Kapitalizmi ne kadar kabul etmesekte kapitalistçe
yaşıyoruz. Materyalizmi ne kadar kabul etmesekte materyalistçe yaşıyoruz.
Faşizmi ne kadar kabul etmesekte faşistçe yaşıyoruz. Liberalizmi ne kadar kabul
etmesekte liberalistçe yaşıyoruz. Demokrasizmi ne kadar kabul etmesekte
demokrasistçe yaşıyoruz. İslam’ı ne kadar kabul etsekte İslam’ca yaşamıyoruz,
yaşayamıyoruz. Maalesef bizim hayatımızda ki en büyük ve derin paradoks budur.
Maateessüf bunlar kahreden hakikatlerdir. Yalansam tüm insanlık yüzüme tükürsün.
Yüreğimi her an acıya gark eden ıstırapla konuşuyorum. Laf olsun diye
konuşmuyorum. Cerbeze yapmıyorum. Yüce Rabbimin yüce emri olan emri bil maruf,
nehyi anil münker kutsal vazifem icabınca konuşuyorum. Ama kuvvetle muhtemel
yine kötüyüm. Çünkü insanlık tarihi boyunca katı ve sert hakikatleri pervasızca
haykıranlar daima kötü olmuşlar, kötülenmişlerdir. Dinimizin ve kimliğimizin
bizi kurtaracağını sanıyoruz. Servetimizin, şöhretimizin, kudretimizin bizi
kurtaracağını sanıyoruz. Ümmeti mahveden, perişan eden, naçar bırakan budur, bu
yanlış telakkidir. Hayır demeyin lütfen! Hayatlarınızı kontrol edin.
Kafalarınızı ve kalplerinizi kontrol edin. Samimiyetinizi ve niyetlerinizi
kontrol edin. Allah’ın davasına bağlılık derecenizi kontrol edin. İslam’ın
hayatlarınızda nerede olduğunu ve ne kadar yer aldığını kontrol edin. Allah
aşkına İslam’a ne kadar bağlıyız ve İslam’ı hangi derecede yaşıyoruz? Servete
ve kudrete tapıyoruz. Servet ve kudret elde ettikçe şımarıyoruz ve bunu toplum
üzerinde tahakküm kurma fırsatı olarak görüyoruz. Haklı haksız demiyoruz. Haram
helal demiyoruz. Zalim mazlum ayrımı yapmıyoruz. Her Müslüman kendi dünyasını
murakabe altına alsın ve şöyle hayatının kıyısından kendi hayatını müşahede
etsin bakalım ne görecek. Söyleyin böyle bir yaşam Müslümanca bir yaşam mıdır?
Hakikati yüreklice ifşa edebiliyor muyuz? Hakikati ifşa edene saygı duyuyor
muyuz? Komprador pezevenk olsa da saygı duyuyoruz. Yoksul pezevenklik yapıyorsa
lanetliyoruz. Şerefli ama yoksul bir Müslüman istimdatta bulunsa öteliyoruz,
şerefsiz ama komprador bir kâfir istimdatta bulunsa herkes en önde koşmaya
gayret ediyor. Yoksul haklı da olsa işini göremiyor, komprador haksız olsa da
işini anında kotarıyor. Nerede burada İslam? Ya da bu İslam hangi İslam? İşte
bu yüzden de Allah basiretimizi bağlıyor. İçimizde ki düşmanları göstermiyor
bize ve biz, bizce vuruluyoruz. Allah, benim davama sahip çıkana, tüm mevcudatı
hizmetkâr eylerim diyor. Peki, tüm mevcudat bize niçin hizmetkâr olmuyor? Niçin
bize dost görünen düşmanları ihsas edemiyoruz? Niçin problemlerimizi halledecek
çözüm yolları bulamıyoruz? Niçin ümmet arasında vahdeti tahakkuk ettiremiyoruz?
Niçin coğrafyalarımız kan revan içinde kalıyor? Niçin bir avuç şeytanı
tükürüğümüzle boğacakken, şeytanlarca boğuluyoruz? Niçin çalışana değer
vermiyoruz? Niçin namusluyu el üstünde tutmuyoruz? Niçin okuyana saygı
duymuyoruz? Niçin şerefiyle yaşayana değilde, şerefini beş paralık edene yol
veriyoruz? Değer üreteni değil, değerleri çürüteni onore ediyoruz niçin? Nerede
tevhidi düşünce, anlayış ve ideal? Nerede Muhammedi olan? Nerede vahdet için
çırpınış? Nerede kötülüklere isyan? Niçin, büyük insanlık ülküsü adına, nesil
yetiştirme, değer üretme, değerleri koruma ve yaşatma adına, ahlakıyla,
haysiyetiyle münhasıran kendi dünyasında kendi işini yapma derdinde ve
gayretinde olanı değilde, daha çok dalkavukluk yapanı, değerleri çürüteni,
nesli düşünmeyeni, münhasıran menfaatine odaklananı muhafaza ediyor ve el
üstünde tutuyoruz? Niçin, niçin, niçin? Lütfen soralım, sorgulayalım, hesaba
çekelim nefsimizi? Kimiz biz? Nereden geldik? Neredeyiz? Niçin varız? Nereye
gidiyoruz?
""İnsan için en zor olan şey, her gün insan
kalmaktır.""
Cengiz
Aytmatov
""Her şeyi yeniden tanımlamak zorundayız, insan
olmak ne demektirden başlayarak.""
Slavoj
Zızek
""İnsanı savunuyorum. Çünkü düştüğünü
gördüm.""
Albert
Camus
""Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten
korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz.""
Oğuz
Atay
""Topraktan rızkını ve mezarını al, kendisini
alma!""
Muhammed
İkbal
""Benim mirasım, kitap, yokluk ve
özgürlüktür.""
Ali
Şeriati
""Dünyada yüzlerce milliyet, dil, din, mezhep
olabilir; ama sadece iki çeşit insan var. Vicdanı olan ve
vicdanı olmayan.""
Farid
Farjad
""Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği
Allah'la barışık adamları sevdik.""
Cahit
Zarifoğlu
""Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan
değil kitapsızlıktan korkmalıyız.""
Cemil
Meriç
""Bütün düşüncenin en yüksek düşüncesi,
düşünemeyeceği bir şey bulma çabasıdır.""
Soren
Kierkegaard
""Çocuklara yalnızca okumayı öğretmek marifet
değildir. Asıl meziyet çocuklara sorgulamayı ve düşünmeyi
öğretmektir.""
George
Carlin
""Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki,
ileride koyun gibi güdülmesinler.""
Sadi
Şirazi
""Dünyada iki farklı insan türü vardır: Bilmek
isteyenler ve inanmak isteyenler.""
Friedrich
Nietzsche
""Bir etki yarattınız mı bir düşman kazandınız
demektir. Sevilmek için sıradan biri olmak gerek.""
Oscar
Wilde