AHLAK- PARTİ- CEMAAT...5...

Özgür DENİZ - 27.11.2016

İster kabul edelim, ister red, bizim biricik ve temel hayati sorunumuz var, varlığımızın ya da yokluğumuzun müsebbibi olacak yegâne sorunumuz; ahlak sorunudur. Bu durumda, aklın vahiyden kopmasının, akıl ve vahiy birleşmesinden mütevellit bir hayat üretemeyişimizin neticesidir. Toplum diliyle radikal diye tavsif edilsin, vasat diye tavsif edilsin, ılımlı diye tavsif edilsin, hiçbir yapılanma, müntesiplerine ahlak veremiyor. Bunu ancak çok derinden ve ince şekilde bakarsanız ihsas edebiliyorsunuz. Ahlak veremeyince de zaman içinde iş şirazesinden çıkıyor. Ahlak olmayınca tüm değerler süreç içinde yozlaşıyor. Değerler yozlaşınca da artık sekülerleşmeye, dünyaya tapmaya ve düşmanların oyuncağı olmaya başlıyoruz. Söyleyin bana ahlakilik esası üzerinde hareket eden, hakikatin ahlakını temel alan bir yapıya düşmanlar kolay kolay sızabilirler mi? Çünkü orada akıl egemendir. Akıl ile kalp mezcedilmiştir. Akıl vahiyden beslenir. Hayat, aklın ve vahyin imtizacından tevlit etmiştir. Bilgi aktive edilerek eyleme yönlendirilmiştir. Müntesiplere münhasıran kuru bilgi akışı sağlıyoruz. O bilgiyi nasıl aktive edecekleri, olaylaştıracakları, ahlaka dönüştürecekleri, adalete, hürriyete, tevhide, vahdete dönüştürecekleri söylenmiyor. Bir nevi enformasyon yığılması oluyor. Bu da bir işe yaramıyor. Hatta ters etki yapıyor. Bilgiçlik taslamaya neden oluyor. Ahlak yok ama bilgi çok! Peki, ahlaksız bilginin ne hükmü vardır? Hangi etkileyiciliğe sahiptir? Şunu asla unutmamalıyız; ilişkiler, iletişimler bilgi üzerine değil, ahlak üzerine müessestirler. Bilgi güven duymayı sağlamaz ama ahlak, güvenilirliğin garantisidir. Hiç kimse bilgili insana güvenilir diye bir iddia ortaya atamaz ama ahlaklı insana güven duyulur. Hele bir de bilgisi ile ahlakını mezcetmiş insana inşaAllah sonsuz güven duyulur. Bilgili ama ahlaksız olana güven duymayız fakat bilgisiz olsa da ahlaklı olana güven duyarız. Bu bile ahlakın önce geldiğini gösterir. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek bir insanın ifa etmesi gereken kulluk sorumluluğudur amma bunları yapmak demek ahlaklı olmak demek anlamına gelmiyor bugün maalesef. Haddizatında böyle olması gerekiyor ama maalesef böyle değil. Bu da üzücü bir durum tabi ki. Elbet bunları yapanın ahlaklı olması icap eder fakat ne hazin ki yaşadığımız hayat bunun böyle olmadığını bize gösteriyor. Acı verici ama gerçektir bu. Gerçekten ahlak veremiyoruz. Eğer ahlak verebilseydik ülkemiz ve insanımız, hayatımız emin olunuz insicam üzerinde olurdu, kötülükler bağlarımızı, otağlarımızı perişan etmezdi. Kıskançlık, kibir, paraya tapmak, şöhretin esiri olmak, mülk maymunu olmak, makama tapmak, fitne, fesat, kompleks, ihanet, cimrilik, rüşvet, iftira vb. en ufak bir hareket ahlaksızlıktır. İnsan davranışıyla dost kazanır, güven kazanır. Bilgi sadece bir araçtır. Hedefimiz; ahlaklı olmak olmalıdır! Maneviyatını kurtaramayan bir insanın, bir milletin, bir devletin, maddiyatını kurtarması diye bir şeyin söz konusu olamayacağını muhakkak bilmeliyiz.

 

Biz maalesef çoklukta hikmet olduğunu sandık ama hikmetin nicelikte değil nitelikte olduğunu asla ve kata anlayamadık. Hiçbir yerde, hiçbir durumda, hiçbir konuda bu inceliği fark ve idrak edemedik.  Ümmet on milyarsa ama güdülüyorsa, şeytanın pençesiyle paramparça oluyorsa, toprakları işgal ediliyor, kaynakları talan ediliyorsa ne anlamı vardı? Bir milyar olup dünyaya yön verecek düzeyde olsaydı, bilinciyle ve bilinçli direnişiyle dünya siyasetine etkide bulunsaydı daha iyi olmaz mıydı? Demek ki nicelik hiçbir şeymiş, o nicelikte nitelik yoksa. Ki, işte biz maalesef böyleyiz. İşimiz gücümüz adam toplamak, tabir caizse adam topluyoruz ve koyun gibi güdüyoruz onları. Yeter ki adamımız olsun, nasıl olup olmadığı fark etmez. Ki, haddizatında aklını kullanandan, düşünenden, sorusu olandan, sorgulayandan korkuyoruz.  Mutlak itaat edecek insanlar arıyoruz. Onlara da kendi yapımızın ekseninde bilgiler vermek ve kendi kurguladığımız ahlakı dayatmak tek derdimiz oluyor. Bu ihanettir. İnsanlığa ve hakikate ihanettir. Hatta imana ihanettir. Ve bizler bu ihaneti mütemadiyen işliyoruz maateessüf.  Adam topluyoruz biteviye ve topladıklarımızı kaybetmemek için de, gerçek ahlakı vermekten imtina ediyoruz. Hatta hakikatin bilgisini vermekten bile korkuyoruz, kaçıyoruz. Yakaladığımız insanları elimizden kaçırırız ve sayımız azalır diye deliriyoruz. Ne iğrenç bir ahlaksızlık bu değil mi kardeşlerim? Ve bu gerçekleri gizliyoruz. Eğer dürüst isek, kendi cemaatimiz yapsa bile bunu itiraftan korkmamalıyız. Tıpkı bir partinin, bize gelenleri kaybetmeyelim diye, her türlü ahlaksızlığa prim vermeleri gibidir bu durum. Ahlak ekseninde kurgulamazsak hayatımızı, birimiz değil hepimiz kaybederiz. Eğer namuslu ve sorumlu isek, buna sonsuz dikkat etmek ve bu konuda teennili olmak iktiza eder. Burada şöyle, can alıcı bir örnek vermek şart oldu: muayyen yapılar yaz mevsimi gelince ne yapıyorlar? Şölen, eğlence vs. bu şölenleri nasıl yapıyorlar? Bazı sanatçı kılıklı tipleri davet ederek yapıyorlar. Tabi bedava bir davet değil bu. Halkın alın teri veriliyor, boş, bomboş sözler için. Üstelik halka da sorulmuyor, razı mısın diye! Biz kızınca da diyorlar ki: hayat bunu götürüyor, bu türleri getirmezseniz destek vermezler kardeşim, şimdi insanlar hareketli şeyler istiyorlar, eğlenmek istiyorlar. Yani şimdi ben ne diyeyim Allah aşkına? Sanat duayeni ilan edilmiş tipler bile (Özdemir Erdoğan gibi); bu tür kılıksız, çapsız ve bir değeri olmayan, bomboş laflarla höyküren çığırtkanları, sanatçı bozmalarını; Batı kültürünü ülkemize pazarlayan pespaye ve müptezel tipler olarak tarif ederken bize noluyor Allah aşkına? Kendi yapımıza destek bulmak uğruna bu kadar rezilliğe katlanmak zorunda mıyız? Bırak deste almayıver. Ki zaten bu şekilde bozduğun ve yozlaştırdığın insanlardan gün gelecek tek yüz bile bulamayacaksın ve üstelik kendi kendinin sonunu da hazırlamış olacaksın. Hiç kafan basmıyor mu behey kardeşim? Yazık değil mi bu vatanın gençliğine? Yazık değil mi milletin kutsal alın terine? O kadar kaliteli ve şahsiyetli sanatçısı var bu ülkenin ve milletin. Bari onları çağır. Neymiş onlar halkı eğlendirmiyormuş. Ulan senin halk dediğin kim? Bırak eğlenmeyen eğlenmesin, çeksin gitsin ve sana müzahir de olmasın. Bakalım itibar görüyor musun, görmüyor musun? Sen kimlikli ve kişilikli, bilinçli ve şuurlu bir halkın var olması için mücadele vereceğine, ahlaksızca dünya hesabı yapıyorsun ve kültürsüz, kişiliksiz, kimliksiz, bilinçsiz, şuursuz bir halk var ediyorsun farkında olmadan, kim bilir belki de farkında olarak. Sen hangi ahlaka göre hareket ediyorsun? Sen Müslüman mısın? Sen Türk müsün? Sen hangi kaynaktan besleniyorsun? Sen vahye tabi misin? Bence sen sefil bir hiçsin! Kendi kafana ve kalbine kurşun sıkan bir cahil, zalim, nankörsün!

 

SÖZLER:

 

‘’Emperyalizm, ruhlarımızı, kalplerimizi, kafalarımızı işgal ve iğdiş etmiş. Duygularımıza ve düşüncelerimize musallat olmuş. Algılayışlarımız, anlayışlarımız, bakışlarımız, görüşlerimiz, duyuşlarımız, sezişlerimiz, kavrayışlarımız, hissedişlerimiz, hepsi emperyalizme göredir, emperyalizmin kurguladığı insanlar olmuşuz. Aslında insan olduğumuzu sanıyoruz sadece. Kendimizden kopmuşuz. Allah şahidim olsun hakikat budur!’’

 

Bendeniz

 

‘’Anladığımız zaman, anlamamızın anlamsız olacağı zaman olacak. Değere değer verdiğimiz zaman, değersizleştiğimiz zaman olacak. Allah, şuur ve bilinç ihsan eylesin.’’

 

Bendeniz

 

""Dert, adamı mert yapar namert değil. İşte bu yüzden, derdi olmayanlar çok kolay namert olurlar.""

 

Anonim

 

""İslamiyet’i öyle diri yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin.""

 

Sezai Karakoç

 

""Vicdan azabı değil, bilinç azabı çekiyorum.""

 

Fernando Pessoa

 

""Güvensizliği tek başına inşa etmez insan, tanıdığı herkes biraz yardım eder.""

 

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

 

""Kaderini kendi elleriyle yazan milletleri Allah yükseltir, yüceltir.""

 

Muhammed İkbal

 

""Köyün itleri birbirlerine karşı küs olsalar da, kurdu görünce birleşirler.""

 

Uygur Atasözü

 

""Batı kalbi, Doğu aklı öldürdü.""

 

Muhammed İkbal

 

""Evladım bu ülkede sağcı, solcu; ilerici, gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olunuz. Göreceksiniz, çok kalabalık olacaksınız.""

 

Cemil Meriç

 

""İçtimai liberalizmin insanlara vaadi: Cihanşümul dilencilik. Nitekim siyasi liberalizmin armağanı da cihanşümul kölelik olmuştur.""

 

Cemil Meriç

 

""Bizler hayvanlara ahlâk sahibi varlıklar olarak bakmıyoruz. Ama sizce hayvanlar bizi ahlâklı varlıklar olarak görüyor mudur?""

 

Friedrich Nietzsche

 

”"Kendilerine delilik bulaşmış insanlar mutludurlar, ben de onlardan biri olduğuma inanıyorum.”"

 

Aliya İzzetbegoviç

 

“"Unutma, bir şeyin yapılamaz olduğunu düşünerek uyursan, başkasının o şeyi yaparken çıkardığı gürültüyle uyanırsın.”"

 

Konfüçyüs

 

""Bir kanepeye sığardık, sevgiyle. Ne zaman dünyâya kapıldık biz? Arabalarımız, evlerimiz, mobilyalarımız oldu ama insana yer yoktu artık kalbimizde.""

 

Cahit Zarifoğlu

 

""Öğrenmek için sor; sıkıntı vermek için sorma.""

 

Hz. Ali

 

""Bazı insanlar, bazen insanlar.""

 

Bernard Shaw

Tarih: 27.11.2016 Okunma: 765

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?