeter ki gönlün hoş olsun. Kin duymaya, kıskanmaya ne gerek var? Kıskançlık ve kompleks, tüm kötülüklerin anasıdır. Çünkü kıskanç ve kompleksli olan her şeye takıntı yapar ve bu, onu, kendisi bile farkında olmadan kötülük ve haksızlık yapmaya iter. Ve imanlı bir yürekte kompleks, kıskançlık olmaz. İmanlı biri, başkalarının varlığından rahatsız olmaz. İmanlı biri başka ışıklardan rahatsız olmaz. Ki, böyleyse zaten imanlı olamaz. Çünkü imanlı biri, kendinde olmayan şey başkasında varsa bundan mutluluk duyar ancak, o şeye sahip olan kişi, sahip olduğu o şeyi davası için kullanıyordur ve davası, rahatsız olan kardeşin de davasıdır, tabi bilincinde ve farkındaysa. Ah be ah! Yoruluyorsun. Acı çekmek kader oluyor bir zaman sonra. Sonra sessizce terk edip gidiyorsun. Bensiz mutlu olacaklarsa olsunlar diyorsun. Ki, biz mutsuzlar yaratmak derdinde değiliz biliyorsun. Yazık, çok yazık. Kalplere uzanmasını bilemedik bir türlü. Dünya nimetleriyle sarhoş olduk. Kendimiz unuttuk, benliğimizi unuttuk. Akletmeyi unuttuk. Sevmeyi unuttuk. Kardeşliği unuttuk. Neyi unutmadık ki? Keşke bir de hatırlamayı deneyebilseydik! Dert çok, dökecek takat yok. Allah kimseyi vicdansız yapmasın. Allah kimseyi başka söyletip, başka eyletmesin. Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan kullarından kılsın bizi. Müslümanlar kardeşlerinin dertleriyle dertlenmedikçe, ağır ağır tükenecekler bunu bilmeliler. Birileri bir hiçtir ve hiç olarak görebilirsiniz. Ama birilerine benzeyen nice birileri vardır onları yalnız bırakmayın. Yalnız kalanlar zaten kaldılar ve onlar yalnızlığı seçtiler! Siz diğerlerini yalnız bırakmayın. Allah hepimizi ıslah etsin! Âmin.

 

SÖZLER

 

Kim kime düşman? Vallahi kimse kimseye düşman değil. Sadece düşmanmış gibi. Ya da kimse bir dava uğruna kavgada değil. Halk uykuda! Kazanan vahşi ve katil emperyalizm. Eğer bir davamız varsa mutlaka bir düşmanımızda vardır ve kavga içindeyizdir. Mücadelemiz de hakikat ekseninde olacaktır. Polemik yapmamamız gerekir. Polemiklerin meydanları esir aldığı bir yerde, hakikatli kavga yoktur. Kavga ediyormuş gibi yapılıyordur. Hakikat örtülüyordur, mutlak netlikte ifşa edilmiyordur. Oysa gerçek bir kavga halkı uyandırmak için verilir. Halk uyanır ve bir taraf kazanır. Kazanan da hakikat olur, halk olur. Fakat biz dünya için savaştayız. Bu yüzden de hakikatle işimiz olmuyor. Hakikatli mücadele vermiyoruz, halkta uyanmıyor. Biz kazandığımızı zannediyoruz, fakat uzun vadede kazanan katil ve vahşi emperyalizm oluyor. Dürüst olmalıyız. Dürüst dövüşmeliyiz. Halkı uyandırmak ve gerçekten kazanmak için kavga da olmalıyız. Biz halkı uyutuyoruz ve halkın uyanık olmamasından kazanıyoruz. Kazandığımızı zannediyoruz, hakikatte kaybediyoruz. Halk, görmüyor, duymuyor, bilmiyor, anlamıyor, kavramıyor, sezmiyor, hissetmiyor. Ve biz halkın masumiyetinden, cehaletinden yararlanıyoruz. Bu çok acı! Olguları ve olayları; tertil, tedebbür, taakkul ile okumalıyız, derinlemesine tetkik, tahkik, analiz etmeliyiz, üzerinde senkronize ve analitik düşünmeliyiz.

 

ÖZGÜR DENİZ

 

Olmuyor be gözüm! İnsan bozuk.

 

ÖZGÜR DENİZ

 

Unutma her şey ölür! Geriye insan kalır.

 

ÖZGÜR DENİZ

 

Ey acının çocukları! Gücüm ve imkânım olaydı, tüm acılarınızı, acının madeni olmuş şu garip gövdeme sessizce çeker alırdım ve size yaşama sevincini bırakırdım.

 

ÖZGÜR DENİZ

 

Çocukların gülmediği bir hayat, leşten farksızdır. Tüküreyim öyle ruhsuz hayatın içine. Ben nasıl güleyim çocuk? Senin gülmediğin hayatta!

 

ÖZGÜR DENİZ

 

""Eğer yoksulsan ve ekmeğe muhtaçsan sakın zenginin kapısını çalma, çünkü gönülden vermez; git, yoksulun kapısını çal ki elindeki son ekmeği bölüp gönülden vermek nasıl olurmuş, onu gör...""

 

John Steinbeck

 

""Eğer başka birinin hayatını biraz daha yaşanır hale getirme gücünüz varsa bunu yapın. Dünyanın buna ihtiyacı var...""

 

Brigitte Nicole

 

""Nasıl yaşanırsa, öyle ölünür.""

 

Franz Kafka

 

""Zaman en iyi yargıç, sabır eşsiz bir öğretmendir.""

 

Frédéric Chopin

 

""Her mahalleye bir kasap lâzımdır, fakat o siz olmayın. Kan dökücü olmayın. Maktûl olun, kâtil olmayın. Mazlum olun, zâlim olmayın.""

 

Fethi Gemuhluoğlu

 

""Daha da vahimi, insanlarda gittikçe daha da belirginleşen kişiliksizlik. Sürüleşmek.""

 

Cahit Zarifoğlu

 

""Kur'an, Allah'ın kitabıdır. Felsefe ise, bizim onu anlayacak olan şahsiyetimizin örgüsüdür. Bizim düşünüş tarzımızdır.""

 

Nurettin Topçu

 

“"Düşünüyorum o hâlde varım değil!

Başkaldırıyorum o hâlde varım demeliyiz.

Çünkü her düşünen başkaldırmaz;

Ama her başkaldıran muhakkak düşünmüştür.”"

 

Ali Şeriati

 

""İnsanın izzeti ve hürriyeti, İslam’ın asil kaynağı olan Kur’an ve sünnettedir.""

 

Muhammed İkbal

 

""Kur’an kalplere girince değişir insan.

İnsan ki o değişirse değişir Cihan.""

 

Muhammed İkbal

 

""Ne okumak istediysem onu okudum, ve onlardan, bana okulda öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim.""

 

George Orwell

 

""Ey çoban peygamber! Çöldeki koyunları özgürleştir ki Allah'ın şehrinde insanları koyunlaştırmasınlar!""

 

Ali Şeriati

 

""Üç tutku hayatımı önemli derecede etkilemiştir: Sevgiye olan özlemim, bilgiyi araştırma merakım ve insanlığın çektiği acı ve ıstırap için duyduğum büyük merhamet.""

 

Bertrand Russell

 

""Hakikatten yana olacaksan yalnız kalmayı göze alacaksın.""

 

Dücane Cündioğlu

Tarih: 18.10.2016 Okunma: 761

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?