AHLAK- PARTİ- CEMAAT...3...

Özgür DENİZ - 18.11.2016

Siyaset anlayışımız kesinlikle düzelmeli, siyaset arenası kesinlikle temizlenmeli. Keza cemaat yapıları da kesinlikle düzelmeli, temizlenmeli. Siyasetimizin ve cemaatin dayanağı, kutsal ve mutlak yasalar olmalı. Bana birisi çıkıp söylesin lütfen; Kur’an niye indi? Önder niye gönderildi? Biraz namuslu olmak iktiza ediyor lütfen. Kutsal ve mutlak yasalara mugayir hareket edenler bünyeden def edilmelidirler. Siyasete menfaat için girilemez, girenler kesinlikle tard edilmelidirler. Çünkü siyaset millet için yapılır, ikbal için değil. Yaşadıklarımız milat olmalı ve siyaset anlayışı artık değişmelidir. Daha doğru ifadeyle politik hareketler siyasi harekete evirilmelidirler. Bir misal vereyim, bizim politikamızda şöyle bir durum vardır; A partisinde ki birini yani bizim saflarımızda olmayan birini bir yönden telin ederiz, ona karşı çok ağır konuşuruz, hainlikle itham ederiz, küfrederiz, namussuzluk yaftası vururuz. Şimdi lütfen dikkat! Gün gelir, biraz önceki söylediğimiz şekilde itham ettiğimiz kişi yani bizim saflarımızda olmayan kişi B partisine yani bizim saflarımıza iltihak eder ve ne olur biliyor musunuz? O kişi bir anda dünyanın en namuslu, haysiyet abidesi kişisi olur. Ya da şöyledir; bizde olduğunda iyi olan, bizi terk edince bir anda kötü oluverir. Bu derece iğrençlik, ahlaksızlık olur mu diyorsanız, ya körsünüz, ya riyakârsınız, ya da bu ülkede yaşayan biri değilsiniz. Başkasında olunca, neden bizde değil deyip telin ettiğimiz şahıs, bize gelince şeref abidesi oluveriyor. Ya da bizde olunca şerefli olan, bizden gidince şerefsiz oluveriyor. Bu anlayış, insanlığa, ahlaka, kutsal ve mutlak yasalara mugayirdir.  Daha doğrusu, bizim politik bakış açımızın meflûç olduğunun sarih resmidir. Bu tür şeyler hep ucuz, basit, küçük hesapların hâkim olduğu dünyada olur maalesef ve politik arenamız maalesef bu düzlemde işliyor. İşte bir an önce bu tür ahlaksızlıkların, müptezelliklerin, pespayeliklerin politik arenamızı terk etmesi iktiza ediyor. Bilakis, bu temellerde yürüyen bir politik mekanizmadan yana ümitvar olmak kabil değildir. Kötü her yerde kötü, iyi her yerde iyidir. İndi tahlillerden ve yargılardan kurtulmamız gerekir. Bu kıstas, ahlakın olmazsa olmazlarındandır. Siyaset, ihale takipçiliği yapmak için değil; milletin menfaatlerini gözetmek için yapılır. Siyaset, adaleti ikame etmek için yapılır. Siyaset, devletin terakkisi, vatanın istiklali, milletin istikbali için yapılır. Siyaset, nesillerin muhafazası için yapılır. Siyaset asla ve kata dünya nimetlerine erişmenin yolu olarak görülemez. Siyaseti bu şekilde görenler, ahlaksız, haysiyetsiz, hissiyatsız tiplerdir. Siyaset, hakikatin hâkim olmasında bir araç olarak telakki edilir ve öylece kullanılır. Hülasa siyaset; mutlak ve kutsal yasalar ekseninde yapılırsa siyasettir, bilakis yapılan şeyin adı politikadır ve politika şeytani bir yoldur.

 

İnsanlık ailesinin en derin, en kadim, en büyük sorunu; ahlak sorunudur. Çünkü insanlık ailesi, kahir ekseriyetiyle ahlaksızdır. İnsanlık ailesi, indirilen dini terk etmeyi bırakıp, uydurulan dine yönelmeye başladığı andan itibaren ahlakını kaybederek, ahlak sorunuyla baş başa kalmıştır. Büyük insanlık ve tüm değerlerim adına yemin ediyorum ki; insanlığın en derin ve en hayati sorunu, varlık yokluk mevzusunun da ilintili olduğu sorunu; ahlak sorunudur.  İnsanlığın krizi; ahlak krizidir. Cemaat dediğimiz yapılanmalarında, ideolojik yapılanmalarında, partisel yapılanmalarında, fertlerinde, hatta devletin de en büyük sorunu; ahlak sorunudur. Emperyalizm, ahlakı boğmuştur. Emperyalizm, tüm değerleri yozlaştırmış, tüm yapıları sekülerleştirmiştir. Emperyalizm, insanlığın ruhunu çalmış ve bedenini içi boş bir odun kütüğüne dönüştürmüştür. Odun kütüğüne dönüşen insan aklına veda etmiş, bilincini yitirmiş, şuurunu kaybetmiş ve mankurtlaşmıştır. İnsanlar bilgi sahibidirler amma ve lakin ahlaksızdırlar. Cemaatler müntesiplerine ahlak vermekten uzaktırlar. Din bile insanlara ahlakı zerk etmekte zorlanmaktadır. Bu acı bir hakikattir. Çünkü Emperyalizm dinin bile özünü boşaltmıştır. İnsanlık çürümüş vaziyettedir. Hiçbir değer aktif değildir. Değerlerimiz hayatımızdan kopmuştur. İnsanlık ahlaksız olduğu için güven sorunu tezahür etmiştir. Bugün insanlık ailesinin fertleri arasında ki güven krizinin yegâne müsebbibi; ahlaksızlıktır. Bu yüzden, tatlı, sıcak, hoş ve aydınlatıcı muhabbetler eskide kalmıştır. İnsanlar birbirilerine güven duymamaktadırlar, bunda da haklıdırlar. İletişim kopukluğunun, ilişki bozukluğunun yegâne müsebbibi; ahlaksızlıktır. Bu sebepledir ki, bizim omurgamız mahiyetinde olan ve bizi ayakta tutan değerlerimize, saygısızlık, sevgisizlik, sadakatsizlik vardır. Bu sebepledir ki, kulla kulluğun kapısı aralanmıştır ve vampirlerce sömürülmüştür ve sömürülmektedir insanlık. Şu ince nüansı idrak edemiyoruz; bilginin, güven; sadakat; sıcak, tatlı, hoş ve aydınlık muhabbet; ahlak ve adalet demek olamayacağını anlayamıyoruz. Kuru bilgi bunları sağlayamaz ve hiçbir zaman da sağlayamamıştır. Zira insanlığa en büyük zarar, bilgili olup ahlaksız olanlardan gelmiştir. İnsanlık tarihine bir göz attığımızda, bilgi sahibi diye bildiğimiz kişilerden, sadakatsizlik, şerefsizlik, kahpelik, ihanet ve her türlü namussuzluk daha fazla sadır olmaktadır. Belam bin Baura, Karun ya da benzerleri bilgisizler miydi? Ya da şeytan bilgisiz miydi? Güvenin, sadakatin, muhabbetin, haysiyetin, şerefin, sevginin, saygının, merhametin temelini ahlak oluşturur. Her bilgili ahlaklı değildir amma her ahlaklı bilgilidir. Ahlakı kuşanmadıkça da asla felaha eremeyeceğiz, güçlü birliktelikler ortaya koyamayacağız. Tarihe tekrar yön veremeyeceğiz. İnsanlığın umudu olamayacağız. Hülasa; din bile güzel ahlak demek değil midir?

 

SÖZLER

 

""Türk, beklenendir. Tarih, Türk'ü sessizce çağırır sürekli.""

 

Tufan Gündüz

 

‘’’’Rızkına tasallut eden köpeğin kolunu kökünden keseceksin!’’’’

 

SOYUN BÖYLE DÜŞÜNDÜ

 

‘’’’Adalet ve hak çiğnendiği vakit; ne din kalır ne töre, ne devlet kalır ne millet, ne vahdet kalır ne uhuvvet, ne huzur kalır ne saadet. Soyun nasıl asırları devire devire geldi bugünlere ve hükmetti milletlere, nasıl hükmetti çağlara ve devletlere? Fakat soyunla kuru kuruya övünmekle kalma, ders al ve daha iyisini yap. Çünkü seni soyunun yaptıkları değil, kendi yaptıkların kurtaracaktır. Soyunun kılıç ve kalemle, kitap ve mizanla yürüdüğünü unutma. Düşün ve Diril!’’’’

 

Bendeniz

 

İğreniyorum küçük insanlardan. Adi, sefil, mıymıntı, kendilerini beyinleriyle ifade edemeyen ve ispat edemeyen müptezel insanlardan.  Sahip oldukları dünyalıklarla kendilerini ifade etmeye, kabullendirmeye çalışan küçük ve basit insanlardan iğreniyorum. Saygınlıklarını ruhlarından değil, bedenlerinden almaya çalışan küçük insanlardan. İnsanca yaşamak zor değil lan, zor değil. Yaşayacaksın, insanca yaşayacaksın, insansan insanca yaşayacaksın. İğreniyorum lan insan gibi görünüpte, insanlıktan zerre nasiplenemeyenlerden! Hiç mi okumuyorsun lan? Hayatı, tabiatı, kitabı, çendan kendini. Yazıklar olsun!

 

Bendeniz

 

Şu ezan okunan minarelerden bir gün selan okunacak, unutma ey insan! Seni aldatan, oyalayan, zalim yapan dünya bile umursamayacak seni. Soğuk su ile yıkanacak kaskatı kesilmiş vücudun. Üzerinde kasılarak yürüdüğün buz gibi kara toprak kendisiyle kibirlendiğin gövdeni acımadan yutacak. İnsanlar birer birer terk edecek seni üzerine birer kürek toprak attıktan sonra. Fani dünyanın fani arzu ve heveslerine aldanma. Hisset ve anla! Geç olmadan.

 

Bendeniz

 

‘’’’İnsan, insan dostlarıyla sesli ya da sessiz kavga etmemeli. İnsan, insan dostlarının hayatını zorlaştırmak için düşünmemeli, hareket etmemeli. Yüreği yetiyorsa ve içinde bir parça şeref taşıyorsa, Kapitalist (sömürgen, kemirgen, yırtıcı, insan eti yiyen) vahşilerle kavga etmeli, onların hayatlarının tadını kaçırmak için düşünmeli, hareket etmeli, kavga vermeli. Misal; ben bir insanım, kimseye zarar vermem ki, vermeyi düşünmem ki, benimle niye kavga edilsin? Benimle kavga edildiğinde bunu hissederim, sezerim ve içim çok acır. Kapitalistler köpek gibi yaşarken ve tüm insan hayatlarını zindana çevirirken onlarla kavga edilmez de niye benimle kavga edilir diye düşünür, üzülürüm. Onlar gülerlerken, hayattan gam alırlarken, benim acılara gark olmam niyedir diye dertlenirim.’’

 

Bendeniz

 

""Şu ezanları ruhumuzun dip derinliklerine, beynimizin kıvrımlarına dek anlayabilsek; şu geceyi anlayabilsek, ardından doğacak günü anlayabilsek, dünyanın nasıl döndüğünü, ardından gündüzün yine geceye evrildiğini anlayabilsek, biz kimiz ve nasıl uyuyup nasıl uyanıyoruz anlayabilsek, işte o zaman Müslümanlık ne demek onu da anlayabilir ve nasıl yaşanması gerektiğini de çözebiliriz. Anlamadan yaşayıp gidiyoruz hayatı. Tabi yaşamak buysa!""

 

Bendeniz

 

""İnsanın damarlarında sağlam düşünceler dolaşmalıdır.""

 

Nuri Pakdil

 

""Münakaşa kabul etmez tek hakikat: vahiy. Ancak beşerin koyduğu hakikatler tartışılabilir, yanlışlığı olabilir.""

 

Cemil Meriç

 

""Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.""

 

Malcolm X

 

""Değerlerini çürüten ve deviren cemiyet, yıkım halinde bir cemiyettir, kapıları anarşiye açıktır.""

 

Nurettin Topçu

 

""Aşkın güneşi kalbe doğunca, akıl bir gölge gibi kaybolur gider.""

 

Cemil Meriç

 

""Kalabalıkların ortasında ısrarla kendi kendine konuşmaya çabalamanın adıdır irfan.""

 

Dücane Cündioglu

 

""Merhamet, her zaman intikamdan daha asildir. ""

 

William Shakespeare

 

""Kitap okumak insan öldürmekten daha zordur.""

 

İhsan Fazlıoğlu

 

""Bilgi arttıkça, ızdırap artar.""

 

Arthur Schopenhauer

 

""Büyük zihinsel enerji ve bilinç isteyen hayati konulardan uzaklaştığımız için, sömürgeci bilginin, dilin, bilimin yoğun bir biçimde sürdürülmekte olan meydan okumaları karşısında, etkili hiç bir şey, evet, etkili hiç bir şey söyleyemiyoruz.""

 

Atasoy Müftüoğlu

 

""Yola çıkarken "yürek heybenizi" omuzunuza alın. Bir gözünde "ikrar", bir gözünde, "asalet" olsun.""

 

Pir Sultan Abdal

 

 

Tarih: 18.11.2016 Okunma: 769

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?