İNSAN

Özgür DENİZ - 24.10.2008

Bir kul. Varlık sahnesinde yer bulmuş en akıllı canlı. Masivadan etkilenen ve masivayı etkileyen çelişki yumağı bir yaratık. Bilinmedik yaşamların sergüzeşti. Ruy-i zeminin halifesi. Hem varlıkların en alçağı hem de en şereflisi olmaya meyyal tabiatın sahibi. Kaderini kendi çizen idrak ve irade sahibi canlı. Geçmişini geleceğe taşıyan yaratık. Dünyayı idare eden aklın mümessili. Hem deli hem veli. Hem hâkim hem hadim. Maddi ve manevi kanatlı. Sosyolojik, biyolojik, psikolojik gibi buutlara haiz kompleks ve çok yönlü varlık. Etken, edilgen, özne, nesne her konumda varlığını hissettirme yetilerine maliktir. Hem havastır hem avam. Hem adildir hem zalim. Hem mustazaf hem müstekbir. Bir yanda Firavun’dur bir tarafta Musa. Hem Muhammed’dir hem Ebu Cehil. Hem köledir hem efendi. Seçim sahibi ulvi mahiyete haiz bir varlıktır. Kendi benliğini oluşturma kabiliyetine haiz yegâne canlıdır. Sorumluluk alabilen yaratıktır.

 

         İnsan bugün iliklerine kadar zerk edilmiş modernitenin sefil bir kuklası olmuştur. Edilgenleşmiş ve nesneleşmiştir. Maddeye yenilmiştir. Bilincini yitirmiştir. Aklın ve maddenin uşağı olmuştur. Etkinliğini yitirerek biteviye yönlendirilen ve uzaktan idare edilen mekanik bir robota dönüştürülmüştür. Adeta makine olmuştur. Ruhunu çaldırmıştır. Kimliksiz ve kişiliksizleştirilmiştir. Doruklara seza bir varlıkken bataklıklarda yaşamaya mahkûm olmuştur. Neticede nemelazımcı bir telakkiyi benimsemiş, sorumluluktan imtina eder hale gelmiştir. Ne yazık ki özgürlüğünü de kaybederek vahşi, adi, ilkel kapitalizmin gücüne güç katarak varlıklarının idamesini sağlamış ve ebedi esaretini tasdik etmiştir.

 

         İnsan küresel ticaret baronlarının ve yerli uşaklarının altın tas içinde sunduğu modernitenin haddizatında bir zehir olduğunu çok geç idrak etmiştir. Ve bedelini çok ağır ödemiştir. Bu meyanda yerli markalar itilmiş, milli kültürler tasfiye edilmiş, maddi ve manevi değerler kaba addedilmiştir. İthal kültür ve bu kültürün ürünü olan nesneler ve tefessüh etmiş ahlak terviç edilerek biteviye her araç kullanılarak insan beynine zerk edildi. Kahpece.

 

         Hâlbuki milli varlığı eksen almayan her değişim ve dönüşüm çabasının neticesi çürüme ve çözülmeyi intaç etmişti. İnsan bunu fehmedemedi. Çözümlemesini yapamadı. Neyin ne olduğunun farkına vardığında ise köprünün altından çok sular akmıştı. İnsan fevkinde olmadan zulmün, sömürünün, fena ve zevalin karanlık vadilerinde kaybolup gitti. Acayip bir alinasyon ve dehşetli bir dejenerasyon sonucu feci bir kimlik bunalımına yakalanarak yok edici transformasyona düçar oldu. Ve şimdi hayatın girdaplarında naçar ve yalnız.

 

         Binaenaleyh insan, şehit doktor, evrensel sosyolog, mümtaz ve soylu aydın Ali Şeriati üstadın öz ifadesiyle ‘’kendi insani benliğine dönüş’’ durumunu gerçekleştirememiş, feci bir girdabın dehlizlerinde, fena ve zevalin karanlık vadilerinde sonu belirsiz sergüzeştlerde sürüklenip durmuştur. Filhakika insan, hem maddi hem manevi, hem emek hem de zihinsel olarak muhasara altına alınmış ve mütemadiyen ezilmiş, sömürülmüştür. Hiçbir güç, insanın hakikate ram olmasını, menfaatlerine darbe vuracağı mülahazasıyla benimsememiş kendi süfli arzuları istikametinde pespaye çıkarlarına alet etmiştir. Böylelikle bitevi bir polarizasyon ihdas edilerek insan üzerinden her kesim kendi hegomanyasını idame ettirmeye tevessül etmiştir. Binaenaleyh insanlar bitmeyen bir tefrikanın kıskacında tükenip gitmişler bir türlü ittifak yapamamışlar. Bu derin ihaneti yapanlar bedelini çok ağır ödeyeceklerdir birgün mutlaka. Burada olmasa bile ötede.

 

         İnsan için en vahimi, varlık sebebini idrak ettiren, varlık hakkında tefekkür yetisini kullandığı, fikirler üreterek bilime katkı sağladığı ‘’zihninin sömürülmesidir.’’ Zihnin işgal edilip sömürüye maruz kalmasıyla insan artık aktif konumdan pasif konuma geçerek, özneliğini kaybedip nesneleşerek, etkenliğini yitirip edilgenleşerek düşünemez, fikredemez, kendini tanıyamaz, değerlerini savunamaz, mazisini sahiplenemez, üretemez, araştıramaz vesaire ulvi yeteneklerini kullanmaz hale gelmiştir. Vahim ve acı. Son tahlilde, kendinden ve ulvi değerlerinden de tümüyle tecerrüt ederek dipsiz bir kuyuya düşen insan tükenmiştir.

 

         Binnetice anlamamız gereken gerçek sudur ki, ümmetine, milletine, yeryüzüne, vatanına, tarihine, dinine, kimliğine, öz değerlerine güvenerek hareket etmeyen her değişim çabası çözülme, dağılma, çürüme ve nihayet türap olmadır. Öyleyse dik duralım, öze dönelim. Katalizör, özne, aktif, etken olalım. Değişimin öznesi olalım. Ruhumuz eksenli değişim ve dönüşüm çabası içinde olalım.

 

         ‘’Bizim ne yaptığını ve niçin yaptığını bilen insanlara ihtiyacımız vardır’’ Nurettin Topçu

         ‘’Kendi mukadderatını kendi ellerine almayan bir millet yok olmaya mahkûmdur’’ Nurettin Topçu

         ‘’Kurban veren Anadolu’nun hür yaşamaya da çocuklarını hür yaşatmaya da hakkı vardır’’ Nurettin Topçu

 

         İnsanlara kıblesini buldurduğunuz an barış, kardeşlik, hürriyet, adalet, huzur, saadet yakındır. Güzel ve güneşli günler uzak değildir. Tam Bağımsız Özgür Türkiye’nin inşası muhakkaktır inşaallah.

 

         Kitap-Ahlak-Devrim. Tevhit-Adalet-Özgürlük. Emek-Vatan-Bağımsızlık.           

 

 

 

         NOT:

 

İslam’a ortaçağ düşüncesi diyecek kadar alçalanlardan dünyaya, bu vatana, insanlığa, ümmete, bu millete, bu devlete zerre fayda gelmez, gelemez ve gelmeyecek. Geldiğini de asla ve kata göremeyeceksiniz. Ve insanlık bir gün, susuzluğunun, İslam’a olduğunu idrak ettiğinde her şey çok geç olacaktır. Özellikle yüce dinin müntesibi olup ta muhtelif düşünceler adı altında tefrikaya düşenler artık aklını başına almalıdırlar. Vatanın, devletin, değerlerin elden gitmesini mi bekliyorlar?

 

Sayın Dr Devlet Bahçeli Bey derin saygılarımı sunarım. Dine istinat etmeden bu topraklarda Milliyetçi Devlet fikrinin savunulamayacağını, yürütülemeyeceğini ve asla taraftar bulamayacağını mutlaka ki biliyorsunuz. Bulsa bile kapsamının ne olacağını tahmin ediyorsunuz. Öyleyse dine vurulmak istenen darbelere taraf olmamalısınız. Bu durum sadece ideolojik olarak muhalif olduğunuz ve İslamcı dediğiniz kanadı vurmayacak muhakkak sizi de vuracaktır. Bu ülkede İslamcı olarak tavsif edilen kanada derin kin güdenler sanmayın ki sizi çok seviyorlar. Asla asla asla. Zira siz ve taraftarlarınızda bu cephenin gözünde alçak birer faşistsiniz. Bunu asla sarf-ı nazar eylemeyiniz. Binaenaleyh, vatan uğruna toprağa düşmüş evlatlarımızın analarına ve bacılarına yapılan saygısızlığa ortak olmayınız. Bu bir gün döner bir bumerang gibi sizi de vurur. Hem yazık değil mi? Bu onursuzluk insanlığa sığar mı? Siz vatan uğruna şehit düşün ama bacınız vatanınızın üniversitesinde özgürce okuyamasın, ananız bu ülkenin kurumlarına özgürce girip çıkamasın. Buna vicdanlar dayanmaz dayanmaz dayanmaz. Ben yazarken ağlıyorum inanın. Çünkü İNSANIM. Bir yüreğim var. Duygularım var.

 

Artık bu ülkenin evlatları insanca bir yaşam istiyor. Artık kavga istemiyor. Kan aksın istemiyor. Eğer birlik olması gerekenler birleşirlerse bütün domuzların hevesleri kursaklarında kalacaktır. Ve sizin vatancı bildikleriniz bile inanın bu ülke felakete duçar kaldığı zaman sizin vatana ihanetle suçladıklarınızın saflarında yer alacaklardır bundan asla şüpheniz olmasın. Üniversitelerde ülkücü gençliğin hainlerle arbedelerinde safları gözlemlemeniz ve hainlerin saflarına çok dikkatle bakmanız bu saf gerçeği görmenize yarayacaktır. Gerçek bir ülkücüye de sorabilirsiniz bunu.

Saygılarımı sunarım efendim gerçek bir vatansever olarak.

Tarih: 24.10.2008 Okunma: 808

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

TOLGA UNUTMAZ

27.09.2008 - 14:30

Neslihanım, söylediklerinize kesinlikle katılmıyorum. Çünkü; iki siyasetçi de kendi çıkarı için savaştı. Piyon misali öne sürüldüler. Şunu da anlamıyorum ne tartıştılar, Fırat'ın ortak olduğu şirket eroin mi kaçırıyor? Sonuç belli değil? Bunun üstüne gidilmeyecek, böyle kalacak. Diyelim ki kaçırıyor, ee o eroini kullanan gençler ne olacak? Şimdi güzel birşey yapmış mı oluyorlar. Bir de deniliyor, bu açık oturum çok iyi oldu, siyasetçiler böyle olmalı. Yok artık. Halka yarar bir yasayı mı tartıştılar? Hayır birinin yaptığı kaçakçılığı. Mecliste el kaldırarak geçen yasaları da böyle tartışsalar ya, o yüzden bana çok saçma geliyor ve kanmamız da ayrı bir hata...

TOLGA UNUTMAZ

27.09.2008 - 15:30

çok özür dilerim, "Neslihan hanım" yazacakken "Neslihanım" olmuş. Kusura bakmayın. Saygılarımla...

TOLGA UNUTMAZ

27.09.2008 - 14:30

Neslihanım, söylediklerinize kesinlikle katılmıyorum. Çünkü; iki siyasetçi de kendi çıkarı için savaştı. Piyon misali öne sürüldüler. Şunu da anlamıyorum ne tartıştılar, Fırat'ın ortak olduğu şirket eroin mi kaçırıyor? Sonuç belli değil? Bunun üstüne gidilmeyecek, böyle kalacak. Diyelim ki kaçırıyor, ee o eroini kullanan gençler ne olacak? Şimdi güzel birşey yapmış mı oluyorlar. Bir de deniliyor, bu açık oturum çok iyi oldu, siyasetçiler böyle olmalı. Yok artık. Halka yarar bir yasayı mı tartıştılar? Hayır birinin yaptığı kaçakçılığı. Mecliste el kaldırarak geçen yasaları da böyle tartışsalar ya, o yüzden bana çok saçma geliyor ve kanmamız da ayrı bir hata...

TOLGA UNUTMAZ

27.09.2008 - 15:30

çok özür dilerim, "Neslihan hanım" yazacakken "Neslihanım" olmuş. Kusura bakmayın. Saygılarımla...