SAYIN
DEVLETİM! SAYIN CUMHURBAŞKANIM! SAYIN BAŞBAKANIM! SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIM!
İlk evvelde şunu ifade edeyim: Münafık değilim. Hain
değilim. Riyakâr değilim. Makam, mansıp, paye derdinde hiç değilim. Sadece
samimiyim. Ciğerim yanar taaa derinden. Derin duygusalım. Aklımı kendim
kullanırım. Hiçbir klik, fraksiyon, gurup müntesibi değilim. Allah’tan başka
sahibi olmayan bir kulum. Kul tapıcısı değilim. İstiyorum ki kudretli bir
devletim, bilinçli ve eylemi, söylemi tenasüp içinde olan asil bir milletim
olsun. İstiyorum ki, devlet ve millet olarak sözümüz olsun. Yumruğumuzu vurduk
mu ses getirsin. İstiyorum ki, yürekleri ve bedenleri tertemiz, kafası ve kalbi
aydınlık, umut dolu, ilim ve irfan sahibi nesillerimiz olsun. İstiyorum ki,
adalet ve ahlak, önce yüreklerimiz de, sonra da toplumumuz da egemen olsun.
Daha sonra şunu ifade edeyim: Millet ve Devlet olarak,
terakki kaydetmek, sahici devrimci hamleler yapmak, müreffeh bir varlıksal
konuma erişmek, gönenç içinde yaşamak, evrensel platformda layık olduğumuz yeri
almak, söz sahibi olmak, söylediğimiz sözü her hâlükârda dinletmek, soydaş ve
dindaş dünyaya ağabeylik yapmak istiyor muyuz? Buna cidden bir karar vermek
zorundayız. Sonra da eyleme geçmek durumundayız. Yani hem söylemde hem de eylem
de ciddiyet, samimiyet, disiplin sonsuz öneme haizdir. Samimiyet yoksa, her şey
ama her şey boştur, anlamsızdır. Söylem ve eylem insicamı, varoluş, yokoluş
kavgası kadar ehemmiyet arz eden bir durumdur. İman-amel ilişkisi durumu yani.
En sonunda da şunu ifade edeyim: Sözümü fazla uzatmak ve
gereksiz kelimelerle boğup, meramımı tesirsiz ve anlamsız kılmak istemiyorum.
Eğer, bendenizi dinlerseniz lütfen ve düşüncelerime değer verirseniz ve değer
verdiğiniz düşüncelerimi eyleme geçirirseniz, vallahi, billahi, tallahi bu ülke
kısa zamanda çok ciddi terakki kaydeder, hakikatli ve muhakkak bir devrimsel hamle
yapmış olur ama mutlak surette icrası iktiza eder. Eğitim ve sair konularda ki
düşüncelerimin dinlenilmesini arzularım. Ama asla ve kata hitapta bulunduğum
saygın ve mühim mevkilerde bulunan şahsiyetler haricinde hiçbir insanoğluyla
düşüncelerimi paylaşmak istemiyorum ve paylaşmam da. Diyeceğim odur ki,
söylerim dinlenilir ama değer verilip dikkate alınmaz ve icrası ifa edilmezse,
samimiyetimiz üzerinde şüphe bulutları dolaşıyor demektir. O zaman da sözün
bittiği yer olur. Yani haddizatında her şey söylemde kalıyormuş gibi bir
izlenim oluşur ve yukarıda ifade ettiğimiz ideallerimizin de filhakika sadece
dil ucunda kaldığı tezahür etmiş olur. Eğer söylediklerim uygulanır ve netice
alınmazsa, sonucuna katlanırım. Çırpınışım, ülkem, devletim, milletim, soydaş
ve dindaş tüm ümmetim içindir, daha ötesi insanlık namınadır. Yüreğimin
yangınlar içinde bulunmasından dolayı artık yüreğimi dökmek istedim. Büyük
iddialar; samimiyet, ciddiyet, gayret barındıran yüce eylemleri koşul kılar.
Anlaşıldığıma inşaAllah inanıyorum.
Saygılarımı sunarım.
ÖNERİ
Sayın Devletim! Bendeniz evladın, olgulara, olaylara ters
bakmayı, uçuk kaçık bakmayı seven biriyim malum. Bu durum düşüncelerimde bariz
olarak tezahür eder bazen. Ki, haddizatında sende belki aynı bakış açısından
bakıyorsundur bazen zımnen ama elbette yüze karşı söylemek olmaz bazı şeyleri.
Diyeceğim odur ki, şayet bakmıyorsan bile bir baksan derim naçizane. Şöyle ki;
vicdanı hayatının ekseni yapmayan, hayatının ekseni mutlak olarak dünya olan
bir baba oğlunu katledebilir değil mi ve buradan da bazı kirli, kanlı, karanlık
emellerine mülaki olmak isteyebilir. Nihayetinde bigünah bir resim vermektedir,
evladını katletmiştir ve acısını kötü amaçlar için kullanabilir. Olmaz diye
bakılabilir ama bir de olabilir diye bakılmasında fayda olmaz mı? Fayda olmasa
da en azından bir zararı olmaz böyle bakmanın ve duruma göre pozisyon almanın
değil mi? Görünen yüzün ardında başka yüzler olabilir ve senin kadim bir
tarihin vardır tecrübelerle yüklü. Dost bellidir, düşman belli ve her düşman
farklı yüzle gelir ve farklı hedefleri kotarmaya çalışır. Ama sonunda düşmanlar
birdir! Bilmiyorum, düşüncem içimde kalsın istemedim. Allah seni korusun! Ama
önce sen seni korumak için elinden gelen her türlü tedbiri alman, olgulara ve
olaylara her açıdan bakman icap eder değil mi? Belki katil bir babanın evladı,
şefkatli bir babayı daha derin bir sevgiyle sever ve katil baba nezdinde o
evlat artık bir anlam ifade etmez ve ha var ha yok anlamsız kalır. Türk Devleti
ve Türk Milleti Allah’ın yanında oldukça, Allah’ta Türk Devletinin ve Türk
Milletinin yanında olacaktır, tüm kalbimle buna inanıyorum.
SÖZLER
‘’’’Emperyalistlerin ve soysuz maşalarının kirli, kanlı,
karanlık tezgâhlarına gelmeyelim ve bu ülkenin en önemli kuvvet ve varoluş
iksiri olan kardeşliğe asla ve kata zarar vermeyelim inşaAllah. Küresel şeytani
Siyonist Haçlı emperyalizminin köpekleri tabanlarını kaybetti. İşte asıl mesele
budur. Yeniden kazanmak istiyorlar.’’’’
Bendeniz
‘’’’Bakın, kalbimin inancını söylüyorum; kazanan biz
olacağız!’’’’
Cahit
Zarifoğlu
""Zaman geçip gidiyor. Hayallerin
gerçekleştiğinde saçların beyazlamış oluyor.""
Seven
Samurai
""Bir sözü yanlış anlamanın iki temel nedeni
vardır:
1. Zeka geriliği (mantık)
2. Kötü niyet (ahlak)
Çaresi satranç taşlarıyla dama oynamak.""
Dücane
Cündioğlu
""Ve çamura doğru alçalan veya Allah'a doğru
yükselen yine yalnız insandır.""
Ali
Şeriati
""Şu halde her şeyden önce insan olma ve nasıl
insanlaşma sorunu çözülmelidir.""
Ali
Şeriati
""Az az ölüyoruz her gün
Yağmurdan havadan söz eder gibi...""
Cahit
Zarifoğlu
""Ahlak, dinin öbür halidir.""
Aliya
İzzetbegoviç
""İnsanlığın en güzel görevi adalet
dağıtmasıdır.""
Voltaire
""Her insan yapmadığı tüm iyiliklerden dolayı
suçludur.""
Voltaire
""Adalet ve ahlak devrimi Allah adına
olacaktır.""
Aliya
İzetbegoviç
""Bugün İslam'a yapabileceğimiz en büyük
iyilik, bizim onu temsil etmediğimizi söylemektir!""
Muhammed
İkbal
‘’’’Aydın olmak için, önce insan olmak lazım. İnsan,
mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur; maruz kalmaz, seçer. Aydın, kendi
kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi, aydını yapan: uyanık bir şuur,
tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.’’’’
Cemil
Meriç
‘’’’Sevginin yaşanmadığı, hep nefretlerin barındığı ve
kalplerin çarpıştığı bir cemiyette, hayat yaşamaya değmez bir hal
alacaktır.’’’’
Nurettin
Topçu
''"Lâ Havle velâ kuvvete illa billah'' anlam dolu
bir söz ve devrimci bir slogandır. Ne yazık ki bugün, bir vird şekline
dönüşmüştür. Ama dün, Allah'tan başka her şeyi herkesi red
ediyordu.""
Ali
Şeriati