KİME GÜVENECEĞİZ? Hilmi ÇAKIR

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 21.12.2016


Sevgisiz, merhametsiz, vicdanını başkalarına kiraya veren, YUNUS'tan, MEVLANA'dan, HACI BEKTAŞ VELİ'den nasibini almamış insanlar, devletin kadrolarına alınmış, yerleştirilmiş, biz uyurken onlar uyumamış, bu ülkenin ekmeğini suyunu içerken, yüreğine nankörlük ve hainlik tohumları ekilmişlerden;
Kimi, bu ülkenin can ve mal güvenliğini teslim ettiğimiz, beline silah taktığımız,üniforma giydirdiğimiz, ülkemizde misafir konumunda olan, Rus Büyük-elçisini acımasızca, hem de şov yaparak öldürüyor.
Kimi, Meclisini bombalıyor!..
Kimi, Rus uçağını düşürüyor!...
Kimi, yüreksiz, korkak bir işe yelteniyor, sonra, başaramayınca kahpece Yunan'a sığınıyor!..
Kimi, Brüksel'deki NATO'culara sığınıyor!..
Kimi, Adana İncirlikte bulunan Amerikalılara sığınıyor!..
Kimi, yargı adına, yıllarca Silivri'de tiyatro sergiliyor!..Sonra, el sallayarak Gürcistan'ın yolunu tutuyor!..
Kimi, Genel Kurmayın Kozmik odasına girebilmek, en gizli bilgilere ulaşmak için senaryo hazırlıyor!..
Sahi bu kadar hain, bu ülkenin kılcal damarlarına yayılırken, yetkili ve sorumlular neredeydi?..
Bu gerçekler ortada iken, kime, nasıl güveneceğiz?..
Hilmi ÇAKIR 20.12.2016
Tarih: 21.12.2016 Okunma: 954

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Özgür Deniz

20.02.2016 - 08:19

AİLENİN YUVAYA DÖNÜŞMESİ-YENİDEN DÜZENLENMİŞ HALİ


Bir erkek, bir kadın tanışırlar, yürekler kıpır kıpırdır, büyük hayaller kurulur, zamanla birbirlerini severler, nihayet bir ömür birlikte olmaya karar verirler. Neticede aile olarak tanımlanan kutsal yapı tezahür eder. Ve çocuklar! Aile, kadın ile erkeğin sevgi temelli birlikteliğinin ve sevgi temelli bu birliktelikten meydana gelen cennet meyvesi misali çocukların teşekkülden hâsıl olmuş en küçük toplum organizmasıdır. Temelinde sevgi olması iktiza eder normal şartlarda. Ki, sevgide vardır zaten ilk aşamada. Erkek ve kadın bir aile olur ve ev kurar. Ailenin bir arada olması için bir evin oluşması önkoşul gibi bir şeydir. Ki, haddizatında aile bir yerde ev demektir zira. Aile kurulduğu andan itibaren spontane ihdas olmuştur ev dediğimiz şey. Çünkü yaşamak için evlenmiş olmak yani tek vücutta çift ruh olmak kifayet etmez, meta anlamında ki evinde yani içinde yaşanılacak bir yerinde bulunması icap eder. Tabi ailenin mahiyetinden bahsettik burada ama bu kutsal yapı, bugün, mahiyetinden uzaklaşmıştır maalesef. Modern zamanlar aileyi handiyse yok olma aşamasına getirmiştir. Zamanımızda aile denildiği zaman bir anonim şirket akla gelmektedir. Zira dünya nimetlerine daha kolay, daha çabuk ve üst düzeyde ulaşabilmek adına bir araya gelinmekte ve aileler kurulmaktadır. Filhakika, böyle bir şeye aile demekte yanlıştır, zira bu ticari ortaklık gibi bir şeydir. Yani artık sevgi temelli değil, çıkar temellidir. İnsanlar sırf meta bazlı düşünerek evlenmektedirler. Yani birbirlerini sevmemektedirler ama yine de evlenmektedirler. Çünkü zamanımızda baştan itibaren çıkara odaklı olarak bir araya gelinmekte, birlikte olunmakta ve sözde aile teşekkül ettirilmektedir. Böyle olunca da, bitevi çıkar çatışmalarına sahne olmaktadır ailelerin yaşadıkları evler. Artık severek bir araya gelen, birlikte olan ve aile kuran handiyse yok denecek kadar azdır. Fakat ‘’elbet bir gün herkes sadece sevdiği için ve sadece sevdiğiyle evlenebilecektir, zira o zamanlarda meta hiçbir işe yaramayacaktır’’ bir filozofun dediği gibi. Maateessüf henüz hakiki manada ne aile kurabildik ne de ailelerimizi bir üst aşama olan yuvaya dönüştürebildik. Ne ailemizi koruyabildik ne de yuva kurabildik işin hülasası. Zira böyle bir şey, metaa odaklı yaşamların olduğu bir dünyada kabil de değildir. Aile, tabir caizse bir anlamda bedeni yani kalıbı ifade eder. Ailenin yuvaya dönüşmesi için o bedene ruhunda konulması olmazsa olmazdır. Peki, nedir yuva? Eğer kendinizi rahat, huzurlu ve mutlu hissediyorsanız ve bunu ruhunuzun dip derinliklerinde duyumsuyorsanız işte o zaman yuva kurmuşsunuz demektir. Mahremiyetinizi ve sırrınızı muhafaza edebiliyorsanız, aileniz yuvaya dönüşmüştür. Siz başkalarına ihtimam gösteriyorsanız ve başkaları tarafından ihtimam görüyorsanız, işte yuvanız teşekkül etmiştir. Yalnız kalabiliyorsanız, bunu bir hak olarak telakki ediyorsanız ve bu hürriyetinize kimse müdahale edemiyorsa, böyle bir yer artık yuvadır. Münhasıran sevgi egemense, metaa geri planda kalmışsa, çıkar kavgaları aileyi terk etmişse, işte orası bir yuva olmuştur. Binaenaleyh, insançocuklarının hayatları boyunca kurma gayreti içerisinde oldukları, düştüğü demlerde ayağa kaldırmaya çalıştıkları ve ayakta tutmak için varoldukları, bunun içinde amansız bir mücadele verdikleri, hayati öneme ve kutsal mahiyete haiz olan, şahsi ve kolektif bir sanat eseridir yuva. Bu harikulade ve görkemli sanat eseri mahiyetinde ki benzersiz şey, hala sırlar ülkesinin hâkimiyeti altındadır. Ne insiyaki davranışlar ne de yersiz mukallitlikler, aileyi yuvaya dönüştürmek için kifayet etmez. Bu kabil değildir. Bu hakikatin fevkinde olursak, neyi, nasıl, niçin ve kim için yapacağımızı idrak ederiz ve gerekeni yapmak için hemen harekete geçeriz. Yuva olamadığımız için, çocuklarımızı da yetiştirememekte ve an be an kaybetmekteyiz. Bugün çocuklarımıza sahip değiliz. Başıboş, serseri bir mayın gibi toplum tarlasına fırlatılmış gibidirler çocuklarımız. Sefaletin dehlizlerinde çırpınmakta ve toplum tarlasına pislik saçmaktadırlar. Yuva yapmayı başardığımız zaman çocuklarımızı kazanmayı da başaracağız. ‘’Kendin yandın madem, evladını yakman niye?’’ Diyor büyük şair Akif! ‘’Doğurman ve doyurman marifet değil, marifet edeple yoğurmandır’’ diyor bir Diyarbakır atasözümüz! Son tahlilde; küçük mikyasta Türk Milletinin, büyük mikyasta İslam Ümmetinin kurtuluşu, insanlarımızın gerçekten mutluluğa erişmesi, çocuklarımızın yüzlerinin ağzı dolusu gülmesi, yuvalarımızı kurabilmemize ama sağlam ve kadim kökler üzerinde kurabilmemize merbuttur.

İsmail Hakkı Cengiz

21.02.2016 - 09:37

Sevgili Kardeşim, Merhaba,

Özür dileyerek, yorumu bu yazın için değil, başka bir amaç için yazacağım. E-posta gönderemiyorum, geri geliyor.

MESELE ŞU: 15.07.2015 tarihli "TEMELLİ ENDİŞE" tarihli bir yazın var. O endişe bugünlerde daha yüksek sesle ve sıkça dile getiriliyor. Bendeniz de bu konuda bir yazı kaleme almak istiyorum. Lâkin yazıma, senin yazında bahsettiğin "habervaktim.com"un haberini temel yapmak istiyorum. Ne kadar aradıysam, habervaktim.com'daki o yazıyı bulamadım. Bulma ve linkini bana gönderme imkânın olabilir mi acaba?
E-postamı hatırlatayım: [email protected]

Sağlık ve esenlik dileklerimle...

Selâmlar...

Özgür DENİZ

21.02.2016 - 13:06

Saygıdeğer Paşam!

O yazıda yazmış olduğunuz yorumunuzda ki gibi bir haberdi. Öyle ciddi bir haber değildi. Önemli bir haber değildi. Kilis'te nüfusun iki katı oldu diyordu. Sadece bu kadar. Şimdi o haberi benim bulmamda mümkün değil.

akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet SAYGI ile Saygıdeğer Paşam.

Özgür DENİZ

21.02.2016 - 13:08

Saygıdeğer Paşam!

Üzülerek ifade ediyoruz ve asla temenni etmeyiz ama derin endişe ve korkularım var. Akıl akıl akıl.................


Rabbim bu milleti bu ümmeti bu ülkeyi bu devleti muhafaza etsin. Amin.

Özgür Deniz

21.02.2016 - 19:53

Saygıdeğer Paşam cevap göndermiştim yayınlanmamış... SAYGI...

Özgür Deniz

20.02.2016 - 08:19

AİLENİN YUVAYA DÖNÜŞMESİ-YENİDEN DÜZENLENMİŞ HALİ


Bir erkek, bir kadın tanışırlar, yürekler kıpır kıpırdır, büyük hayaller kurulur, zamanla birbirlerini severler, nihayet bir ömür birlikte olmaya karar verirler. Neticede aile olarak tanımlanan kutsal yapı tezahür eder. Ve çocuklar! Aile, kadın ile erkeğin sevgi temelli birlikteliğinin ve sevgi temelli bu birliktelikten meydana gelen cennet meyvesi misali çocukların teşekkülden hâsıl olmuş en küçük toplum organizmasıdır. Temelinde sevgi olması iktiza eder normal şartlarda. Ki, sevgide vardır zaten ilk aşamada. Erkek ve kadın bir aile olur ve ev kurar. Ailenin bir arada olması için bir evin oluşması önkoşul gibi bir şeydir. Ki, haddizatında aile bir yerde ev demektir zira. Aile kurulduğu andan itibaren spontane ihdas olmuştur ev dediğimiz şey. Çünkü yaşamak için evlenmiş olmak yani tek vücutta çift ruh olmak kifayet etmez, meta anlamında ki evinde yani içinde yaşanılacak bir yerinde bulunması icap eder. Tabi ailenin mahiyetinden bahsettik burada ama bu kutsal yapı, bugün, mahiyetinden uzaklaşmıştır maalesef. Modern zamanlar aileyi handiyse yok olma aşamasına getirmiştir. Zamanımızda aile denildiği zaman bir anonim şirket akla gelmektedir. Zira dünya nimetlerine daha kolay, daha çabuk ve üst düzeyde ulaşabilmek adına bir araya gelinmekte ve aileler kurulmaktadır. Filhakika, böyle bir şeye aile demekte yanlıştır, zira bu ticari ortaklık gibi bir şeydir. Yani artık sevgi temelli değil, çıkar temellidir. İnsanlar sırf meta bazlı düşünerek evlenmektedirler. Yani birbirlerini sevmemektedirler ama yine de evlenmektedirler. Çünkü zamanımızda baştan itibaren çıkara odaklı olarak bir araya gelinmekte, birlikte olunmakta ve sözde aile teşekkül ettirilmektedir. Böyle olunca da, bitevi çıkar çatışmalarına sahne olmaktadır ailelerin yaşadıkları evler. Artık severek bir araya gelen, birlikte olan ve aile kuran handiyse yok denecek kadar azdır. Fakat ‘’elbet bir gün herkes sadece sevdiği için ve sadece sevdiğiyle evlenebilecektir, zira o zamanlarda meta hiçbir işe yaramayacaktır’’ bir filozofun dediği gibi. Maateessüf henüz hakiki manada ne aile kurabildik ne de ailelerimizi bir üst aşama olan yuvaya dönüştürebildik. Ne ailemizi koruyabildik ne de yuva kurabildik işin hülasası. Zira böyle bir şey, metaa odaklı yaşamların olduğu bir dünyada kabil de değildir. Aile, tabir caizse bir anlamda bedeni yani kalıbı ifade eder. Ailenin yuvaya dönüşmesi için o bedene ruhunda konulması olmazsa olmazdır. Peki, nedir yuva? Eğer kendinizi rahat, huzurlu ve mutlu hissediyorsanız ve bunu ruhunuzun dip derinliklerinde duyumsuyorsanız işte o zaman yuva kurmuşsunuz demektir. Mahremiyetinizi ve sırrınızı muhafaza edebiliyorsanız, aileniz yuvaya dönüşmüştür. Siz başkalarına ihtimam gösteriyorsanız ve başkaları tarafından ihtimam görüyorsanız, işte yuvanız teşekkül etmiştir. Yalnız kalabiliyorsanız, bunu bir hak olarak telakki ediyorsanız ve bu hürriyetinize kimse müdahale edemiyorsa, böyle bir yer artık yuvadır. Münhasıran sevgi egemense, metaa geri planda kalmışsa, çıkar kavgaları aileyi terk etmişse, işte orası bir yuva olmuştur. Binaenaleyh, insançocuklarının hayatları boyunca kurma gayreti içerisinde oldukları, düştüğü demlerde ayağa kaldırmaya çalıştıkları ve ayakta tutmak için varoldukları, bunun içinde amansız bir mücadele verdikleri, hayati öneme ve kutsal mahiyete haiz olan, şahsi ve kolektif bir sanat eseridir yuva. Bu harikulade ve görkemli sanat eseri mahiyetinde ki benzersiz şey, hala sırlar ülkesinin hâkimiyeti altındadır. Ne insiyaki davranışlar ne de yersiz mukallitlikler, aileyi yuvaya dönüştürmek için kifayet etmez. Bu kabil değildir. Bu hakikatin fevkinde olursak, neyi, nasıl, niçin ve kim için yapacağımızı idrak ederiz ve gerekeni yapmak için hemen harekete geçeriz. Yuva olamadığımız için, çocuklarımızı da yetiştirememekte ve an be an kaybetmekteyiz. Bugün çocuklarımıza sahip değiliz. Başıboş, serseri bir mayın gibi toplum tarlasına fırlatılmış gibidirler çocuklarımız. Sefaletin dehlizlerinde çırpınmakta ve toplum tarlasına pislik saçmaktadırlar. Yuva yapmayı başardığımız zaman çocuklarımızı kazanmayı da başaracağız. ‘’Kendin yandın madem, evladını yakman niye?’’ Diyor büyük şair Akif! ‘’Doğurman ve doyurman marifet değil, marifet edeple yoğurmandır’’ diyor bir Diyarbakır atasözümüz! Son tahlilde; küçük mikyasta Türk Milletinin, büyük mikyasta İslam Ümmetinin kurtuluşu, insanlarımızın gerçekten mutluluğa erişmesi, çocuklarımızın yüzlerinin ağzı dolusu gülmesi, yuvalarımızı kurabilmemize ama sağlam ve kadim kökler üzerinde kurabilmemize merbuttur.

İsmail Hakkı Cengiz

21.02.2016 - 09:37

Sevgili Kardeşim, Merhaba,

Özür dileyerek, yorumu bu yazın için değil, başka bir amaç için yazacağım. E-posta gönderemiyorum, geri geliyor.

MESELE ŞU: 15.07.2015 tarihli "TEMELLİ ENDİŞE" tarihli bir yazın var. O endişe bugünlerde daha yüksek sesle ve sıkça dile getiriliyor. Bendeniz de bu konuda bir yazı kaleme almak istiyorum. Lâkin yazıma, senin yazında bahsettiğin "habervaktim.com"un haberini temel yapmak istiyorum. Ne kadar aradıysam, habervaktim.com'daki o yazıyı bulamadım. Bulma ve linkini bana gönderme imkânın olabilir mi acaba?
E-postamı hatırlatayım: [email protected]

Sağlık ve esenlik dileklerimle...

Selâmlar...

Özgür DENİZ

21.02.2016 - 13:06

Saygıdeğer Paşam!

O yazıda yazmış olduğunuz yorumunuzda ki gibi bir haberdi. Öyle ciddi bir haber değildi. Önemli bir haber değildi. Kilis'te nüfusun iki katı oldu diyordu. Sadece bu kadar. Şimdi o haberi benim bulmamda mümkün değil.

akli kalbi ruhi derin sonsuz selam dua muhabbet SAYGI ile Saygıdeğer Paşam.

Özgür DENİZ

21.02.2016 - 13:08

Saygıdeğer Paşam!

Üzülerek ifade ediyoruz ve asla temenni etmeyiz ama derin endişe ve korkularım var. Akıl akıl akıl.................


Rabbim bu milleti bu ümmeti bu ülkeyi bu devleti muhafaza etsin. Amin.

Özgür Deniz

21.02.2016 - 19:53

Saygıdeğer Paşam cevap göndermiştim yayınlanmamış... SAYGI...